Özet |
Control freak hastalığı | Her şeyi kontrol etmek istemek
İngilizcede "control freak" olarak geçen ve Türkçesi "kontrol delisi" olan bu hastalık her şeyi kontrol etmeye çalışarak hayat akışını kendi yönetmek isteme arzusu ile kendini gösterir. Aslında control freak hastalığı bir obsesif kompülsif bozukluk. Özellikle devamlı olarak bir şüphe ile bir şeyleri kontrol etme takıntısı, günümüzde hem kadınlar, hem de erkeklerde azımsanmayacak kadar çok görülüyor.
Şüphe ve kontrol takıntısı olan bu hastalar çoğu zaman bir şeyleri yapıp yapmadığı konusunda takıntılara sahip olmaktadır. Aynı şekilde sizi de hayatınızı kontrol etmek isterler. Sürekli bir şeyleri yapıp yapmadığınız konusunda sizi sorgulamaları gibi 🫡.... Bu istek o kadar kontrolden çıkmıştır ki kontrol etmek obsesyon haline gelmiştir.
Genelde kontrol etme hastalığı, günlük hayatın düzenlenmesi ile sınırlı kalmamaktadır ve özdenetimi de kapsamaktadır. Nasıl mı? Örneğin kişi duygularını da genellikle kontrol etmesi gereken şeylerden biri olarak görür. Ağlamanızı sınırlarsınız, şefkat göstermekten kaçınırsınız, hayal kırıklığına uğrama veya yargılanma çekincesi ile arzularınızı da kontrol etmeye çalışırsınız.
👉 Kontrol delisi insanların kişilik özelliklerini sıralayacak olursak, genelde panik, hızlı, en doğrusunu bildiğine inanan, katı, tutumlu, yargılayıcı, eleştirel, şüpheci, detaycı ve takıntılı insanlar olurlar. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu tür stresler bedeninize, zihninize ve ruhunuza zarar verir ve hayatınızı dolu dolu yaşamanızı zorlaştırır. Kendine ettiği eziyeti bir kenara bırakırsak çevresi için de tahammül edilemez birine dönüşebilir böyle insanlar.
Control freak hastalığı belirtileri
- İnsanların yanlışlarına müdahale etme
- Hep son sözü söylemek isteme
- Hata yapma korkusu, kusursuz olduğunu düşünme
- Öfke kontrolü zorluğu çekme
- Devamlı olarak detayları gözden geçirme
- Objelerin yerini düzeltme ya da düzgün durması için uğraşma
- Simetrik olmalarına dikkat etme
- Değersiz eşyaları toplayarak biriktirme
- Ütü, ocak, kapı kilidi gibi şeyleri sürekli olarak kontrol etmeye çalışma
Control freak hastalığı neden olur?
Her şeyi kontrol altına almak, “olaylara” maruz kalmamak, beklenmedik durumlarla karşılaşmamak hayatın ve kaderin efendisi olma çabası gibi bir şey. Peki neden bazı insanlar kendisine böyle imkansız bir amaç edinir?
Kontrol ve kesinlik bize bir emniyet ve güvenlik duygusu verir. Bu nedenle, şeyleri (ve insanları), kontrol edebilirsek güvende (ve mutlu veya başarılı) olacağımız fikri bizi kontrol takıntısına iter. Bir şeyleri kontrol etmeye çalışmak - katı, talepkar ve mükemmeliyetçi olmak - korku ve kaygıyla başa çıkma yollarımız haline gelir.
Tek tek açalım..
Mükemmeliyetçilik
Kontol delisi olan insanlar genelde mükemmeliyetçi olurlar. Hataya tahammül edemezler. Yalnızca kendilerinin bir şeyleri kusursuz gerçekleştirebileceklerine inanırlar ve bu yüzden kimseye bir işi emanet etmezler. Planların bozulması, aksaklıklarla karşılaşmak, düzen değişikliği gibi hayata dair şeyler bu insanlar için ruhsal bir parçalanma anlamına gelir.
Kimseye güvenememe ve sadece kendinin bir şeyleri kontrol etmeye vakıf olduğunu düşünmek ise altında büyük bir güven eksikliği gizler.
Güvensizlik
Control freak hastalığı söz konusu olduğunda temelde yatan problem genelde güven eksikliği duygusudur. Değişime dirençli, esneklikten uzak bu insanların asıl derdi bir şeyler onların kontrolünde gitmezse bir felaket yaşanacağı inancı sebebi ile kontrol etmeye çalışıyor. Çünkü süprizler onlarda güvenlik ve emniyet duygusunu zedeler.
Kontrol delisi olan hastalar yaşadıkları dünyada bir çok şeyi bir tehdit unsuru olarak görmektedir. Bu yüzden hayata karşı hep gardını almış olarak gezmek durumunda hissederler. Yani kontrol etme / yönetme eylemi aslında bir 🛡️ savunma mekanizması görevi görür. Kontrol ettikçe daha güçlü ve güvende hissettiklerinden zihinlerindeki tehditler de bir bir azalmaktadır.
Zayıflık duygusu
Kontrol etmeyi takıntı haline getirmiş bu insanlar aslında içlerinde derin bir değersizlik hissi ve zayıflık duygusu ile mücadele etmektedirler. Bu duyguları bastırmak için ise kendilerine mükemmellik, kusursuzluk, her şeyi yönetebilme gibi kalıplar belirlemişlerdir. Gelebilecek herhangi bir tehdite karşı hep savunma halinde gezme takıntıları (tehditler geçerli veya geçersiz olsun) onları ruhsal anlamda dengelemektedir.
Çocukluk döneminde anne baba tutumu
Aslında kontrol takıntısı olan kişiler genellikle çocukluk döneminde onları sürekli eleştiren, yargılayan ve sürekli beklentilerle dolu ebeveynlerle büyümüşlerdir. Çocukların da tıpkı yetişkinler gibi onaylanma ihtiyacı ve sevilme ihtiyacı vardır. Onay hissi, takdir görme ve kabul görme hali kişilik inşası sırasında çok önemlidir.
Sürekli eleştiren ve yargılayan ebeveynler çocuğa mükemmel ol, hata yapma, bize istediklerimizi ver şeklinde mesajlar yollar. Çocuk anne baba sevgisini ancak bu şekilde alabileceğine inanır. Bu durum onlarda hem, mükemmel olma arzusu, hem hata yapma korkusu gibi kodlamalara sebebiyet verir.
Sonuç ise; doğru çıkmak, haklı olmak, başarılı olmak, güçlü durmak kendilerini güvende hissetmeleri için elzem.
Bir şeyleri kontrol etmek istemenin nesi yanlış?
Kontrol ve kesinlik bizi güvende hissettiriyorsa, bir şeyleri kontrol etmeye çalışmanın nesi yanlış? Sorun şu ki, bunlar mümkün şeyler değil. Çoğu şey kontrolünüz dışındadır ve onları kendinize göre bükmeye çalışmak sadece direnç, stres ve çatışma yaratacaktır.
Kendinizden mükemmelliği talep etmek, fiziksel ve duygusal yorgunluk üretir. Bu duruma müdahale etmedikçe tükenmişlik yaşayabilirsiniz. Sürekli baş ağrısı veya mide-bağırsak sorunları, boyun veya sırt ağrısı, uyku sorunu, düşük enerji, erteleme davranışı ve motivasyon eksikliği, sinirlilik veya öfke, moral bozukluğu veya depresif hissetme veya sürekli endişe gibi yaygın stres belirtileri yaşayabilirsiniz.
Aynı zamanda kontrol ettiğimizde, ilişkilerimiz de zarar görür. Otoriter, eleştirel ve başkalarına karşı yargılayıcı olduğunuzda insanlar sizden uzaklaşabilirler. Tartışmalar, duygusal mesafe ve incinme duyguları genellikle sonuçlanır.
Kontrol delisi olduğunuz zaman kendinizi nasıl durdurabilirsiniz?
1) Farkındalık kazanın
Başlamak için, kontrol edici davranışlarınızı fark etmek ve bunları yazmak size iyi gelecektir. Bu, içinizdeki kontrol manyağının gün yüzüne çıkma olasılığının yüksek olduğu durumları önceden sezebilmenize, tahmin etmenize ve alternatif bir tepki planlayabilmenize yardımcı olacaktır.
2) Duygularınızı keşfedin
Kontrol etme davranışını değiştirmek için, altta yatan nedenleri de keşfetmeniz gerekecek. Bu ihtiyacı doğuran duygusal nedenler neler? Duygular yüksek olduğunda düşüncelerimizi çarpıtabilirler, bakınız: bilişsel çarpıtmalar...
Kendinize şu soruyu sorarak başlayın:
💭Kontrol etme davranışımı hangi korkular yönlendiriyor?
💭Bu korkular mantıklı mı - yoksa genelleme kullanarak felaket senaryosu mu üretiyorum?
Son olarak, başkalarına açılmayı öğrenmelisiniz, kendinizi tuttuğunuzu düşündüğünüz yaşanmışlıkların peşine düşün. Gerçekten sevgiye ihtiyaç duyduğunuz bir anda duygularınızı kontrol etmeye çalışmayın. Sevdikleriniz için önemli olduğunuzu, sizi sevdiklerini anlamanız için öncelikle onlara nasıl hissettiğinizi göstermelisiniz ve onlara sizin kontrol etmediğiniz bir alan bırakmalısınız.
3) Korku temelli düşüncelere meydan okuyun
Çarpık, korkuya dayalı düşünceyi tanımladığınızda, ona meydan okuyabilir ve onu daha sakin, daha ayakları yere basan düşüncelerle değiştirebilirsiniz.
Örneğin, " Altıya kadar gitmezsek, tüm tatilimiz mahvolacak" gibi yıkıcı bir düşünceye kendinize şu soruları sorarak meydan okuyabilirsiniz:
- Bunun olma olasılığı ne kadar? 🤔
- Bu düşünceyi desteklemek için hangi kanıtlara sahibim? 🤔
- Böyle düşünmenin faydası var mı? 🤔
- Negatiflere odaklanıp pozitifleri göz ardı mı ediyorum? 🤔
- Duygularım düşüncelerimi gölgeliyor mu? 🤔
Bunun gibi sorular, düşüncelerinizi genişletmenize ve geç kalmanın planlarınızı bozabileceğini görmenize yardımcı olabilir, ancak bu, tüm tatilinizi mahvetmeyebilir.
4) Kontrolünüz dışında olanı kabul edin.
Hepimiz sadece kendimizi kontrol edebileceğimizi biliyoruz ama yine de eşimize ve çocuklarımıza işleri "doğru" şekilde yapmak veya doğru seçimler yaptırmak konusunda ısrarcı kadınlar oluyoruz.
Kabullenme, kontrolümüzde olanla olmayanı ayırt etmek ve istenmeyen tavsiyeler vermeyi veya durumları olmadıkları bir şeye zorlamayı bırakmak demek.
Bunun yerine, kontrolümüz dışında olanlara teslim olabilir ve her şeyi bizim irademize göre değişmeye zorlamadan olduğu gibi kalmasına izin verebiliriz. Bu, sonucu kontrol etmeyi bırakmamız ve insanların kendi seçimlerini yapmalarına izin vermemiz (aynı fikirde olmasak bile) anlamına gelir.
5) Beklenmedik her değişiklik kötü değildir.
Belirsizliğe tahammülsüzlük psikolojik dayanıklılık ile paraleldir. Yıkıcı düşüncemiz, beklenmedik tüm değişikliklerin kötü olduğunu varsaymamıza neden olur, ancak bu yanlıştır. Beklenmedik değişimin olumlu olabileceği ihtimaline açık kalmaya çalışın.
6) Kendinizdeki ve başkalarındaki kusurları kucaklayın.
Kabul etmenin bir kısmı, hiçbirimizin mükemmel olmadığını kabul etmektir - hatalar yaparız, bir şeyleri unuturuz, kötü kararlar veririz vb. Bazen hedeflere ulaşılmadığını, planların suya düştüğünü, insanların bizi hayal kırıklığına uğrattığını ve kazaların meydana geldiğini beklemeli ve kabul etmeliyiz. İnsanları ve durumları yakından yönetmeye çalışmak, bu tür şeylerin olmasını engelleyemez.
7) Stres ve kaygıyı azaltın
Stresin kaynağı veya strese yol açan değişkenlerin varlığından her zaman kaçamayabiliriz. İç huzuru elde etmek için, belki meditasyon, düzenli egzersiz, yoga, rahatlatıcı bir masaj veya rahatlatıcı bir ritüel ile zihninizi ve bedeninizi sakinleştirmeye çalışmalısınız.
8) Akışa bırakmayı öğrenin.
Her şeyden önce, rahatlamayı öğrenmelisiniz. Anda kalmak ile ilgili farkındalığınızı arttırabilirsiniz. Birkaç dakikalığına da olsa hayatınızın temposunu yavaşlatmaya çalışın, vücudunuza ve etrafınızdaki dünyaya odaklanın.⏳ Akışa bırakmayı öğrenin. Anı yaşamaya odaklanın ve gevşeyin.
Yazar notu: iyileşmeye ruhundan başla...Ben hayatın kontrolden çıktığını hissettiğimde şu sözlerle teselli buluyorum. Kontrol mücadelemizi çok güzel özetliyor.#BornToBeMe |
Kaynakça