Özet |
Varoluşsal sancılar nedir?
Öncelikle varoluşsal sancılar sizi sardığı dönemlerde, bir nevi kriz anından geçerken, kendimizi birçok şeyi sorgularken yakalarız. Varoluşsal sorgulamalar, hayatımızdaki memnuniyetsizlikleri yansıttığı için yavaş yavaş ve süreç içinde kendini sancılar olarak gösterir. Birden sadece tek bir hayatımız olduğunun farkına varırız ve memnuniyetsizliklerimiz bizi her şeye yeniden başlama isteğine iter.
Tabi başka nedenlerle de varoluşsal sancılar yaşayabiliriz. Sevilen birinin kaybı gibi ani bir olay birçok şeyi alt üst edebilir 😥
Özetle varoluşsal sancılar şunlara işaret eder :
- Hayata bakışımızda bir değişim dönemi;
- Bir şüphe, sorgulama, tereddüt dönemi;
- Bir karar verme dönemi (genellikle zor olan budur);
- Büyük bir iç gözlem ve kendini tanıma dönemi;
- Özellikle kendimize dışarıdan bir göz olarak baktığımızda, bazen acımasız bir geçiş dönemi
🔗 Kendini tanımak için: Enneagram kişilik testini keşfet!
Varoluşsal Sancı tipleri:
Kendi deneyimimden bahsedecek olursam, romantik ilişkimin moralimi bozan bir şey olduğunu hep hissediyordum ama dahası da vardı. Bu tip sancılar farklı şekillerde kendini gösterebilir :
- Kimlik bunalımı: gerçekte kim olduğumuzu merak ederiz. Aslında sürekli gelişiyoruz ve değişiyoruz ve bazen kendimizi bile tanıyamıyoruz. Özellikle kendi gerçeklikliğimizle aramızda bir uyumsuzluk varsa, kendimizi yeniden aramamız gerektiğini hissediyoruz.
- Varoluşsal boşluk: “Kendimi boşlukta hissediyorum”, bu cümle hayatımızdaki bir memnuniyetsizlik olduğuna işaret eder aslında. Yani istediğimizin dışında bir hayat yaşadığımızı hissederiz (iş, aile, arkadaşlıklar, romantik ilişkiler)
- Varoluşsal can sıkıntısı: Bu durumda,her günün aynı olduğu ve hiçbir şeyin ilginç olmadığı hissine kapılırız genellikle. O halde günlük yaşamınızı değiştirmeye ve yeniden neşenizi bulmak için konfor alanınızdan çıkmaya ihtiyacınız var.
Peki neden varoluşumuza dair sorular sorarız?
Hayatımızla ilgili kendimize sorular soruyorsak, bunun nedeni doğru yöne gidip gitmediğimizi bilmek istememizdir. Sorularımız, arzularımız tarafından yönlendirilmemize izin verir. Kendinize soru sormak, doğru kararları alıp almadığınızı bilmenize de yardımcı olur. Ancak varoluşsal bir sancı yaşadığımızda bunun nedeni artık hayata dair arzularımızı gerçekleştiremediğimizi düşünmemizdir.
Varoluşsal sancılar: kendini sorguladığını hissettiğinde şu soruları kendine yöneltebilirsin;
- “Bir şeylerin yanlış gittiği” duygusu beni genele yaygın bir şekilde rahatsız ediyor mu?
- Hayatımdaki her şeyi sürekli sorguluyor muyum? (iş, aile, arkadaşlık, romantik ilişki,vb)
- Depresyon belirtilerim var mı ? 👉sürekli yorgunluk, iştahsızlık, aşırı duygusallık, sinirlilik, dikkat dağınıklığı vb.
- Kendimdeki rahatsızlık hissini inkar etmek için sürekli yaşadığım olumsuzluklar için başkalarını suçluyor muyum ?
Kendi adıma, benim kendimi anlamamı sağlayan şey, kendime sorduğum bu sorulardı. Her şeyden önce, sürekli kendime gerçekten mutlu olup olmadığımı soruyordum. Şu ana odaklanmak gittikçe zorlaştı. Bu soruya "hayır" dediğimi fark ettiğimde aslında yaşamak istediğim hayatı yaşamadığımı anladım. Benim hikayemin tuzu biberi, aynı zamanda toksik bir romantik ilişki sebebiyle varoluşsal krizin tetiklendiğini fark ettim.
Varoluşsal sancılar mı? Depresyon mu?
Varoluşsal sancılar bazen depresyona yol açtığı için ikisi arasında ayrım yapmak zor olabilir. Gerçekten de eğer bu sancılarımızı fark edip önlemimizi almazsak bu bir depresyona yol açabilir.
👉Varoluşsal sancılar, depresyondan süreye göre ayırt edilebilir çünkü depresyona birden girmeyiz, zamanla yer eder. Oysa varoluşsal sancılar, bizi bir şeyleri değiştirmeye iten kısa bir kriz dönemidir.
Varoluşsal kriz nasıl geçer?
Bazı insanlar zamanla ortaya çıkan bu tip rahatsızlıklarla baş etmekte zorlanırlar. Bu yüzden bu krizden çabucak çıkmak önemlidir.
Krizi tespit et !
Bir krizden geçtiğimizi ve tüm hayatımızı sorguladığımızı fark ettiğimizde, harekete geçmeden önce bizi hayatımızda memnun etmeyen şeyin ne olduğunu anlamak gerekir. Bir şeyleri değiştirmek iyidir, ancak analiz etmek ve doğru kararlar alabilmek için olaylara uzaktan bakabilmek önemlidir. Bunun için bu yolculukta bize eşlik edebilecek bir psikoloğa danışarak kendinize yardımcı olabilirsiniz!
Değişiklik yap !
Sanırım bu çözümü uygulayan tek kişi ben değilim ama yeni bir başlangıç yapıp her şeyi değiştirmeye karar verdim. Değişiklik yapmak söylemesi kadar kolay olmasa da buna niyet etmek bile kendimi iyi hissetmemi sağladı 🤗. Ancak dikkatli olmalıyız çünkü bu süreçte tabiki zor hislerle mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Benim yeni dengemi bulmam yaklaşık bir buçuk yılımı aldı ve süreç boyunca birçok kez çok zor zamanlar geçirdim. Bu nedenle, bunu tek başına yaşamak yerine yardım almak her zaman çok daha iyidir ! :)
Varoluşsal sancıları yatıştırmak için ne yapmalıyım?
Hayatımızın yoğun dönemlerinde herkes gibi biz de kendimizi sorguladığımız dönemlere girebiliriz, bu çok normal ! Şimdi bunu bir kez yaşadığım için artık onu tanıyorum ve hayatımı ona karşı gardımı alarak devam ettirebilirim. Bu tip durumlarda sakin kalmak ve kendini dinlemek önemlidir:
❤️Arzularınıza ve hayallerinize kulak verin
❤️Başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkmanıza rağmen “hayır” demeyi öğrenin
❤️Kendinizi mutlu hissettiğiniz şeyleri yapmaya özen gösterin
❤️Sevecen ve pozitif insanlarla vakit geçirmeye çalışın
🧠Varoluşsal sancılar bize acı verebilir, çünkü yaşamımızla gerçekte ne olduğumuz arasındaki uyuşmazlığı yansıtır. Amaç, sakinleşmek için bir denge bulmaktır. Bu denge, harekete geçmek ve depresyondan korunmanın harika bir yolu olabilir!
Varoluşsal sancıların yaşla bir alakası var mıdır?
“50 yaş sendromu” denen şeyi sık sık duyarız. Bunun yanı sıra hayatımızda aslında “40 yaş bunalımı”(orta yaş sendromu) ve “30lu yaşlar sendromu” gibi uğraklar da vardır. Her yeni yaş dilimi farklı duygular hissettirir çünkü kültürel olarak sahip olduğumuz yaşa göre davranmamız gerektiğine dair bir algı vardır ve sürekli bunlara yetişmeye çalışırız.
- 30 yaş sendromu: Bu, bir yetişkinin kaygısız ve rahat dönemin sona erdiğini gösteren resmi yaşıdır. Çok korkutucu hissettirir çünkü kendinizi nasıl gördüğünüz ile başkalarının bizi 30'lu yaşlarımızda nasıl algıladığı arasında dağlar kadar fark olabilir.
- Orta yaş krizi (40 yaş bunalımı) : Meslek ve aile hayatımız giderek hayatımızda daha fazla yer kaplar ve bazen kendimizi bile unuturuz. İşte o zaman şüpheci sorular sormaya başlarız kendimize : Acaba doğru yolda mıyım? Bu tip bir bunalım tükenmişlik (burn-out) sendromuna kadar varabilir.
- 50li yaşlar sendromu : Geçen zamanın farkına varırız ve yaşayacak günlerimizin az olduğu fikrine kapılırız. Hiçbir şey başaramamış hissi ile birlikte işe yaramaz olma hissine bile sahip olabilirsiniz.
⚠️ Unutmayalım ki yaşımız kaç olursa olsun, hepimiz bu tip sancılar yaşayabiliriz. 70 yaşında olduğu gibi 25 yaşında da varoluşsal bir kriz bize kendini hissettirebilir.
Yazar notu: kendini dinlemek, kendine yardım etmenin en iyi yoluVaroluşsal sancılar güçlü sinyallerdir, bir şeyler yanlıştır, artık kendinizle uyum içinde değilsiniz, kendinizi yeniden düzenlemenin zamanı geldi.En önemli şey, ardında gizli mesajı doğru anlamaktır: Neler oluyor? Bu durum nasıl değiştirilir? Bu boşluk nasıl doldurulur? Ne hakkında rüya görüyorum? Kendinizi dinlemek bu krizden çıkmanın en iyi yoludur. #BornToBeMe |