İş yerinde ya da günlük hayatta yaptığım hiçbir şeyden memnun olmuyorum. Yeterince iyi değil, yeterince güzel değil, yeterince başarılı değil, bunlar gibi “yeterince” ile başlayan negatif bir ton düşünce. Belki de en büyük kusurum bu aşırı mükemmeliyetçilik! Ebedi tatminsizliğim, başkalarını da esirgemiyor paylarını veriyor, ve hayat onlar için de zorlaşıyor. Beni bir prenses gibi mi büyüttüler? Gereksinimlerimin gözden geçirilmesi gerekir mi? Bu kronik tatminsizlik nereden geliyor? İşte açıklaması.
« İnsan, birkaç hayal kırıklığı arasında tereddüt eden tatminsiz bir hayvandır. »
Frédéric Beigbeder
Çok tatminsizim!
Yoğun bir hayat, şefkatli bir aile, içinde geliştiğim bir iş. Fakat ben yine de, mutlu olmayı başaramıyorum. Akışa bırakamıyorum. Dağlarda harika bir tatil geçirirken deniz kenarında olmadığımdan şikayetçi oluyorum. Telefonumu her iki ayda bir. her zaman en yenisine sahip olacak şekilde değiştiriyorum...
Kısacası, oyuncaklarından çabucak yorulan ve sahip olduğu şeyi nasıl takdir edeceğini bilmeyen kaprisli bir çocuğum, hem de etrafımda daha azına sahip olan bir sürü insan varken. Tatmin olamamamın nedeni, bunun bir alışkanlığa dönüşmüş olması, çünkü aradığım çoğu şey aslında sürekli gözümün önünde duruyor.
Peki, mutlu olmamı kendi kendime yasaklamak yerine, kendimi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakırsam ve işleri belli bir perspektif içine alırsam ne olur?
Bir dahaki sefere yeni bir araba / kahve makinesi / bir çift ayakkabı hayal ettiğinizde, bir parça kağıt alın ve sahip olduğunuz benzer şeyleri yazın, ayrıca neden satın almış olduğunuzu ve onları ne kadar verimli veya keyifli kullandığınızı yazın.
Aşırı mükemmeliyetçiyim!
Vasat işi bir zayıflık işareti olarak görüyorum. Gerçekleştirdiğim bir şeyden memnun kalmazsam, bir spor performansı, bir yemek ya da iş yerinde bir sunum olsun. Bu açıdan bakıldığında memnuniyetsizliğim itici bir güç, bir ilerleme aracı olarak kullanılabilir, ki bu da faydalı bile denebilir.
Ama bu hayal kırıklığı endişesi, kusurlarımı bir insan olarak göstermeyi reddetmeme sebep oluyor veya ne kadar uğraşırsam uğraşayım beni takıntılı hale getiriyorsa, o zaman olayları görme biçimimi sorgulamaya başlamalıyım. Mükemmellik takıntım yüzünden kendimi olduğum gibi kabul etmek, biraz bırakmam ve rahatlamam çok zorlaşıyor. Yargılanma korkusu ve başkalarının bakışları, özgüven eksikliği, sanırım üzerinde çalışmam gereken şeyler bunlar.
Ben bir çocuk kralım!
Asla mutlu olmamamın nedeni aynı zamanda çocukluğumdan da kaynaklanıyor olabilir. Çoğu zaman, kronik olarak memnun olamayan insanların, çocukken her dilekleri ebeveynleri tarafından körü körüne aşk ile yerine getirilmiş ve göz kırpılmadan gerçekleştirilmiştir. Anne, baba, siz birer helikopter ebeveyn olabilir misiniz? Heves ettiğim her şeyin kapris ile bana geleceği inancıyla büyümüş olarak, bu şemayı çevremdeki herkesle yeniden üretme peşindeyim.
Çıtayı çok yükseğe koymak ve kendim için imkansız gereklilikler icat etmek bana varoluşumu ve başkalarının bana olan sevgisini test etme izlenimi veriyor. Ancak, meslektaşlarım, eşim ve hatta arkadaşlarım benim ailem değil ve artık 5 yaşında değilim. Bunu anlamalıyım yoksa hayal kırıklıklarım hayatımı zorlaştırmaya devam edecek.
Koç ve Mentör Özlem Şen #başarı ve #tatmin üzerine konuştu!
Mentör ve koçluk yapan sevgili Özlem Şen, "tatmin hissetmek ve başarılı hissetmek" üzerine konuşmak için Youtube kanalımızdaki 🎥RDV Coaching programına konuk olmuştu.
Aşağıdaki bölümü podcast kıvamında dinlemenizi ve izlemenizi tavsiye ederim. Sohbetimizde kendinizi daha iyi tanımak ve mutlu hissetmek için doğru adımları atmak için çok güzel beyin fırtınaları dinleyeceksiniz.
Psikologlar başa çıkabilmek için küçük ipuçları veriyor
“Düzeltmek sana kalmışken neden kaderinden şikayet edesin?” Ünlü Marquis de Sade sözü. Her ebedi memnuniyetsizin kendisine sorması gereken soru budur. Var olma isteği ile aslında tek başına kalma (ve küsme) riskini alır. Çevresindekilerin ve kendisinin iyiliği için, davranışları üzerinde çalışması önemlidir.
Bunu yapmak için, ağzınızdan her olumsuz söz çıktığında, olumlu bir şey ile takip edin. Örneğin, "Film harikaydı ama tiyatroda çok fazla insan vardı!" demek yerine, kendinizi düzeltin ve olayları başka bir perspektife oturtun: Örneğin; "Doğru, çok insan vardı ama buna değdi, çünkü film harikaydı! Herkes bu şansa sahip değil… "
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..."
Kaygı genellikle dört aşamada ortaya çıkar. Çoğu zaman kaygıyla yaşayan insanlar kaygı döngüsü olarak bilinen durumu yaşarlar. Kaygının 4 aşamasının belirtilerini bilmek, kaygı döngüsünün nasıl çalıştığını anlamak belirtilerinizi yönlendirmenize yardımcı olabilir. Bu içerik Kaygı Döngüsünü Kırmak isimli kitap incelemesinden yola çıkarak bu döngüyü nasıl kırabileceğinizi anlatıyor.
"Ama neden hala ağlıyorsun?". Bu cümleyi sürekli duyuyorum, ve kendimi suçlu hissetmeme neden oluyor! Çünkü bu kadar hassas olmanın normal olmadığını düşünmemi sağlıyor. Aşırı duyarlı olduğumuzda, gözyaşları işlev görme şeklimizin bir parçasıdır. Çünkü güçlü yaşadığımız duyguları boşaltmamıza yardımcı olurlar. Bu, içinde bulunduğunuz duruma göre utanç verici olabilir ama aksine bunu bir zayıflık olarak görmemelisiniz! Kendinizi olduğunuz gibi tanıyıp kabul edip duygusallığınızı doğru şekilde kanalize edersek, aşırı duyarlılık bir güç haline bile gelebilir. Aşırı duyarlılığınızı güce nasıl dönüştüreceğinizi bu yazının devamında konuşuyor olacağım.
İnsan doğası; duygu, davranış ve düşünce! Peki duygu ne demek? Temel duygular hangileri? Çocuklara kendi duygularını tanıması için onlar öğretilir, yetişkinlere ise onları nasıl kontrol etmek gerektiği öğretilir, öyle değil mi? Ancak neden bunun gerekli olduğunu hiç düşündünüz mü? Duygular davranışları nasıl etkiliyor? Tüm dünyada aynı yüz ifadesi ile kendini belli eden ve her insanda var olan 6 temel duygu var. Bunlara primer duygu da denir. Gelin duygu durumu, hayal kırıklıkları, mutluluk üzüntü vb. kavramların derinine beraber inelim, duyguları tanımak ve onları kontrol etmek için onlarla yüzleşelim.
Evet, anne adaylarına tanınan doğum izni babalar için de geçerli. Ebeveynlerin arasında hiç bir fark yok iken, babalık izni hala daha hamile kadınların izin süresinden daha az ve bir çok değişken ile farklılık gösteriyor. Doğumda babalık izni, babaların bebeği tanımasına ve hatta bebek ile bağlılık oluşturmasına olanak tanır. Peki babalık izni kaç gün? Babalık izni ne zaman kullanılır? Babalık izni dilekçesi nereden bulunur? Ve tabii erkeklerde doğum izni en verimli şekilde nasıl kullanılır? Babalık izni hakkında her detayı aşağıda derledik.
Ve sonra bir gün, bardağı taşıran son damla! Hissettiğimiz, ama geldiğini tam olarak göremediğimiz o gün. Kariyerini sorgulatan yönetim biçimlerinin hayal kırıklığı. Ve bam! İş yerimizde çıldırıyoruz. Uygunsuz sözler, kontrol edilemeyen tepkiler, gözyaşı, öfke patlaması… Fırtına geçtikten sonra ertesi gün ofise nasıl gidilir? İş yerinde öfke patlaması yaşadıktan sonra ne yapmalı?
Bardağın dolu tarafını görmek veya boş tarafını görmek! Yaygın ama uygulaması nadir görülen bir söylem! İyimserlik seviyemizi belirlemesi açısından bu algılama biçimi, önemli. Ben, bu bardağı boş görenlerdenim! Hatta, moralim bozuk olduğunda ben bu bardaktaki dolu suyu da içip bitiriyorum. Kısacası, yeterince metafor kullandıysam, olumlu düşünmeyi beceremiyorum, her zaman en kötüsünü hayal ediyorum ve her şeyi siyah görüyorum! 😨
Bir kadın dergisinde karşılaştığım soru karşısında farkettim ki; Hayatta hiç bir amacım, hayalim yok! Dergideki soru karşısında, bir anda müthiş bir düşünceler sinsilesine kapıldım! Biraz şaşırdım ve soruya saatlerce baktıktan sonra sayfaya hala tek bir kelime bile yazamamıştım… Nasıl yani, benim yaşamda bir hedefim yok mu? Hayallerim sorulduğunda, aklıma gelecek hiçbir şey olmaz mı? Birkaç seyahat planı ve kısa vadeli öğrenme hedefleri dışında zihnim bomboştu ve aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bu durum beni kaygı ve depresif duygulara sürükledi. Peki hayatta bir amacın olması şart mı? Yoksa ne olacak?
İlişkilerin sınavı 3. yıldır derler. Peki ya evliliğin? TUİK’in son verilerine göre, evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2021 yılında gerçekleşen boşanmaların %33,6'sı evliliğin ilk 5 yılı, %20,9'u ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti. İlgisizlik, sadakatsizlik, parasal konular ve daha nicesi evliliklerin sonlanması için neden oluşturabiliyor. Boşanmanın en yaygın 10 nedenini sıraladık!
Günlerimi tek bir kelime bile etmeden kendi köşemde yalnız geçiriyor değilim, bir şeyler içmek için dışarı çıkmak istersem arayabileceğim iki veya üç kişi var tabii. Ama dost diyebileceğim arkadaşım yok! Benim tercihim miydi bu? Ya da insanlar mı benden kaçtı? Etrafımdaki sağlam arkadaş gruplarını gördükçe kendime sormaktan vazgeçemiyorum: neden hiç arkadaşım yok?!
“Daha vakit var…”, “Önce şunu halledeyim, sonra yaparım.”, “Yarın yaparım…” Bilin bakalım ne oldu? Asla yapmadım veya yumurta kapıya dayanınca harekete geçebildim. Kimler bugünün işini yarına erteliyor? 🙌 Modern yaşamın akıl almaz temposu içerisinde, bir şeyleri yapmaya enerjimizin kalmaması normal diyebilirsiniz. Fakat erteleme davranışı sanılanın aksine masum değil ve arkasında bir sürü psikolojik sebep barındırıyor. Yetersizlik hissi, motivasyon eksikliği, stres… İşte erteleme davranışından kurtulmak için 5 ipucumuz! 💪
🎧 Spotify
İşe gidip gelirken, yürüyüşe çıkarken, yemek yaparken veya uyumadan önce size eşlik etsin. Wengood Podcast serisi: RDV Coaching'i kaçırma!
#3 | Algı yönetimi nedir? Uydumculuk psikolojisi ve soru sorma becerisi #algı #ikna #sorgulama
Kanala 💜abone ol , 🔔 bildirim zilini aç ve tabii, 👍videoları beğenmeyi ve ✍🏻 bize yorumlardan ulaşarak hangi konularda içerik istediğini söylemeyi unutma!
Ayrıca: En sevilen içerikler, günlük mutluluk, destek ve motivasyon dozları için;