Düşünceni söylemeye çekiniyor musun? | Kendini ifade etmekten korkmak

tarihinde Gözde , Wengood yazarı tarafından güncellendi

Öfke ve ağlama sorunları ile psikoloğa başvurduğumda bana bastırılmış ve açığa çıkmamış çok fazla duygu ve düşüncem olduğunu söylemişti. Başkasını kırmamak, endişelendirmemek, hayal kırıklığına uğratmamak için veya başkalarının bizim hakkımızda ne düşünebileceğinden çekindiğimiz için düşündüğümüzü ifade etmekten korkabiliyoruz. Aslında Kendini ifade edememek, yaşamımızın birçok alanında stres ve kaygıya yol açarak şekil değiştirip başka sorunlara dönüşüyor. Böylece iyi hissetmemize engel oluyor.

Düşünceni söylemeye çekiniyor musun? | Kendini ifade etmekten korkmak

Hayatı keşfetmek, kendimizi açık ve dürüst bir şekilde ifade etmek ve kendi benzersiz düşünce ve görüşlerimizle katkıda bulunmak için bu dünyaya geldik. Herkesin fikirlerinin geçerli olduğunu ve bunları paylaşmanın yapıcı konuşmalara ve kişisel gelişime yol açabileceğini unutmamak önemli. Tereddütünüzün ardındaki nedenler üzerinde düşünmek ve kendi bakış açınıza güven oluşturmak ve fikirlerinizi ifade ederken daha rahat hissetmenize yardımcı olabilir.

Söylemeye çekinsen de bir sürü şey düşünüyorsun! 

Herhangi bir konuda herhangi bir insanın fikirlerini dinlerken garipsediğiniz veya farklı düşündüğünüzü hissettiğiniz oluyordur. Böyle hissetseniz bile sustuğunuz oluyor mu? 😶 Benim oluyor. Sizce neden fikrinizi belirtmiyorsunuz? Neyden çekiniyorsunuz? Şahsen ben sessiz kalsam da, daha sonra konuşmayı kafamda yapıyorum. Yani dile getirmemiş olsam da düşüncelerim, duygularım ve fikirlerim yaşamaya devam ediyor! 

Sorun şu ki, çocukken bana kendime ve sözlerime güvenmem öğretilmedi. Her şeyden önce bana otoritenin her zaman haklı olduğu öğretildi : ebeveynler, öğretmenler, patronlar ve dolayısıyla benden daha yüksek sesle konuşabilen tüm bu insanlar zamanla fikirlerimi yüksek sesle dile getirmek konusunda cesaretimi kırmışlar ve ben farkında değilmişim. Kim bilir kaç kere düşündüğüm şeyi söylediğimde kötü bir deneyim yaşadım, dışlanmışlık hissettim, aşağılandım, utandırıldım, azarlandım, korkutuldum vs. En sonunda susmayı veya kendimi sansürlemeyi öğrendim. 🤐 Kendimi korumak isterken susmayı ve kendi varlığımı sınırlamayı alışkanlık edindim. Bunun kendime ihanet etmek olduğunu, kendimi hiçe saymak olduğunu çok sonra yetişkin olduğumda öğrendim.  

İnsan kendini ifade etmekten neden çekinir?  

İnsanların düşüncelerini toplum içinde ifade etmekten neden korktuklarını hiç merak ettiniz mi? Fikrinizi paylaşmaktan çekiniyorsanız bilinçli veya biliinçsiz çeşitli faktörlerden etkileniyor olabilirsiniz. Örneğin, kendi düşüncelerinize güvenmemeniz, başkaları tarafından yargılanma korkusu veya çatışmalardan kaçınma arzusu gibi nedenlerle bunu yapıyor olabilirsiniz.

Bu, son zamanlarda üzerinde düşündüğüm bir konu ve bunun arkasında ilginç bulduğum birkaç neden var. 

  • Yaralı çocukluk dönemi sizi etkiliyor olabilir. Bu korkuya katkıda bulunan şeylerden biri nasıl yetiştirildiğimizdir. Ebeveynleriniz kontrolcü, eleştirel, yargılayıcı veya aşırı korumacı mıydı? Görüşleriniz dinlendi mi veya önemsiz olduğu gerekçesiyle reddedildi mi? Sevgilerini kazanmak için onları her zaman memnun etmeniz gerektiğini hissettiniz mi? Çocuklar, fikirlerine değer vermeyen insanların, arkadaşların, sınıf arkadaşlarının ve hatta öğretmenlerin yanında büyüdüklerinde duygularını saklamaya başlarlar. Bu, bir şeyler paylaşmayı uygun gördükleri güvenilir birini bulana kadar tüm yaşamları boyunca devam eder. Bu edimsel koşullanma, insanların kabuklarından çıkıp düşüncelerini özgün bir şekilde paylaşmalarını zorlaştırabilir.
  • Yargılanma endişesi duyuyor olabilirsiniz. İnsanlar düşüncelerini açıkça ifade ettiklerinde başkalarının ne düşünebileceğinden korkarlar. Eleştirilmelerinden ya da kendilerine gülünmelerinden korkabilirler. Bu yargılanma korkusu onları fikirlerini söylemekten alıkoyan şey. 
  • Çatışmadan kaçıyor olabilirsiniz. Kamusal alanlar farklı görüşlerle ve güçlü kişiliklerle dolu olabilir. İnsanlar tartışmaya veya anlaşmazlıklara girmekten korkuyorlar. Başkalarının tepkisinden veya olumsuz tepkilerinden çekiniyorlar. Bu durumda yüzleşmekten kaçınmayı tercih ederek bir tartışmaya girme riskine girmek yerine düşüncelerini kendilerine saklarlar. 👉 Tartışmadan kaçmak: kaçınma davranışı benliği sindirince 
  • Savunmasız olmaktan çekiniyor olabilirsiniz. Düşüncelerinizi toplum içinde ifade etmek kırılganlık gerektirir. Çünkü bu, kendinizi potansiyel eleştirilere veya anlaşmazlıklara açık hale getirmektir. Ve bu güvenlik açığı sizi korkutuyor olabilir. İnsanlar hatalı veya bilgisiz görülmekten endişe duyuyorlar. Kendilerinden ve fikirlerinden şüphe ediyorlar, bu da onları konuşmaktan alıkoyar.

🫣 "Ne pahasına olursa olsun başkalarının onayını aramak", "başkalarını memnun etmek için yaşamak" veya içine kapanarak "sosyal anksiyete" gibi şikayetlerden yakınan insanlar tanımışsınızdır. Bazı insanlar, yukarıdaki kaygıları o kadar yoğun taşıyor ki, herhangi bir konuda yargılanma, utanma veya aileleri, arkadaşları veya akranları tarafından dışlanma korkusuyla fikir beyan etmekten tamamen kaçınıyor. Çoğu zaman zayıf öz saygıdan ve özgüven eksikliğinden kaynaklanan davranışlar benimsiyorlar. 

Düşünceleriniz şimdi değilse sonra patlak verecekler 🧨 

Hiçbir şey söylemediğiniz sürece başkalarının düşüncelerine katılmıyormuş gibi görünme riskini almazsınız. Veya yargılanma, yanlış olma, onaylanmama, dışlanma, çatışma gibi riskleri almazsınız. Söz gümüşse sükut altındır diyorlar. Ancak bu, sessiz kalarak kendinizi dünyadan soyutlamanız gerektiği anlamına gelmez; çünkü bu davranış yalnızca öz-imajınıza veya benliğinize zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda ruh sağlığınız ve sosyal ilişkileriniz için de kötüdür. 

Çünkü duygu ve düşünceler hakkında konuşmak her insan için hayati bir ihtiyaçtır. Sağlıklı iletişim kurmamak, duygu ve düşüncelerinizi bastırmak bir gün olmadık yerde patlama riskini göze almaktır.

Kendini ifade etmek bir ihtiyaç ve gereklilik 

Topluluk içinde düşündüğünüzü söyleme cesareti gösterip kendinizi ifade ettiğiniz andan itibaren düşüncelerinizi, kişiliğinizi, isteklerinizi, arzularınızı, beklentilerinizi yansıtan bir fikir beyan edersiniz. Etrafınızla etkileşim halinde olmak size dünya içindeki yerinizi bulma, arama veya inşa etme gibi fırsatlarla gelir. Kendinizi herkesin önünde ifade edebilmek gerçek bir kişisel gelişim ve kendini tanıma kaynağıdır. Bunu yapmadığınız takdirde yaşam alanınızı kendi elinizle daraltmış oluyorsunuz. 

👩‍⚕️ Psikologlar bu durumu şöyle özetliyor: 

Biz insanlar sosyal varlıklarız. Ailemiz, akranlarımız ve toplum tarafından kabul edilmek bizim için çok önemlidir ve gelişmek için buna ihtiyacımız var. İnsanlık tarihi boyunca kabul edilmek ve 'kabilenin' bir parçası olmak hayatta kalmamız için çok önemliydi, bu nedenle açıkça konuşmanın veya fikrimizi dile getirmenin reddedilmeye yol açacağından korkarsak, o zaman sessizleşebilir ve özgün olamayabiliriz.

Bu davranış, yanlış anlaşılarak, yetersiz hissederek veya zeki görünmeyerek yargılanma veya eleştirilme olasılığından kaçınmak için belirli durumlarda saklanmamızı veya görünmez olmamızı sağlar. Psikolojide buna savunma mekanizmaları, baş etme stratejileri veya bilişsel çarpıtmalar diye seslenebiliriz. 

Ne yazık ki, bu mekanizmalar zamanla benzersizliğimizi azaltır ve maskeler bizim gerçek kimliğimiz haline gelir. Bir süre sonra, bu görünmezlik, kendini anlatamamak ve sürekli anlaşılmadığını hissetmek, sizi gitgide daha içe kapanık yapabilir, ya da kendinizde bir sorun aramaya başlayabilirsiniz. Sonunda bir güçsüzlük, başarısızlık hissi ve sosyal kaygı hissine kapılabilirsiniz. 

Fikirlerini söylemekten çekinme artık! 

Çoğu zaman içsel diyaloğumuzu (kafamızın içinde kendimizle konuşma şeklimiz) başkalarına yansıtırız, örneğin: eğer kendime aptal olduğumu ve kimsenin söyleyeceklerimi duymak istemediğini söylersem, o zaman bunu yansıtırım. Kendinize verdiğiniz yargı muhtemelen başkalarının verebileceği yargılardan daha kötüdür. Çünkü algımız hep kendini diğerleri ile karşılaştırır. Diğer insanların kendimizden daha zeki, bilgili veya akıllı olduğunu düşünüyoruz ve çoğu zaman ebeveynlerimiz tarafından ya da sınıfta açıkça konuştuğumuz için utandığımız ya da alay ettiğimiz eski çocukluk anılarımızı ya da geçmişteki olayları bilinçaltımızda tutuyoruz.

Düşünme ve davranış şeklinizi değiştirmek korkutucu olabilir, özellikle de tek bir şekilde davranmaya ve tepki vermeye alışkınsanız ve başka hiçbir şey yapma konusunda herhangi bir pratiğiniz yoksa. Sonuçta hepimizin deneyimlerimize dayanarak hayata dair kendi bakış açımız var ve çeşitliliğe sahip olmak güzel. Açık fikirli olan ve önyargıları olmayan insanlar, eleştiri ve yargı ile değil, bağlantı ve takdirle hareket ederler.

Korkularınızın üstesinden gelmek ve özgüveninizi artırmak için neler yapabilirsiniz? 

1. Büyüdüğünüzden bu yana kişisel başarılarınızı ve bunun nasıl hissettirdiğini düşünün, özdeğerinizi farkına varmaya yarayacak şeylere odaklanın.

2. Geçmişte yaptığınız bir şey hakkında kendinize çok güvendiğiniz ve güçlendiğiniz bir zamanı hatırlayarak olumlu beden dilini kullanın, bu duyguları gündeme getirin ve onları bedeninize sabitleyin. Kendinizi takdir edin! 

3. Herkesin reddedilmekten ve yargılanmaktan korktuğunu unutmayın, bu nedenle yalnız değilsiniz ve başkaları kendinden emin görünseler bile bunun kendilerinin yaptığı bir davranış olabileceğinden emin olun.

4. İnsanlar yargılayıcı olduklarında genellikle kendi güvensizliklerinin çoğunu maskeliyorlar, bu yüzden bir dakikanızı ayırıp içlerinde neler olup bittiğini düşünün. Sizi yargılama ihtiyacını neden hissetmiş olabilirler. Karşınızdaki kim? Neden haklı olsun? 

5. Korkularınızın kökenini, kendinizle ilgili hangi inançlara sahip olduğunuzu ve bunun nedenini, bunun nereden geldiğini keşfedin.

6. Duygularınızın farkında olun ve yüzeye çıktıklarında derin nefes alın ve şunu söyleyerek kendi kendinize konuşun: 

"Bu duyguyu ilk hissettiğim anı hatırlayabilir miyim, o sırada hayatımda neler oldu?" bir anı yüzeye çıkabilir ve buna objektif olarak bakıp kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: "Bu anıdan, onunla ilişkili duyguları bırakmamı sağlayacak ne öğrendim?" Bu rahatsız edici duyguların ortaya çıkmasına ve nereden kaynaklandıklarını anlamalarına izin verirseniz, onlardan kaçınmanıza kıyasla çok daha hızlı bir şekilde dağılmaya başlayacaklardır. 👉Duygusal tıkanıklık | Akışı bozan zihinsel bloklar 

7. Başarısızlıkla karşılaşırsanız bu, öğrenme, işleri farklı yapma ve büyüme fırsatıdır. Kendinize karşı nazik olun ve tüm başarılarınızı eşit şekilde kutlayın.

Değişimin zaman aldığını unutmayın, ancak konuşmayı her öğrendiğinizde, sesinizi bulduğunuzda ve olumlu bir deneyim yaşadığınızda, güveninizin arttığını hissedecek ve kendinizi sevmeyi öğreneceksiniz!

Yazar notu: Unutmayın, sesiniz duyulmayı hak ediyor ve düşünceleriniz değerli.

Bu korkuların üstesinden gelmek ve düşüncelerimizi paylaşmaktan çekinmemek çok önemli. Kendimizi açıkça ifade ettiğimizde tartışmalara katkıda bulunur, yeni fikirleri masaya koyar, büyüme ve anlayış için fırsatlar yaratırız. Düşüncelerimiz önemlidir ve onları paylaşarak bir fark yaratabiliriz.

O halde birbirimizi cesur olmaya ve topluluk önünde sesimizi yükseltmeye teşvik edelim. Herkesin düşüncelerini rahatça paylaşabileceği destekleyici bir ortam yaratalım. Bunu yaptığımızda açık diyalog, karşılıklı saygı ve kişisel gelişim kültürünü teşvik edeceğiz.

Kendi değeriniz üzerindeki kontrolleri kendi eline almak aslında birçok insan için oldukça zor. Bir süre pratik yaptıktan sonra öz değerinizin kontrolünü yeniden kazanamadığınızı fark ederseniz, lütfen başka kaynaklara veya bu konuda size daha kişisel düzeyde yardımcı olabilecek bir ruh sağlığı profesyoneline başvurun.

🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..."
#BornToBeMe

Kaynak: 

Alma Griffith, Dönüşümsel Yaşam, İş ve Sağlık Koçu

Kaleme alan Gözde , Wengood yazarı

🍂Modern zamanlarda bir adet romantik.

Güncel içeriklere göz at!

Sosyal medya mutluluğu engelliyor olabilir mi?

Sosyal medyanın zararları konusu her geçen gün hararetlenir iken paralel olarak platformlar çeşitleniyor ve alan gittikçe büyüyor. Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önemli. Bu “like” ve “takipçi sayısı” çılgınlığı doğamızı değiştirmiyor değil. Mutluluk ve sosyal medya birbirine doğrudan ilişkili olmasa da bugün bağlantımız kopsa mutlu olacağımızı söylemek de zor. Sosyal ağların sorunu tam da bu. Onlar moralimizi bozduğu kadar yükselten de mecralar. Yani tam bir aşk/nefret ilişkimiz var. Beğeni yarışı, kendini karşılaştırma, ideallerin olur olmaz tanımları ve boşa harcanan onca zaman... Peki ya sosyal ağlar mutluluğumuza bir engel teşkil ediyor ise?

Olumlu düşünmenin gücü ve ardındaki mantık | #pozitifdüşünce

"Pozitif düşünmenin gücü sayesinde..." ile başlayan cümleler size hep abartılı mı geldi? Belki de "olumlu düşün ki olumlu olsun" anlayışı hakkında biraz ciddi bilgi okursanız fikriniz değişir. Zihin güçlü bir araçtır çünkü bakış açımızı belirler. Sadece pozitif düşünme alışkanlığı bile olumsuz duyguları olumlu duygular ile değiştirebilir, ruh ve beden sağlığınızı ve sosyal ilişkilerinizi iyileştirebilir. Tüm bunlar sizi hayatın akışına güçlü şekilde bağlar ve mutlu bir insan yapar. Olumlu düşünmek, kusurları reddetmek değil, onları birer iyileşme fırsatı olarak görmek demektir. Bu sefer bir yaşam felsefesi olarak pozitif düşünme alışkanlığının işlevselliği ve kazanımı üzerine konuşacağız.

En ilham verici motivasyon sözleri! 20 mükemmel söz!

Motive edici sözler duymaya mı ihtiyacınız var? Güzel sözler söyleyen biri olsa da biraz motivasyon olsa mı diyorsunuz? O zaman doğru yerdesiniz. Motivasyon sözleri kısa ama etkili oluyor. Kişi kendini çıkmazda hissettiğinde motivasyon sözleri birer ışık oluyor. Hiçbir şey, hiçbir zaman senden daha önemli değil. Tek önemli olan şeyi yap ve ne olursa olsun, hayattaki zorlukların seni vazgeçirmesine izin verme. Bir iki güzel söz oku, yeniden güç bul. 💪 İşte arada bir açıp bakmalık 20 maddelik motivasyon sözleri listesi!

Yalnızlık sözleri: Yalnızlığa dair söylenmiş 10 söz

Yalnızlık, kimisine göre biraz kendi kendine kalmak kimisine göre kendinle yüzleşmek zorunda kalmak demek. Yalnız olduğunu düşünüyorsan, yalnız değilsin! Çoğumuz zaman zaman günlük yaşantımızı devam ettirsek de insanlardan uzak, kimse yokmuş, ve boşluktaymışız gibi hissedebiliyoruz. Yalnız olmaya dair söylenmiş sözler sayesinde etrafımızı saran boşluk hissi ile yüzleşmenize yardımcı olmaya geldik! Kelimelerini nasıl seçeceğini bilen büyük düşünürlerin sözlerini bir araya getirdik!

Aslı Gülaydın (yoga eğitmeni): Güne hareketle başlamak!

Sabah yataktan kalktığımızda, zihnimiz yapılacaklar listesi ile dolu olsa da bedenimiz ihtiyacı olan uykudan yeni kalkıyor. Güne başlamadan önce hareket etmek, bedeni uyandırmak ve gün içerisindeki koşuşturmaya hazırlamak için aslında çok değerli. Bunun fizyolojik ve biyolojik bir çok açıklamasını yapmak mümkün. Aslı, bu yazıda bu pratiğin ne kadar değerli olduğunu açıklıyor.

Platonik aşkı anlamak

Platonik aşk, günümüz ilişkilerinde sıkça duyduğumuz fakat çoğunlukla yanlış anlaşılan bir kavram. Herkes karşılıksız aşk olarak bilse de platonik ilişkiler hakkında bundan çok daha fazla şey söylemek mümkün. Bu yazıda, platonik aşkın ne olduğunu, romantik aşktan nasıl farklı olduğunu ve kişisel ilişkiler açısından doğasını tartışıyor olacağız.

Aromantizm Nedir? Romantik İlişkiler Olmadan Yaşamak

Aromantizm, kişinin romantik çekim hissetmediği, romantik ilişkilere ilgi duymadığı bir yönelimi ifade eder. Bu makalede, aromantizm nedir, bu yönelime sahip bireyler nasıl bir yaşam sürdürürler ve kendinizi bu spektrumda buluyorsanız nasıl başa çıkabilirsiniz gibi konuları ele alacağız. Aynı zamanda, aromantizmi daha iyi anlamak için uzman görüşleri, kişisel deneyimler ve çeşitli kültürlerdeki yeri üzerinde duracağız.

Bilişsel Davranışçı Terapi | Duyguları kontrol etmeyi öğren!

Birçok kişi, günümüzün yoğun ve stresli hayatında kişisel mutluluğu ve mental sağlığı korumanın yollarını arıyor. Bu yolculukta, bizi kendimizi daha iyi anlamamıza ve kabul etmemize yardımcı olan yöntemlerden biri Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) olabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), özellikle depresyon, anksiyete, fobi ve obsesif kompülsif bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıkların üstesinden gelmek için etkileri kanıtlanmış bir tedavi yöntemi ve psikolojik yaklaşım tipidir. Özetle duygu ve davranışlarımız arasındaki bağlantıları keşfederken bize nasıl daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürebileceğimizi gösterir.

İş ve yaşam koçu Özlem Şen ile söyleşiler

Youtube kanalımıza 💜 abone olmayı, 🔔 bildirim zilini açmayı, 👍videoları beğenmeyi, veee ✍🏻 bize yorumlardan ulaşabileceğini unutma! 

İş ve yaşam koçu Özlem Şen ile söyleşiler

🎧 Podcast dinle!

Spotify hesabımızı takip ediyor musun?

#3 | Algı yönetimi nedir? Uydumculuk psikolojisi ve soru sorma becerisi #algı #ikna #sorgulama

Ekim 2022 · RDV Coaching | Wengood

29:12

Sosyal medya hesaplarımıza abone oldunuz mu?

Instagram'da takipleşelim!

Pinterest'de de bizi görmek istemez misin?

TikTok'da da var mısın? Biz varız!