Bebeğimi bırakıp nasıl işe gidicem? | İşim mi, bebeğim mi?

tarihinde Yudum , Wengood yazarı tarafından güncellendi

Çalışan ve bebeği olan anneler, izninin bitimiyle işi ile bebeği arasında kalabiliyor. Doğum izninden sonra işe dönüş, böylece çalışan kadın ve iş hayatına dair bir başka fenomeni ortaya çıkarıyor. Yeni anneler, ücretsiz izin bitip çalışan anneler kervanına katılmak zorunda kaldığında özellikle suçluluk duygusunu yoğun olarak yaşayabiliyor. Ev işlerinin kafaya takılması, burnunda tüten o koku, onu yalnız bıraktığını düşündüğü her an annelerin iş yerlerinde veya ruhsal dünyalarında zorlanmalarına sebep olabiliyor. Doğum izninin bitimiyle işe geri dönmeniz gerekiyorsa ve bu durumla nasıl başa çıkacağınızı bilemiyorsanız doğru yerdesiniz! Bu dönemi aşmak için size bazı ipuçlarım var.

Bebeğimi bırakıp nasıl işe gidicem? | İşim mi, bebeğim mi?
Özet

İşimi nasıl yapacağım? Acaba hatırlayacak mıyım? Benim yokluğumda bunu daha iyi yapabilecek birini buldular mı? Nasıl aynı anda iyi bir anne ve iyi bir çalışan olacağım? 🤔 Sakin olalım, aslında herkes elinden gelenin en iyisini ve içinden geçeni yapıyor!

Çalışan ve bebeği olan anneler, izninin bitimiyle işi ile bebeği arasında kalabiliyor. Önce neden diye soracağım sonra bu durum nasıl yönetilebilir bazı ipuçları vereceğim.

Çalışırken anne olmak 👶

Çocuk mu, Kariyer mi? sorusu ile başlayan duygusal yolculuğumuz Bebeğim mi, İşim mi? ile devam ediyor.🙍🏻‍♀️ Çalışan anneler bir süre sonra işleri ve bebekleri arasında seçim yapmak zorunda kalacakmış gibi düşünülüyor. Acaba eşim de sabah aklında bebeğimi taşıyarak devam etmiyor mu hayatına? Türkiye'de babalık izni sürelerine hiç göz attınız mı? Bu seçim zorunluluğunun erkekler için geçerli olmaması durumu veya yeterli iznin erkeklere tanınmaması durumu Seksizm nedir? isimli içeriğin konusu.

Doğrusu şu ki birey söz konusu olduğunda işine devam edip etmemek her kişi ve aile için farklı şeyler ifade edebilir. Dolayısıyla bazı koşullarda annenin çalışması daha uygun olabilirken bazı koşullarda işi bırakması uygun olabilir. Sonuç:  koşullardan bağımsız olarak kategorik değerlendirme yapmak sağlıklı bir tutum olmayacaktır. 

Ailenin ekonomik durumu, yapılan işin niteliği, kişinin işe olan motivasyonu, çalışması durumunda bebeğin bakımını ve sorumluluğunu paylaşacak sosyal desteğin varlığı ve niteliği gibi birçok etkene bağlı olarak değişebilecek bu durum sonrasında çiçeği burnunda anneler işe dönmek zorunda kaldığında onları zorlayan etkenleri bir bir tartışalım.

Anne-bebek ilişkisi

Çocuğun duygusal ve sosyal  gelişimi için  çevresel faktörler arasındaki en şekillendirici, belirleyici ve önem taşıyan şey; 👩‍👧‍👦anne-çocuk ilişkisi. Bu nedenle annenin bebeğe yaklaşma biçimi, ona verdikleri ve veremedikleri, fazla verdikleri ve eksik bıraktıkları o çocuğun geleceğini, yetişlinlik dönemini doğrudan etkileyecektir. Çünkü çocukluktan gelen ruhsal yaralar daha sonra yetişkinlikte bizi takip ediyor. 

Anne ve bebek arasındaki bağ, temelleri hamilelik döneminde atılan ve annenin bebeğe bakım vermesi ile farklı boyut kazanan bir sevgi ve güven bağı. Emzirme, ihtiyacı olduğunda onu yatıştırma, veya uyku eğitimi derken bebeğe bakım veren bir kadın için bu etkenler tam bir handikap haline geliyor. Dolayısıyla doğum sonrası işe dönmek anne için büyük bir soru işareti.

Bebeğimi bırakıp işe gitmek için, doğru zaman hangisi?

Elbette bebekler bireyin tohum hali. Bu nedenle hepsi benzersiz ve hepsi aynı şekilde tepki vermiyor. Bazı bebekler ayrılık kaygısı yaşarken bazıları daha çabuk çevresi ile iletişim kurabiliyor.

İşe dönüş süreci kişinin ihtiyaç ve koşullarına göre değişkenlik gösterecektir elbet ancak 4 aya kadar bebek çok bağımlıdır, çünkü kaynaşma dönemindedir. Tek referansı annesidir. 9 ay civarında bebeğiniz ayrılık kaygısı yaşayabilir. Bu dönemde tanımadığı insanlardan korkar ve uzaklaşır uzaklaşmaz ağlar. Bu nedenle bebeğinizi bırakmak için ideal zaman 4 ile 9 ayları arası veya 9 ay sonrasıdır.

Bazı anneler 3 aylık, bazıları 6 aylık bazıları ise bebeği 1 yaşına geldikten sonra işe dönüş yapabiliyor. Burada önemli olan nokta bebeğin ilk 6 ay anne sütü ile beslenmesinin sağlıklı ve gerekli olması açısından herhangi bir zorunluluk yoksa en az 6 aya kadar beklenmesi.

Çalışırken anne olmuş kadınların bazı hakları mevcut, kısaca üstünden geçelim.

Hamile çalışan kadın hakları

İş Kanunu’na göre hamile çalışan kadın hakları şöyle sıralanabilir:

🤰Doğum izni 

Türkiye'de 4857 sayılı İş kanunu 74. maddesi uyarınca kadın işçilerin doğumdan önce 8 hafta ve doğumdan sonra 8 olmak üzere toplam 16 haftalık ücretli izin hakkı bulunmakta. Buna ek olarak annenin talebi ile, 16 haftalık yasal doğum izninin tamamlanmasından sonra işverenin 6 aya kadar ücretsiz izin vermesi gerekir.

Doğum izni öncesi haklar hamileliğin son 3 haftasına kadar kullanılmayıp doğum sonrası döneme aktarılabilir. Diyelim ki son 3 haftaya kadar çalıştık, bebeğimiz maksimum 13 haftalık iken yani 3 aylık iken onu bırakmak durumundayız. Hâlâ çok küçük, çok kırılgan... ve sonra itiraf etmeliyiz ki hormonal olarak da ona bağımlıyız!

Süt İzni 🤱🏻

Anne sütü bebeğin sağlıklı gelişimi açısından önemlidir. Kadının çalıştığı süre boyunca bebeğini anne sütüyle beslemesi gerekir. 1 Yaşından küçük bebeği olan sigortalı kadınlar için süt izni günlük 1.5 saattir. Bu izin, işten erken çıkarak yada geç gelerek kullanılabilir. Ancak bu tamamen kadının tercihine kalmıştır. Bazı işverenler anne ile danışarak bu süt iznini bir günde toplayıp 4 gün işe gitmeyi tercih edebiliyor, ancak maalesef bu durum işveren ile işçi arasında çözülmek durumunda.

📣
Anne çocuk için kendi hayatını veya kendi hayatı için çocuğun hayatını ihmal etmemeli her ikisini de birlikte taşımalı. Hem kendine karşı hem çocuğuna karşı sorumluluğunu dengelemeli. Çünkü mutlu anne mutlu çocuk!  

Doğum izni sonrasında işe dönüş süreci nasıl yönetilir? | 5 ipucu

Nasıl aynı anda iyi bir anne ve iyi bir çalışan olacağım? Annelik sorumlulukları ile iş hayatına uyum sağlanabilir mi? Bir takım hayat düzenlemeleri ve bakış açısı değişikliği ile yeni bir bebek sahibi olduktan sonra işe dönmeyi biraz daha kolaylaştırmak mümkün.

1. Kendinize karşı şefkatli olun!

Öncelikle pozitif bakabilmek ve akışta kalmak önemli! Değişen koşullara adapte olma telaşı ve mükemmeliyetçilik takıntısı ile kendinizi düşürmek yerine bebeğinizin gülücüklerinden beslenmek her gün kendinizi en az üç davranış için takdir etmek!

Endişe ve suçluluk duygusu, konsantrasyon dağınıklığı, duygusal yorgunluk ve stres sizi ele geçirmek için kapıda. Zihinsel ve fiziksel olarak da hazırlanmak gerekecek. Önce kendinize şefkatli olmayı unutmayın! Sonra işe dönmeden önce kendinize biraz zaman ayırın. Özellikle kişisel bakımlarınızı atlamayın!

🔗 Ebeveynlerde tükenmişlik sendromu

2. Önden denemeler yapın

Bebeğe Kim Bakacak? İşe başlamadan siz yokken bebeğe bakım verecek insanlarla biraz vakit geçirmeniz hem gözlem yapmanız hem de kendinizi karşı tarafa doğru ifade etmeniz açısından faydalı olacaktır. Bebek kamera sistemi, süt sağma pompası, süt stoğu yapma, bebeği biberona alıştırma ve özellikle onu başkasının beslemesine alıştırma gibi test sürüşü yapmanız gereken noktalar olacaktır.

İşe başlamadan, bebeğinize bakım verecek kişi ile onu yanlız bırakmayı da deneyin. Hem kendinizi hem de onların beraberliğini test etmiş olacaksınız. Minik minik önden alıştırmalar yapmak kendi ritminizi bulmak adına önemli.

3. Hayatınızdaki değişimi kabul edin!

Dış dünyayla yeniden bağlantı kurmak ve özellikle uzun süre sonra işe dönmek, bir adaptasyon çabasını gerektirir. Bir kadın anne olduğunda kendini yeniden keşfetmeli ve eş ve anne rolü arasındaki dengeyi bulmalıdır. Bu dengeye ulaşmak enerji gerektirir ve çok fazla olumsuz düşünce ile baş etmek zorunda kalabilir. Unutmayın ki eşiniz de bir erkek olarak hayatını ve bir baba olarak yeni hayatını dengelemeyi öğrenmeli. Değişimden geçtiğinizi unutmayın ve sorumlulukları paylaşmayı, destek almayı öğrenin.

anne ve baba yeni doğan bebeklerine beraber sarılıyor

Aile içerisinde eşler/ebeveynler arasında zihinsel yük ve sorumluluklar paylaşılmalı. Anne Baba olarak bir takım olmayı ve takım gibi davranmayı asla unutmayın.

4. Yöneticiniz ile önden görüşün!

İşe dönmeden önce patronunuzla buluşup onun beklentileri ve sizin yeni ihtiyaçlarınıza dair diyalog kurmak önemli. Hayatınız değişti ve siz doğum izninden önceki size göre biraz farklı hissedebilirsiniz bu gayet normal. Bu süreçte beklentilerinizi ve olası yaşayabileceğiniz sorunları yöneticinizle önceden konuşun ve ortak bir zeminde buluşun. Bu durum iş yerine tekrar adapte olma sürecinizi de kolaylaştıracaktır.

5. Organize olun!

Günlük yapılacaklar listesi oluşturun. Bu listeye iş yerindeki ve evdeki konuları veya eşiniz için olanlar ile sizin için olanları ayırarak not edin. Neye ihtiyacınız olduğunu, neyin bekleyebileceğini ve neyi tamamen geçebileceğinizi hesaplayın. Emzirme planlaması, çalışma saatlerinin belirlenmesi gibi önemli detayları önceden bir rutine oturtun.

Küçük bir bebekle rutinler kurmak hayatınızı daha yönetilebilir hale getirecektir. Bir rutine sahip olmak siz, eşiniz ve aynı zamanda bebeğiniz için çok faydalı olacaktır. Özellikle sabah ve akşam rutinleri sizi işe döndüğünüzde daha rahatlatan ve ne ile karşılaşacağınızı öngörebildiğiniz durumlar yaratacaktır.

🖋️Bu içerikler de ilginizi çekebilir! 

🔗 Çocuğa sevgi göstermenin yolları: şefkat dili

🔗 Ebeveynlerimizin hatalarını tekrar etmemek için...

🔗 Mükemmel anne ve baba yok! Merak etme ve sakin ol.

Yazar notu: suçluluk duygusunu yönetmek

Daha doğum sonrası 1 sene olmadan bebeğini herhangi birine teslim etmek ve büyüme ve gelişimine eşlik edememek suçluluk duygusunu körükler. Ve bu suçluluk duygusu, bizi bebekten ayrılmak söz konusu olduğunda korkutur.

Söylemesi veya duyması üzücü olabilir, ancak bir anne ve çocuk hikayesi zaten doğası gereği bir bütünleşme ve ayrışma sürecidir. Çocuğumuz için, bizim için ve ilişkimiz için iyi. Kendinize hep şu soruyu hatırlatın: Bebeğimin şu an çaresiz, endişeli ve stresli bir anne görmesini mi istiyorum? Yoksa hayattaki zorluklarla sakince başa çıkmaya çalışan ve yaşamdan keyif almaya odaklı bir anne görmesini mi istiyorum?

Çocuğumuz büyüyecek, öğrenecek, keşfedecek ve tüm bunları birlikte paylaşacağız. Ayrılık sizin için hala çok acı vericiyse, bir psikologla konuşmaktan çekinmeyin.

🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..."
#BornToBeMe

Kaynak

mevzuat.gov.tr

Kaleme alan Yudum , Wengood yazarı

🤩Hayatımı fiziksel ve zihinsel harekete adadım. 🖋️Yazmayı, 💭düşünmeyi, 📖okumayı ve 🔎araştırmayı çok seviyorum. 😺💕🧘‍♀️Kedim ve yoga matım vazgeçilmezim.

En yeni makaleler

Narsist düzelir mi? Bir narsist değişebilir mi?

Narsist bir insanla tanışıp onu sevmiş bulunduysanız, muhtemelen yukarıdaki soru aklınızdan geçiyordur. Narsist kişilik bozukluğu tanısı olan insanlar empatiden yoksundur, kendisini başkalarından üstün görür. Bu durum, narsistlerle yakın ilişki kuran diğer insanları ruh sağlığı ve duygusal olarak yıpratabilir. Gerçek şu ki, narsistik kişilik bozukluğu olan bir insanda, toksik özellikler o kadar derinlere işlemiştir ki, değişme ve daha iyi insanlar olma ihtimalleri yoktur. Bir narsistin değişemeyecek olduğunu kabul etmek, ve kişinin kendine bunu itiraf etmesi, kendi psikolojik sağlığı için oldukça önemlidir.

⚠️ Narsist insanı tanımak için bu işaretlere dikkat edin!

Patronunuz, eşiniz, veya sevdiğimiz bir yakınımız... Gün gelir hepimiz narsist bir sapkınla karşılaşabilir ve yıkıcı bir sarmalın içine çekilebiliriz. Peki kimdir bu narsistler? Onları nasıl tanıyabiliriz? İşte çevrenizdeki narsist biri varsa tespit etmek için 10 işaret!

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hakkında bilmeniz gerekenler

Ben OKB olan insanlar arasında değilim, ancak bu oldukça yaygın bir hastalık. Türkiye’de büyük toplum kesimlerinde yapılan araştırmalarda OKB'nin her 100 kişiden 2-3'ünde görüldüğü saptanmış. Obsesif kompülsif bozukluk sahibi değilim fakat, sevdiğim bir yakınım ile bu sınavı beraber verince, bir yazı kaleme almak istedim. Endişeleri nedeniyle, bir takım şeylerin uzun süre takıntılı bir şekilde kafasını meşgul ettiğine şahit oldum. OKB'yi tanımlayan şey işte budur, bu hislere neden olan anksiyete ve atakları. Peki OKB nasıl tedavi edilir? Obsesif Kompulsif Bozukluğa neler sebep olur? Hadi açıklayalım!

Kendini sınırlamana neden olan inanç kalıpları | 🚫 TOP15

"Ben zaten şöyleyim", "Ben zaten böyleyim", "Ben yapamam...", “Benden olmaz…” Kendi kendini sabote etmene neden olan sınırlayıcı düşünceler, gerçek potansiyelini küçümsemene neden olur. Kendine farketmeden koyduğun bu sınırlar, öz motivasyonunu ve kendini gerçekleştirme girişimlerini engeller. Kısacası, kendin olmanı engeller. Herkesin deneyimi kendine, ama sınırlayıcı düşünce kalıpları az çok aynı. En yaygın 15 sınırlayıcı düşünce ve inançları kendinizden uzak tutmak için önce farkına varın.

Varoluşsal sancılar : Rahat atlatmak için yardım almaktan çekinme

Hayatın bir noktasında anlamı ve amacı aramaya başlamak. Varoluşsal bir sancı yaşamak için illa “30 yaş sendromu”nun gelmesini beklemeniz gerekmiyor maalesef, ergenlik desem, lise sıraları desem... Gözünüzde canlandı mı? Varoluşsal sancılar sırasında her şeyi sorgulamak mümkün: romantik ilişkileri, iş hayatını ve hatta yaşadığınız evi, neredeyim? ne yapıyorum? Kendini sorgulamak ve hayatla ilgili tüm bu soruları sormak sizi, kararlar almaya ve her şeyi değiştirmeye yöneltebilir. Peki neden bu sancıları yaşıyoruz? Ve varoluşsal sancıların nasıl üstesinden gelebiliriz?... bunları konuşalım!

🥊 Psikolojik savunma mekanizmaları nelerdir?

Herhangi stresli bir durumdan kaçınmak için kendi kendinizi farkında olmadan "kandırıyor" olabilirsiniz. İnsanlar gündelik hayatlarını yaşarken, psikolojik dengelerini koruyabilmek amacı ile çeşitli psikolojik savunma mekanizmaları kullanırlar. Bu savunma mekanizmaları hali hazırda kişinin kötü duygu ve düşüncelerden kaçınmasını, daha az psikolojik gerilimler yaşamasını sağlıyor olsa da, sorunların asıl kaynağı da olabiliyor. Savunma mekanizmaları egonun üzerindeki baskı ile başa çıkabilmek için oluşturulmuş düşünce, tutum ve davranışlardır... En yaygın örnekleri ise; inkar veya yadsıma, erteleme, bastırma, yön değiştirme, yansıtma, mizahlaştırma, somatizasyon vb.

Yas tutan birine baş sağlığı mesajları | 🖤 Taziye mesajları

Yaşam öyle yaratılmıştır ki sonunda hep bir son/başlangıç vardır. Doğadaki tomurcuklar gibi döngümüz, devir daim mi, bilmiyorum ama ne yazık ki ölüm bizi sevdiklerimizden ayırabiliyor. Geride kalanlara ne diyeceğini bilmek zor. Yakını vefat eden birine nasıl baş sağlığı dilenir? Kelimeler bazen kifayetsiz hissettirse de güçlüdür. Bir acıyı dindirmiyorsa da en azından biraz olsun yatıştırabilir. Sıradan bir “başın sağolsun” yerine çok daha içten, doğal ve samimi taziye mesajları örnekleri baş sağlığı dileklerinizi iletmek için size yardımcı olabilir.

Toksik romantik ilişkilere dair 10 kırmızı çizgi 🚩

Toksik bir ilişki aslında sinyallerini tanışma veya flirt aşamasında veriyor. Bu yüzden toksik bir ilişkiye başlamamak için tehlikeli sinyallerin bir listesini yapalım dedik. İçinde bulunduğun ilişkinin toksik olduğunu gösteren 10 kırmızı çizgi! 🚩

İlişkimde mutsuzum, ne yapmalıyım?

Cicim aylarının büyüsü ortadan kalktı, karnındaki kelebekler yok oldu ve heyacan azaldı. Bir ilişki içinde olmak, bizi yükselten bir hayat arkadaşına sahip olmak anlamına gelir. Sen nasıl hissediyorsun? Mutsuz, umutsuz, depresif, yorgun? Veya anlaşılmadığını düşünüyorsun? Hayat arkadaşınızın sizi güldürmekten çok ağlattığını anladığınız anda, ilişkiyi sorgulamak meşrudur... Ama gemileri yakmadan ve çekip gitmeden önce, bilin ki çözümler de mümkün! İlişkimde mutlu değilim, ne yapmalıyım diye soruyorsan doğru yerdesin.

#Seksizm nedir? Seksist kime denir? 🤷‍♀️ #farkındalık

Cinsiyetçilik, insanları yalnızca belirli bir cinsiyete veya cinsiyete ait olmaları temelinde algılamak ve yargılamak anlamına gelir. Aynı temelde "bireyin ayrıştırılmasını" kapsar. Seksizm günlük hayatımızda her gün karşılaşabileceğimiz bir olgu. Özellikle kadınları hedef alan ayrımcılığı içeriyor olsa da, kavram "cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim ve cinsiyet ifade biçimleri" üzerinden ortaya çıkan bir ayrımcılık biçimini vurgulamaktadır. Kısaca, seksizm, aslında cinsiyetçilik ve kadın haklarının önemini vurgulayan feminist bir yaklaşım, ancak son yıllarda insan hakları temelinde bir eşitlik fikrini savunur. Peki nedir bu seksizm veya seksist dedikleri? Hemen açıklayalım!

🎧 Spotify

İşe gidip gelirken, yürüyüşe çıkarken, yemek yaparken veya uyumadan önce size eşlik etsin. Wengood Podcast serisi: RDV Coaching'i kaçırma! 

🎥 Youtube

Aslı ile Yoga seansları!

Mentor Özlem Şen ile RDVCoaching serisi Youtube'da da devam ediyor olacak! 

Kanala 💜abone ol , 🔔 bildirim zilini aç ve tabii, 👍videoları beğenmeyi ve ✍🏻 bize yorumlardan ulaşarak hangi konularda içerik istediğini söylemeyi unutma!

Ayrıca: En sevilen içerikler, günlük mutluluk, destek ve motivasyon dozları için; 

Instagram📸

📍Pinterest