Bizden beklenenler ile bizi mutlu edenler arasında bir tercih
Her zaman hayatımın benim planlamam gereken bir şey olduğuna inandım. Kendiliğindenliğe veya beklenmedik şeylere çok az yer bıraktım veya hiç yer bırakmadım. Üniversite puanları ve sınav notları iyi olmasına rağmen, yolumu bulduğumu hiçbir zaman gerçekten hissetmedim. Hayatımla ne yapmak istediğimi bilmiyorum ve bu benim için sorunlu çünkü asla kurallara aykırı davranma eğiliminde olan biri değilim. Benim yola ve doğru diye gösterilenlere ihtiyacım var. Ben her zaman benden bekleneni yapıyorum.
Derinlerde bir yerde hala hayatta kendi yolumu aradığımı düşünüyorum ama üzerimdeki baskı, kendimi köşeye sıkıştırdığımı fısıldıyor. Tam anlamıyla nefret ettiğim yapay bir bitkiyle süslenmiş bir ofis köşesi.🙄
Zorlu ailemle (🫢 bunu daha yumuşak nasıl söyleyebilirim ki), çok yönlülük akan eğitim geçmişim, başarısızlığın benim için hiçbir zaman bir seçenek olmadığı anlamına geliyor. Ve tabii, LinkedIn profilim bunu doğrulamak üzere hazır bekliyor. Sonuç: işsiz bir mezun olmak bana pek de iyi gelen bir şey değildi.
Y kuşağı çalışan özelliklerine tamamen uyuyorum. Çok sayıda kısaltma içeren geleneksel bir çalışma rotası izlemem gerekiyordu; SEO, SEM, SMO, hepsini hallettim. Gerçekten ne yapmak istediğimi keşfetmek için gereken zamanı ayıracak cesaretim hiç olmadı. Ayrıca, bu ekonomide, işsiz olmaktansa bir işim olmasını tercih ederdim. Ama içimdeki ateş sönmüyor! Hayatı ve kendimi ıskalıyorum, gibi geliyor.
🔗 Tükenmişlik sendromu mu yaşıyorum?
Sürekli yeni hedefler
Başkalarının iş tatminini tartıştığını duyduğumda, kendimi çok kopuk hissediyorum. Çalışmaktan nefret ediyorum ve bence bunun bir nedeni; toksik yönetici. Her ay aynı cüzi maaş için sizden giderek daha fazlasını talep etmesi durumu! Sanki baskı yeterince yoğun değilmiş gibi, patronum her üç ayda bir bana gerçekçi olmayan hedefler koyuyor. Muhtemelen bir yarışta Usain Bolt'u yenmek için daha fazla şansım olurdu! Kurumsal organizasyonlar her zaman daha fazlasını ister! Bu doğru, pahalı tatillerini finanse etmek için hayatınızın en iyi bölümünü köle olarak harcamanız yeterli değil, onlar da lüks arabalar ve kıyafetler istiyorlar, bu yüzden parmağınızı çekseniz iyi olur!
Yönetici ile ilişki
Çalışma ortamım rekabetçi ve patronum hemen hemen tanıdığım en toksik insan. Sürekli pasif agresif e- postalar, toplantılar ve telefon görüşmeleri dizisi, belirli noktalarda çok fazla. Yeterince iyi olduğumu veya çabalarımın takdir edildiğini asla hissetmiyorum. Ne yaparsam yapayım, ne kadar çok çalışırsam çalışayım, yöneticim asla tatmin olmayacak çünkü performansımda her daim bir hata bulacak! İlişkimiz o kadar inişli çıkışlı ki, onun hangi tarafına karşı çıkacağımı asla bilemiyorum ve yılıyorum. Aslında üç kez kovulmadığıma şaşırdım bile!
Çalışmak ve yaratıcılık
İş yerinde mutsuz olmak, biliyorum sadece benim yaşadığım bir şey değil! Şimdi, ben yüksek sesle söylemeye cesaret ediyorum! Hayır demeyi öğreniyorum! Neredeyse tüm zamanımı bilgisayar ekranının karşısında, sevmediğim bir şeyi, nefret ettiğim bir ortamda geçirmenin kesinlikle benim için iyi olmadığı sonucuna vardım.
Kendimi iyi hissetmiyorum ve bu sevdiğim şeyleri de olumsuz etkiliyor. İşim hayatımı ele geçiriyor gibi görünüyor ama benim için sorun olan şey asıl bu değil! Eski benliğimle yeniden bağlantı kurmanın zamanı geldi, bu yüzden bu yukarıda okuduğunuz, belki okurken içinize karalar basan bu destanı arkamda bırakmaya ve bana uygun bir şey bulmaya karar verdim.
Şimdi yapmam gereken; kariyer değişikliği öncesinde, beni neyin mutlu edeceğine ve nerede daha rahat hissedeceğime dair biraz düşünmek istiyorum.
🔗 Tükenmişlik sendromu ve sonrası: yeniden doğmak
🔗 12 adımda "yeniden başlamak" (sıfırdan hayat)
Anonyme, 3 yıl önce