Mesajlara hemen yanıt vermemek: yeni bir normal mi?
Hadi ama yapmayın sizin de "Daha sonra cevap veririm ya" dediğiniz olmuştur. Telefonunuza gelen bir mesajı görüp kenara koymamış yoktur heralde. Çevrimiçi konuşmalar ve anlık mesajlaşmalar, her ne kadar yüz yüze bir konuşma kadar doğrudan görünse de, belli ki bir duvar koyuyor araya. Neden mi? Çünkü kimse o an kendi gerçeğinde olduğu sırada aldığı mesaja cevap vermeyi öncelikli bulmuyor. E haliyle, tüm insanlık ızdıraba merhaba de!
Cevap vermemek için her zaman iyi bir neden vardır!
Amerikan dergisi The Atlantic'teki bir makalede, bir grup araştırmacı bir mesaja yanıt vermemenin "en iyi nedenleri" ne olabilir açıklıyor;
- Önceliklendirme sorunu,
- İstek eksikliği
- Zaman eksikliği
- Çığ gibi yığılan mesajlar
Haliyle sebep her ne olursa olsun birini görmezden gelmek için bir sürü sebep var gibi görünüyor ...
Fakat aynı zamanda derginin de altını çizdiği gibi, "Bir mesaja cevap vermemek, aynı zamanda, cevap veremeyecek kadar meşgul gibi davranarak bir ilişkideki can sıkıntısını veya baskınlığı göstermenin bir yolu olabilir".
"Aşırı yoğundum"
En iyisi de şu; bir gün geçer, iki gün geçer cevap gelmez! Sonra üçüncü gün öğleden sonra bir anda gelen yanıt: “Ya kusura bakma cevap veremedim, acayip yoğundum”. Sinsi bir şekilde, bir şeyler içmek için mesaj attığınızda cevap verilmesinin önemsenmediği veya hayatınızın karşınızdaki kişi için gayet önemsiz olması gerektiğini açıkça belirtmenin bir yolu.
Reklam ajansı Havas tarafından yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların %51'i aşırı yoğun olduklarında daha fazla iş için eklemeleri nedense kabul ediyor. Evet, günümüzde doğru olmasa bile hepimiz aşırı meşgul olduğumuzu söylemeyi seviyoruz. Bu şekilde mesajlara cevap vermemek için bir bahanemiz oluyor ve aynı zamanda muhatabımızdan daha üstün hissetmemize olanak tanıyor, gerçi ortada cevap olmadığından hala muhataptan bahsedebilirsek tabii.
Aşırı yoğun olmak, boşluk hissini önler ve varlığınız hakkında güven duymanızı sağlar. Mesajlarınıza "özür dilerim size cevap verecek vaktim olmadı" diye dönülürse sakın kıskanmayın. Başkalarının aksine sizin hayatınız boş ya da önemsiz değil, sadece önceliklerinizin sizin için nerede olduğunu biliyorsunuz ve bu yüzden adımı attınız.
Ghosting ile karar vermekten kaçmak mümkün!
Eğer ghosting kelimesi sizin için yeni ise, kısaca şöyle söyleyelim, ghosting birisini onlara söylemeden terk etmenin harika bir uygulama örneğidir, tek yapmanız gereken sadece onların aramalarını, mesajlarını, e-postalarını vb. cevaplamamak, yani işin özü resmen bir hayalete dönüşmek ve ortadan kaybolmak. Bu tamamen korkakça bir yöntem tabii, ve de çok güncel bir sorunun göstergesi: yüz yüze konuşmanın veya direkt iletişim kurmanın zorluğu. "Hayır", "yapamam" veya "hoşçakal" demek yerine cevap vermeyi unutup zamanın geçmesine izin vermek. Zaman bizim sorumluluğumuzu bizim için yerine getirecektir düşüncesi.
Bize randevu teklif eden bir arkadaşımıza cevap vermediğimizde, kendimize meşgul olduğumuzu ve ona da cevap veremeyeceğimizi söyleyerek kendimizi suçluluktan arındırıyoruz. Ona hayır demekten kaçınmak istiyoruz.
Sessiz kalmak ayrıca herhangi bir karar vermeyi ertelemek için de iyi bir yöntem olarak kullanılabiliyor. Elbette verilecek karar çoğu zaman hayatınızı altüst edecek bir şey olmuyor, en kötüsü gecenizi altüst edecektir ama ne cevap vereceğinizi gerçekten bilmediğinizde cevap vermemek ile hop sorun çözülmüyor!
Hayır diyemeyenlerden misiniz? Bir de şu yazıya göz atmak ister misiniz?
Benim dostum, sevgili telefonum
Aramızdaki genç kadın arkadaşlarımız için şüphesiz mesajlaşmak biraz eski moda kalıyor, telefon neredeyse arkadaşlarının yerini alıyor. Psikiyatrist Stéphane Clerger, cep telefonunun, gençler için sanal bir arkadaş, evcil bir hayvan, veya günlüğün yerini aldığını söylüyor. Uygulamalar bilinçsizce sosyalleşmenin aşırı değerlendirilmesine ve sürekli olur olmaz bilgi akışına yol açıyor. Gençler artık neyin önemli neyin önemli olmadığına öncelik veremiyor."
Son zamanlarda Netflix’te yayınlanan bir belgesel olan The Social Dilemma (Sosyal İkilem), diğer şeylerin yanı sıra Silikon Vadisi devlerinin bizi nasıl bağımlı hale getirdiğini ve ekranlarımızda olabildiğince çok zaman geçirmemizi sağladığını anlatıyor. Sonsuz kaydırma ve bildirimlere dayalı bir hayat. Bu selin ortasında kaybolan birinin dikkatini basit bir metinle çekmek zor.
Neden bir mesaja cevap beklemekten bu kadar nefret ediyoruz?
Mesajımızın okunduğunu ancak yanıt verilmediğini fark ettiğimizde ne olur? Rahatsızlık, stres, endişe ve hatta ızdırap programa dahil. Peki yanıt eksikliği neden moralimizi bu kadar etkiliyor? Oldukça basit çünkü reddedilmiş hissediyoruz. Bize cevap vermek zorunda kalmamak için kafasını çeviren bir kişiye yüz yüze soru sorarsak, aynı duyguya sahip oluruz. Hemen hemen herkesin hiper bağlantısı olması, stres ortaya çıkarır. Birinin çevrimiçi olduğunu biliyorum ama bana yanıt vermiyor, bu yüzden bu kötü bir işaret, beni düşündüğüm gibi o beni düşünmüyor demek ki. Özellikle hemen yanıt veren insanlardan biriyseniz, işleri yapma şeklinizi diğerine yansıtma eğiliminde olacaksınıztır ve hemen bir yanıt bekleyeceksinizdir. Beni nasıl görmezden gelir sorusu!
Sabırlı olun ve kendinizi onun yerine koyunBir cevabın gelemdiğini görmekten dolayı ümitsizliğe kapıldığımızda bize saldıran aslında olumsuz düşüncelerdir. Canlı bir hayal gücü ve biraz karamsarlıkla durum daha da kötüleşir. Depresyonda beklemek yerine göreceleştirirken sabırlı olalım. Birisi hala size cevap veremeyecek kadar meşgulse, belki de bırakmalısınız. Ve eğer oldukça rahatsa, o zaman bu gecikmenin iyi bir açıklaması ve kesinlikle bu ilişkide kurtarılması gereken bazı şeyler olduğu bir gerçek olacaktır. |
Kaynak