Sürekli endişe deneyimliyor olan kişilerin içindeki bu huzursuzluk duygusu ile başa çıkması gittikçe zorlaşabilir. Yaygın anksiyete bozukluğu sahibi olmak, genellikle sosyal etkileşimleri de olumsuz etkilediğinden, yalnızlık ve boşluk hissi tetikleyebilir. 🌪️Yani bu aşağıya doğru giden bir sarmal, depresyon ile sonlanabilecek bir ruhsal sağlığı tehdit eden problem.
Kariyer, aile ilişkileri, kişisel hedefler, hayaller veya kendini gerçekleştirmek isteğinden bahsetmiyorum bile. Örneğin, kendi deneyimimden yola çıkmak gerekirse, kaygı bozukluğu beni günlük aktivitelerin altından kalkamayacak hale getirdiğini söyleyebilirim. Bir süre sonra sosyal fobi gibi şeyleri de tetikledi. Mesela, fikrimi söylemek dahi benim içimdeki yoğun korku ve kaygıyı tetikliyordu. Artık kendimi tanıyamaz hale gelmiştim. Bir şeyler yolunda gitmiyordu. 😟
Doğal olarak gergin bir insan oldum, ihtiyaçlarımı tespit etme veya bu mantıksız duyguları yönetmek gittikçe zorlaştı. 2 yılın sonunda psikolojik destek almak için bir adım attım ve yaşam kalitesini kökünden etkileyen bu psikolojik rahatsızlığın adını koydum.
Anksiyete bozukluğumun olduğunu nasıl anlarım? 5 anksiyete belirtisi!
1) Her şey karşısında aşırı endişe hali
Her sabah kafam karışık uyanıyorum. Evden çıkmam gerekiyorsa, çıkmadan yaptığıma emin olmama rağmen, tüm yolumu düzleştiricimin fişini çekip çekmediğimi düşünerek geçiriyorum. 10 yılı aşkın süredir araba kullanıyor olmama rağmen, yeni yerlere arabayla gitmek konusunda kendimi strese sokuyorum. Asansörde komşuyla karşılaşmak bile benim için bir stres kaynağı!
Evet, bu doğru, muhtemelen orada bile olmayan risk faktörlerini sürekli analiz ediyorum ve kendimi fiziksel olarak hasta hissedebileceğim noktaya kadar düşünüyorum. Panik bozukluk böyle bir şey. Yaptığım hiçbir şey stressiz değil ve kendimi her zaman gergin hissediyorum. Gevşeme, rahatlama nedir unuttum.
Hayatı olduğu gibi kabul eden ve anı yaşamaktan keyif almak için uğraşmak zorunda kalmayan insanlara imreniyorum çünkü ne yazık ki bu benim asla yapamadığım bir şey. Kendiliğindenlik muhtemelen benim en büyük düşmanım, ama itiraf etmeliyim ki diğer insanların tamamen kaygısız yaşamasını görmek beni kıskandırıyor.
2) Sürekli yorgun hissetmek
İlk iş görüşmeme gitmem gerektiğinde öncesindeki 48 saat uyku öncesi anksiyete ile mücadele ettim ve kaliteli bir uyku uyuyamadım. Sinirlerim o kadar kontrolden çıkmıştı ki yerimde durup bir dakikadan fazla konsantre olamıyordum. Geriye dönüp baktığımda, toplantıya nasıl geldiğimi bile bilmiyorum çünkü kafeinden beynim dönmüştü artık. Özgeçmişimden bahsederken kaçma dürtüsüyle savaşıyordum. Ayrıca, o kadar gergin oluyorsunuz ki kalp atışlarınızda ritimsizlik hissedip konuşurken nefesinizi kontrol etmede zorlanıyorsunuz. Sonra da "endişem dışarıdan görünüyor mu acaba?" kaygısı ekleniyor.
Anksiyete bozukluğu olan kişilerde sürekli yorgunluk ve bitkinlik gözlemlenmesi doğal. Bunların hepsini yönetmek o kadar zor ki!
Biliyor musunuz? Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'na göre, anksiyete bozukluğu olan kişilerin %74'ü, huzursuzluğun ana semptomları olduğunu söylüyor. |
3) Sosyal ortamlarda kendini soyutlama isteği
Happy hour'da bir iki arkadaşımla oturmak, haftasonu etkinliği planlamak benim için artık bir opsiyon değil! Gerçek şu ki, yeni insanlarla tanışmak ve sosyalleşmek fikri beni korkutuyor. Hiçbir zaman çok konuşkan olmadım ama kaçınma davranışım yoktu. Artık "hangi sorularla karşılaşağım?" veya "ne anlatacağım?" sorusu beni endişelendiriyor.
Ne saçma değil mi? Ama öyle! 😥Bu gerginlik ve kaygı ile aptal görünmek ya da utanmış hissetmek, en kötü kabusum ve zihnim üstesinden gelmek için donanımlı hissetmediği durumlardan kaçınmam için beni harekete geçiriyor. Yalnızlaşmaya başladığımı hissediyorum.
4) Panik ataklar
Terli avuç içi, titremeler, mide bulantısı, göğüs ağrıları ve artan kalp atışı... İnsanı mahveden bu fiziksel belirtiler kaygının ana semptomları. Bazen o kadar yoğun olabilir ki, bizi öleceğimize inandırırlar. 😱 Panik bozukluğundan muzdarip olmak çok korkutucu olabiliyor, ancak korku ve güçten düşme kokteyline alışık olduğumuz için gözünüzün önünde bunu çeşitli kereler geçirebiliriz. Panik atak öngörülemezdir ve herhangi bir anda başımıza gelebilirler. Bunları kaç kez yaşamış olursak olalım, fiziksel etkiler bu konuda hiçbir zaman kolaylaşmamış ya da daha katlanılabilir hale gelmemiştir. En umut kırıcı da bu!
Yaşadığım en kötü panik atak, ilk erkek arkadaşımın benden ayrıldığını söylemesiydi. Bu noktada, belirli bir fobim olduğunu bilmiyordum, ancak terk edilme korkusu benim için bir tetikleyici olmuştu diye düşünüyorum. Aynı anda hem midemi hem de göğsümü deliyormuş gibi görünen bu şiddetli acı verici duyguyu mantıklı kılacak tek açıklama bu.
5) Uyku düzeninde bozukluk
😴Uyku düzenim berbat, bunu tarif etmek için başka bir kelime yok… Uykusuzluğun eşiğindeyim ve akşam rutinimde yaptığım tüm değişikliklere rağmen hiçbir şey bana yardımcı olmuyor. Sadece tavsiye edildiği gibi 8 saat uyku almayı hayal bile edemez hale geldim.
Aynı şekilde, yatmadan 2 saat önce telefonumu ve tüm ekranları kendime yasaklamaktan, akşamları kafeini ve çayı bırakmaktan ve hatta pahalı yastık ve yatak örtülerine yatırım yapmaktan geri durmadım. Buna rağmen hiç bir şey ise yaramıyor. Aşırı endişe hali ve kafamın içinde yer alan aşırı düşünme eğilimi beni ele geçirdiği vakit, kimse gözlerimi kapatıp derin bir uykuya dalmamı benden bekleyemez.
🔗 Gece anksiyetesi: uyku kaçıran düşünceler
Yazar notu: Yalnız değilsiniz, yardım istemekten çekinmeyin.Anksiyete bozukluklarının pek çok türü vardır ve her biri oldukça rahatsız edici olabilir. Ancak bu onların sizi alt etmesine izin vermeniz gerektiği anlamına gelmez.Bu tür bozukluklarla başa çıkmak inanılmaz bir psikolojik güç gerektirir, hatta bazen ilaç tedavisi gerekir. Ancak yalnız olmadığınızı unutmayın ve yardıma veya konuşmaya ihtiyacınız olursa, psikolojik destek alabileceğinizi bilin. İlaç tedavisiyle bu işi çözmeye çalışmak istemiyorum diyorsanız, farkındalık meditasyonu ve yoga tam bir doğal antidepresan! 🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |