Özet |
Şarkıcı olmak istediğim zamanı ve hatta daha öncesinde arkeolog veya aktris olmak istediğimi hatırlıyorum. Bugün çocukluk hayallerimden çok uzakta olsam da, başka bir yolda yine ilerlemeye devam ettim. Aslında bu durumla barışıktım, ta ki bu yazıyı kaleme almama neden olan klasik kadın dergilerinden birinin, beni hayattaki tutkumu keşfetmek ile ilgili sorgulatana kadar. 🙄 Otuz yaş krizi kendini hissettirmeye başlamış olsa da, hala beni heyecanlandıran hayaller veya harekete geçiren hedefler olmalı, ancak inanın hiçbir şey düşünemiyorum, aklıma hiçbir şey gelmiyor…
Hiç hayalim olmaması, gayretimin veya hırsımın olmadığı anlamına mı geliyor?
Belirli bir hedefe sahip olmamak genellikle irade veya cesaret eksikliği ile bağdaştırılıyor. Konfor alanından çıkmak için kendimizi geliştirmek istiyoruz, ancak gerçekte, ne hayat mücadelesi ne de kendi küçük balonlarımızda aradığımız güvenlik hissi (bkz. Maslow'un ihtiyaçlar piramidi!) risk almak veya hayata yeniden başlamak söz konusu olduğunda bizi alıkoyuyor! Kendime sık sık kaybedecek çok şeyi olmayan insanlardan biri olduğumu söylemekten hoşlanırım, ancak sahip olduğum o az şey, hala veda etmek için çok fazla. 🤐
Aslında hayatta bir amacım vardı, ama onu yaşayamadım, ne anlamı var ki? Bu yüzden insanlar bana kariyer değişikliği ile ilgili soru sorduğunda veya ne yapmak istediğimi sorduklarında bir cevap bile bulamıyorum. Hırslı olmamak, bir tembellik kara deliğine hapsolmak gibi. Bizi risk almaktan alıkoyan ama aynı zamanda hiç ilerleme kaydetmeden olduğumuz yerde içinde bulunduğumuz çemberler içinde dönmemize neden olan.
Hayatımla ne yapacağımı bilemiyorum!
Çocukluk hayalleri VS Gerçekler !
Çocukken çok daha geniş bir hayal gücü ve vizyona sahip olduğumuza inanıyoruz, aslında sadece ebedi ve net bir cevabı olmayan 'hayatta ne yapıyorsun veya ne yapmak isterdin?' sorusuna verilen cevaplardı hepsi. 7 yaşımızdayken prenses, şarkıcı, kamyon şöforu, veya çöpçü olmak istememiz herkesi güldürdüyse, 20 yıl sonra bizden duymak istedikleri hedefler çok daha ciddi olmak zorundaydı. Bize gerçekten hayal kurmak öğretilmedi; bize hep ciddi ve çalışkan olmak, ve rahat bir yaşam yaşamak için ne gerekiyorsa yapmak gerektiği öğretildi. Hatta bu yoldaki anahtarlar, çoğu zaman istediklerimizden fedakarlık etmemiz anlamına geliyordu. Dolayısıyla, iş hedeflerimi kağıda dökmeye geldiğinde kendimi tamamen sıkışmış hissetmem saçma bir durum değil, bence!
Büyüdükçe, taviz vermeyi öğrenmek zorunda kaldık. 🙎♀️Bir yazar olarak harika kariyer vizyonum; ekonomik krizin ve işsizliğin ortasında, işyerinde tükenmişlik ile sona erdi. Ne beklediğimi işyerinde bulabildim, ne de işyerim benden beklediklerimi istedi! Bundan sonra nasıl bir hayat amacım olabilir?
İşimden nefret ediyorum! Ne yapmalıyım?
Sırf bu yüzden, özel hayatıma ayrıcalık tanımaya karar verdim. Daha gençken, bir eş ve anne olmak hakkında hiç hayal kurmadım, ama itiraf etmeliyim ki, şimdi bunlara sahip olmak beni yeterince mutlu ediyor ve mesleki başarısızlıklarımdan dolayı duyduğum negatif düşüncelerimi bastırıp beni iyileştiriyor.
Pişmanlıklarım var mı? Hayatı kaçırmış gibi hissediyor muyum? Zaman zaman, evet. Yine de, bir şeyler inşa ettiğim ve hala bir şeyler inşa etmeye devam ettiğim için gurur duyabiliyorum ve bu şeyler: bir ilişki, bir ev, bir aile 🫶. Hiçbir zaman başarılı bir kariyere sahip güçlü bir kadın "olamayabilirim", ama beni aşan bu sınırlayıcı inanç ve düşünceleri aştım. Ayrıca, başka birinin hayallerinin peşinden koşmak hedef olmalı mı, gerçekten? Mesela, toplumun? Şu an için bu hayat benim ve ben ona 4 elle sarılmaya devam ediyorum!
Bize yakışan hayatın neşesi
Mutluluğun belirli bir zaman diliminde ulaşılması gereken bir hedef olduğunu düşünmüyorum, aslında daha çok sürekli devam eden bir meydan okuma gibi, mutlu hissetmek! Sizi mutlu eden şeyler ile yapılması gerekenler arasında bulunması gereken dengedir, huzurlu bir hayata karşılık gelen.
Eve döndüğünüzde kendi özel hayatınız sizi kucaklıyor ve memnun ediyor ise, sadece faturalarınızı ödemek için bir işiniz olması sorun değil. Öte yandan, hayatımızın bize uymadığını hissediyorsak, evet, bizi canlandıran ve yaşatan şeyi bulmalıyız. Önemli olan yaptığımız işte bir anlam bulabilmektir. Hayatın içindeki güzellikleri görmek istemektir!
Hayallerimizin ne olduğunu nasıl keşfederiz?
Kendini doğru yola sokmak için şu 3 soruyu sor!
1. Çocukken ne yapmaktan hoşlanırdım?
Çocukluk hayallerinize geri dönmek, kalbimizi nasıl dinleyeceğimizi bildiğimiz bir zamana geri dönmek demektir. O yaşta yapmaktan keyif aldığımız şeyleri tekrar düşünerek, şüphesiz hayattaki hayallerimizi keşfedebiliriz.
2. Daha fazla boş zamanım olsaydı ne yapardım?
Hepimizin yoğun bir programı var, hepimiz 7/24 mücadele etmek durumundayız, ama ya bir süreliğine ara verseydik? Koşuşturmacadan biraz uzaklaşalım ve bunun yerine bizi neyin iyi hissettirdiğini düşünmek için sakinliğin ve sessizliğin tadını çıkaralım.
3. Herhangi bir şey yapabilecek olsam, ne yapardım?
Bu, kalbinizle cevaplanması gereken bir sorudur. Faturalarımızı ödemek için artık paraya bağımlı olmasaydık, o zaman ne yapmayı seçerdik?
Yazar: Kendinizi suçlamayın!Geleneksel beklentilere uymadığınızda, kendini suçlamak çok kolay. Hırs sahibi olmamak bir sorun değil ve insanların bu konuda sizi kötü hissettirmesine izin vermemelisiniz. Arzularınız görkemli olmak zorunda değiller; evinizi dekore etmek, bir müzeyi ziyaret etmek ve hatta yemek yapmak bile sizi hayatta mutlu ediyor olabilir. Hiç şüphesiz sizde yaratıcı ve meraklı bir ruh var, insanın doğası böyle! Bu, birçok şeyi sevdiğiniz için tek bir tutkuyla yetinemeyecek biri olduğunuzu da gösteriyor olabilir.#BornToBeMe |