Karpman drama üçgeni
Karpman, çelişkili veya dramatik ilişki modellerini tarif etmek için kendi adını verdiği bu üçgeni kullanmıştır. Karpman Drama Üçgeni, insanlar arasındaki etkileşimlerdeki "sorumluluk" ve "güç" arasındaki bağlantıları inceler. İnsanların sıklıkla içinde sıkışıp kaldığı bu üçgen, her geçen gün daha da yıkıcı olacaktır.
Drama üçgeni içinde, Zalim, Kurtarıcı ve Kurban olmak üzere 3 rol vardır. Karpman'a göre çoğunlukla seçtiğimiz temel bir rol olsa da aynı ya da farklı sosyal ilişkilerde zaman içerisinde roller arasında geçişler yapabiliriz. Kişiler ve roller değişse de kısır döngü sabit kalmaktadır.
Aile üzerinden Karpman Drama Üçgeni örneği;
bir anne, çocuğunun "zarar görmemesi" amacıyla aşırı korumacı olursa çocuk bir süre sonra yetersiz, özgüvensiz ve sorumluluk alamayan bir yapıya yani "kurban" rolüne girecektir. Anne, kendinden vazgeçercesine kendini kurbanı kurtarmaya adayan "kurtarıcı" olacaktır. Bu üçgeni tamamlamak üzere baba, çocuğun güçsüz ve pasif duruşunu eleştirip ona nasıl güçlü olunacağını göstermek isterken bencil ve sert bir tavır sergileyerek "zalim" rolüne girecektir. Yani çocuğa aşırı hassas davranan anne, çocuğa aşırı yüklenen baba ve çaresiz, etkisiz, pasif kurban çocuk. |
Bu üçgen içerisindeki kısır döngü düşünce ve davranışlarımızı bir süre sonra şekillendiriyor olmasıdır ve böylece dış dünyayla kurduğumuz ilişkinin bu öğrenilmişliğin dışına çıkamayacak olmasıdır. Bu drama üçgeni aynı zamanda, bir iletişim sorununu ya da bir kişinin bir başkası üzerinde gizli bir manipülasyonunu deşifre etmeyi mümkün kılar.

🐑 Kurban rolü
Kurban genellikle kendisini güçsüz ve yaşamdaki olayların insafına kalmış hisseder. Kendi sorunlarını çözmek ve kendi hayatını eylemlerinin sorumluluğunu alarak yaşamaktan kaçınır. Bunu daha kolay bulurlar ve talihsizlikleri için başkalarını veya içinde bulundukları koşulları suçlamaktan gerçekten zevk alırlar.
Mağdur olduklarına inanan kurbanlar, 'Gerçekten ne istiyorum?' sorusuna yanıt vermekte zorlanır. Genellikle tek seçeneklerinin hayatın kenarında oturup eleştirmek ve şikayet etmek olduğunu düşünürler. Mağdur bakış açısıyla hareket eden birinin ana odak noktası, neyi istemediği veya neyi sevmediğidir. Dikkatleri olandan ziyade olmayana odaklanır.
Hayata pozitif bakmak onlar için imkansızdır, kendilerini güçsüz hissettikleri için çoğu zaman kendilerine acırlar. Umutsuzluk ve çaresizlik onların sürekli içsel halidir. "Güçsüz ve umutsuz" oldukları kadar kendilerini ezilmiş, çaresiz, reddedilmiş ve utanmış olarak görürler.
Buradaki kısır döngü, kurbanın ezberlediği rolden dolayı her yerde bir zalim arama eğilimine sahip olmasıdır. Narsistlerin favori insanları haline gelebilir, duygusal bağımlılık ve toksik ilişkiler hayatlarında sıklıkla tekrar eden bir pattern olacaktır.
Kurban rolünden nasıl çıkılır?
Hepimiz bir gün mutlaka kurban rolüne girmişizdir, çünkü kurtarıcıyla teselli bulmak iyi hissettirir. Tabii ki, sevdiklerimizin orada olduğunu ve bizi desteklemek için hazır olduklarını bilmek iyi hissettirir. Yine de böyle düşünmek bir refleks olmamalı.
👉 Kendinize güvenmeyi öğrenin. Herkes kendi realitesine geri döndüğünde ve hayatının sorumluluğunu alıp yardım beklemek yerine kendine güvenir, öz değerini farkına varırsa ihtiyaçlarını gözetmek ve dolayısıyla gelişmek için önünde bir engel kalmayacaktır.
👉Genelleme yapmaktan kaçının. Örneğin, “hep benim başıma gelir” gibi cümleleri unutun.
👉 Şikayet yerine bir duyguyu ifade edin. Özellikle korku veya üzüntü gibi olumsuz duygularla baş etmek zordur. İşin kolayı ama işlevsiz olanı: şikayet etmektir. Bunun yerine duygularımızı anlamayı ve onları nasıl yatıştıracağımızı bilmek daha sağlıklı bir tutum olacaktır.
👉 Sorumluluk almaktan korkmayın. Suçu başkalarına, özellikle de zalime yüklemek her zaman daha kolaydır. Rolünüzden çıkmak için bunları bir kenara bırakın ve ayaklarınızın üzerinde durmaya odaklanın.
👮 Kurtarıcı rolü
Kurtarıcı herkesi mutlu etmenin yollarını düşünür. Kendilerini kahraman olarak algılarlar. Kendilerini iyi hissetmek için yardım etmeyi tercih ederler. Çoğu zaman hemen devreye girerler, bu baskın bir hareket gibi görünmese de manipülatif bir harekettir. Kurtarıcılar, başkalarını tamir ederek ve kurtararak, yaptıkları iyi işler için takdir ve değer kazanacaklarına inanırlar. Değerlerinin başkaları için yaptıklarından kaynaklandığına inanmaktadırlar.
Bağımlı ilişki burada devreye girer çünkü kurtarıcılar genellikle kurbanlarının (onlara ihtiyaç duyduklarını hissettikleri kişi veya kişilerin) hayatta ilerlemelerine ve başarılı olmalarına izin veremezler. Yardım ve desteğin nesnesi artık onlara ihtiyaç duymazsa, özdeğer duyguları etkilenir. Bu yüzden (bilinçli veya bilinçsiz olarak) başkalarını kendilerine bağımlı kılmak için suçluluk ve utanç tetiklerler.
Kurtarıcı rolünden nasıl çıkılır?
Buradaki en önemli nokta: kişiler sizden kendi isteği ile mi yardım istedi, yoksa siz mi bu rolü üstlendiniz. Bir kişi çabaladığı ancak yapamadığı bir konuda yardım talep ederse, yapılacak yardım kurtarıcılık olarak kabul edilemez. Fakat üşenme, kolaya kaçma, rahata alışmış olma gibi gerekçelerle yardım talep ederse bu yardım olmayacaktır. Yani kurtarıcılık ile gerçekten yardım etmek arasındaki fark, sorumluluğu kimin üstlendiğinde yatar.
Kurtarıcı olmadan birine yardım etmek için kendinize sorabileceğiniz sorular şunlar 🤔 :
- "Bu durumda benim bir sorumluluğum var mı?"
- “Bu kişiye gerçekten yardım etmek istiyor muyum ?”
- "Benden açıkça yardım istendi mi?"
🥷 Zalim rolü
Zalimlerin genel duruşu "hepsi senin suçun!" olur. Hakimiyet onların en yaygın etkileşim tarzıdır. Bu, her zaman haklı olmaları gerektiği anlamına gelir! Kurbanı eleştirir, ders verir, vaaz verir ve suçlarlar.
Katı sınırlar koyarlar, kontrolcü, katı, otoriter, öfkeli ve nahoş olabilirler. Tehdit ve zorbalık yoluyla kurbanın baskı altında hissetmesini sağlarlar. Zalim rolündeki insanlar esnek, savunmasız veya insancıl olmaktan çekinirler çünkü kendilerinin bir kurbana dönüşme riskinden korkarlar.
Sorunun kökü, zalimin korku ve endişe gibi olumsuz duygularla baş edemiyor olması ve öfke ve güç ile bunları bastırmak istemesidir. İnkar, savunma mekanizmasında sıkışıp kaldıkları ve kendi yetersizliklerini ve kırılganlıklarını yargıladıkları için ayna etkisi ile bunu başka birine yansıtmak onların işine gelir.
Zalim rolündeki birinin başkalarını nasıl incittiğinin sorumluluğunu üstlenmesi en zor olanıdır. Zihinlerine göre, bir şeyi elde etmek için hak edilmelidir. Bu savaşan bireyler kendilerini sürekli hayatta kalmak için savaşmak zorunda olarak görme eğilimindedir. Düşmanca algıladıkları dış dünyada kendilerini korumak için mücadele ederler. Bu anlamda, zalim rolü çoğu zaman narsist kişilik bozukluğu olan kişilerde sıklıkla görülür.
Zalim rolünden nasıl çıkılır?
Aktif dinleme ve empati ilişkinin merkezine yerleştirilmelidir. Mağdurun davranışı bizi rahatsız ediyorsa, bunu düşmanlık olmadan ifade edebilmeli ve gerçekçi kalmalıyız. Bunu yapmak için, başkalarını olumsuz etkilemesini önlemek için öfkenizi nasıl yöneteceğinizi öğrenmelisiniz 😡.
Karpman drama üçgeninden kaçınmak
Bu bilinçsiz psikolojik oyunun sosyal ilişkilerimiz üzerinde zararlı etkileri vardır. İster romantik, ister arkadaş canlısı, hatta aile içi ilişkiler söz konusu olsun sağlıklı ilişkiler kurmak imkansız olacaktır. Çünkü öz benliğin üstüne bir örtü gibi inen bu zihniyet ve roller; davranışlarımızı, tepkilerimizi ve bakış açımızı etkiler. Gerçek benlik ortaya çıkmakta zorlanır ve kişinin kendi gibi olması, kendi ile uyumlu, mutlu ve tatmin bir hayat yaşaması zorlaşır.
Bu drama üçgenine girmekten kaçınmak, çıkmaktan daha kolaydır. Henüz işlevsiz bir denge oturmamış davranışı, zihniyeti veya ilişkiyi düzeltmek daha kolay olacaktır 🧐. Bir kişinin kendinin herhangi bir rolünden çıkması için şiddetsiz iletişim kullanılarak duyguların samimi şekilde ifade edilmesi gerekir.
Yazar: kısır döngüyü kırmakBu döngüdeki değişimi, kurbanın yaşamındaki sorumluluklarını almak için çaba göstermesi, kurtarıcının sadece başkalarının değil kendi ihtiyaçlarının sorumluluğunu alması ve sağlıklı sınır koymayı öğrenmesi ya da zalimin zayıf yönleri ve zayıf gördüğü duyguları kabul edebilmesi ve davranışlarının etrafındaki insanlara verdiği zararı fark edebilmesi mümkün kılmaktadır.
Değişim, çaresizlikten iddialı olmaya, kendine acımaktan kendine güvenmeye, başkalarını sorumlu tutmaktan kişisel sorumluluğu üstlenmeye, kendine ve başkalarına öfke ve suçluluk hissetmekten kendini ve başkalarını suçlamayı bırakmaya son olarak da dışsal onay aramaktan içsel onay aramaya dönüşmeye başladığında gerçekleşir.
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe
|