Geçmişe özlem duyma hali hasta eder mi?
🛋️Bir gün bir terapi seansında, psikoloğum bana şimdiki zamanda yaşamadığımı söyledi. Ya hayal ettiğim bir gelecek için endişeleniyor ya da idealleştirdiğim bir geçmişte takılıp kalıyordum. "İdealleştirilmiş bir geçmiş" sözü, çoğu zaman büyütülmüş bir takım hatıralar barındırdığımı, nostaljik olduğumu işaret ediyordu. Terapi sonrası nostalji ne demek? diye araştırdım ve kelimenin kökeninin 17. yüzyıla dayandığını gördüğümde çok şaşırdım.
👉 "Nostalji" kelimesi 1688 yalında İsviçreli psikolog Johannes Hofer tarafından, Yunanca "nostos", yani "eve dönüş" ve "algos" yani "ızdırap" kelimelerinin birleşimi ile ortaya çıkmış ve psikolojik bir rahatsızlığı tanımlamak için kullanılmış.
Nostalji hastalığı, eski ismi ile İşviçre hastalığı
Benimle aynı hisleri paylaşan geçmişe özlem duyma halinden dolayı hastalandıkları iddia edilen 17. yüzyılda İsviçre'nin paralı askerleri Hofer'a göre nostalji hastalığına yakalanmıştı. Yurtlarını özleyen bu askerler, yaşadıkları özlem neticesinde bazı semptomlar göstererek hastalanıyorlardı. Uyku problemleri, yorgunluk ve halsizlik gibi belirtiler gösteren askerler depresyona benzer bir durum yaşıyordu, ve işlerini yapamayacak duruma gelebiliyorlardı. Önce memleketi anımsatan şeyler yasaklandı, sonradan askerler memleketlerine yollanarak tedavi edilmek istendi.
Sonuç, geçmişe duyulan özlem psikolojik durumumuzu doğrudan etkileyebiliyor.
Neyse ki, bir zamanlar "hastalık" olarak kabul edilen ve tedavi edilmesi gerektiği düşünülen nostaljik ruh hali, günümüzde insanın geçmişten beslenmesini sağlayan bir mutluluk kaynağı görevini görmek için kullanılabiliyor. Şahsen ben, geçmişe aşırı özlem duyan biri olduğumu farkına vardığımda anladım ki bu durum beni akışta kalmaktan alıkoyuyor ve anın tadını çıkarmamı zorlaştırıyor. Geçmişte vakit geçirirken mutlu olmak ve sahip olduklarınızdan zevk almak kolay değil. Bu yüzden geçmişi anıp motive olmak yerine geçmişe takılı kalmayı bırakmaya karar verdim.
Anıları yad etmek ile nostaljide sıkışıp kalmak aynı şey değil!
Her şeyden önce nostaljinin nasıl ve ne dereceye kadar faydalı veya zararlı olabileceğini tartışmak gerekiyor. Nedenleri, oluşumu ve sonuçları bir bütün olarak incelendiğinde de çok daha derin bir konu olduğunu görüyoruz.
Anıları yad etmenin aslında doğal bir antidepresan olma eğilimi var. Nostaljik hissedilen anlarda her akla gelen anı, yalnızca anlam derinliği açısından değil aynı zamanda duygusal deneyim açısından da gözümüzde büyür. Anılarımızı kendimize yakın tutma ve onları bırakmama arzusuyla geçmiş deneyimlere dönme arzusu yaşarız. Bu deneyimlere sımsıkı tutunuruz, çoğu zaman onlara dönüp onları içsel olarak yeniden ziyaret ederiz.
Ama geçmiş yaşam deneyimlerimizin içsel dürtüsüne sahip olmanın güzel bir yanı olsa da, kendimizi fazla kaptırırsak, kendimize duygusal hasarlar da verebiliriz. Bazı insanlar için nostalji ve geçmişe özlem, depresif ruh halinin beslenmesinde önemli bir faktör olabiliyor. Geçmişteki olayları ele alırken insan genelde sadece o anlara dair en olumlu şeylere odaklanıyor. Bu da, her anıyı daha bir coşkulu hatırlamak ve geçmiş günleri idealleştirmek ile sonuçlanıyor.

Dolayısıyla, hayatlarımızın en güzel anlarının geçmiş günlerin anılarında bir yerlerde sıkışıp kaldığına dair sürekli bir hisse kapılmak mümkün. Buradaki pek çok insan, öyle ya da böyle geçmiş günlere geri dönebilmek için çok fazla duygusal enerji harcıyordur. Bu, sürekli olarak hayatın başka bir yerinde daha parlak yeşil çimlerin aranması gibi bir şey. Buradaki sorun, en iyi anların hiçbir zaman şimdiki zamanda olmadığı, kovalanacak bir şeyin her zaman algılanılanın dışında olduğu inancına kapılmak.
Nostaljiyi bu kadar çetrefilli yapan şey, anıları boyayan coşkulu ve idealize edilmiş parlaklık katmanı. Bu da özlemden ve kederden kurtulmayı zorlaştırıyor. Eğer anı geri alamıyorsanız, en azından hayatınızdaki bu önemli anlarla bağlantıda kalarak aynı duyguya sahip olduğunuz hissine kapılıyor ve kapana kısılıyorsunuz.
💔 Bu arada unutmamalı ki; bu anılar her zaman güzel olmayabilir. Kaybettiğimiz sevdiklerimiz yas duygusunu yeşertebilir. Çocuklukta gerçekleşen travmalar bugün kaygı ve korku döngüsüne bize itebilir.
Artık sürekli depresif ve ağlamakli hissettigimden, hep zaman geçmiş ve eskiden yapabileceğim şeyleri artık yapamayacakmişim hissinden dolayi sürekli eski halimi, vaktimi, toyluğumu, hiçbir şey geçip bitmeyecekmiş gibi saf hissettiğim zamanları, yaşadiklarimi, yapmaya çalıştıklarimi mücadelelerimi, özgüvenimi, çevremi, kucuklüğümü, aptal hallerimi hatta hatalarımı ve hep her zaman bir yolu varmış gibi düşünüp yine de umutlu olmayı safça sürdüğüm zamanlarımi özlüyorum. Artık gücüm ve vaktim yok gibi hissediyorum ve bu kısır döngü ne yaparsam neyle ilgilenirsem ilgileneyim asla geçmiyor. Biraz hafifliyor yalnızca. Minik bir müzik melodi, az bir anımsatıcı görsel, hiç gitmedigim bir yer veya yaşamadıgim bir yıl bile eskiye gitmek istememi tetikliyor. Sanki hep aslinda o zamanda yaşamak istiyormuşum da sanki o zamanda olsam mutlu olacakmişim gibi. Geçen zaman cidden çok canimi sıkıyor. Belki de herşeyi bir kabulleniş ama kabul edemeyiş. Bilemiyorum. Cidden çok anormal geldi artık ve Geçmişe özlem diye bir hastalık var mi diye araştırırken bu yaziya denk geldim. Gerçekten çok iyi açıklamış her şeyiyle. İçerik çok hoşuma gitti.
Sibel, bir yıl önce
Merhaba Sibel, samimi yorumun için çok teşekkür ederiz. Ortak duygulardan konuştuğumuz nice soruya yanıt ararken yeni içeriklerde buluşmaya devam ederiz umarım. Sevgiler, Wengood
Wengood , yazar ekibi