Biraz yüzün gülsün!
Evet gülümsemek; bağışıklık sistemini güçlendirir ve maliyeti yoktur. Güler yüzlü insanların çevresine pozitif enerji saçtığı da bir gerçek ama nedense ben kadınların duygularını da müdahale ediliyor gibi hissediyorum. Etrafımıza neşe saçan çiçekler olmamız bekleniyor.
Cinsiyetçi bir dayatma?
Kadınlar olarak erkeklere kıyasla çok daha fazla dayatmayla karşılaşıyoruz, hem de çok küçük yaştan itibaren. Küçüklükten beri güler yüzlü olmanız gerektiğini hepiniz duymuşsunuzdur, ben hep duydum. "Ağlayan kızları kimse sevmez!", "Biraz yüzün gülsün, evde kalacaksın.", "Kızım sen de duvar gibisin, erkekler sana böyle nasıl yaklaşsın!" 🏷️Sanki güleryüzlü biri olmak kadınsı bir özellikmiş gibi!
Erkeklere de duygular ile mesafeli ve soğuk bir ilişkileri olması gerektiği, ciddi ve somurtkan durduklarında daha "erkek" olacakları dayatılır. Erkek adam ağlamaz! Biraz erkek ol! gibi cümleleri etrafınızda duyduğunuza eminim!
➜Dergiler de kabullenici bir yaklaşım sergilemekte. British Columbia Üniversitesi araştırmalarından birine göre dergilerde yer alan erkeklerin %58’i gülümsüyor. Sert ve dik bakışlı o modelleri hatırladınız mı? Kadınlarda ise bu oran %80.
Çocuklarımıza yaptığımız telkinleri bir gözden geçirme vakti geldi bence. Kız çocuklarına "erkeklerin istediği gibi olmalısın!" gibi tembih etmek özgüven gelişimlerini olumsuz etkilemekte. Ağzı kulaklarında, iyi niyetli, ve “çicek gibi” bir kadın olmak zorunda değil! 👠Kadınlar erkekleri eğlendirmek ve memnun etmek amacıyla dışarıda değiller.
Ayrıca, toplumun kadına yüklediği cinsiyet rolü "duygusal biri olmak" veya "hassas olmak". Çok duygusal olmak, duygularımızı yüksekte yaşamak hatta histerik olmakla bile tanımlanabiliyoruz. Yani neşeli olmamız bekleniyor ama aynı zamanda "aşırı neşe" göstermememiz gerekiyor. Ben artık bu kavram karşamalarından bıktım ve kimse kimsenin duygusuna, kişiliğine cinsiyeti nedeniyle önyargı ile yaklaşsın istemiyorum!
|
Bir başka feminist rant değil bu, maalesef cinsiyet klişeleri her yerde. Kullandığımız dilde, bindiğimiz otobüste, okul tenefüslerinde, iş hayatında, her yerde. Kadınlara karşı nasıl davrandığımızı ve etrafımızdaki kadınları algılama şeklimizi ne olursa olsun etkiliyor.
"Erkekler gülen kadınları daha çekici buluyor", doğru mu?
"kadınlar gülümseyen erkekleri daha az çekici bulurken erkekler de güler yüzlü kadınları daha çekici buluyor". Bunu bir başka bilimsel araştırma sonucu olarak internette buldum. Erkeklerin gülümseyen kadınlara daha çok kur yapıp yapmadığını görmek için 2011 yılında ABD’de arkadaşlık sitelerinde bir araştırma daha yapılmış.
Bu araştırmaya göre;
Erkekler kendilerine gülümseyen kadınların "cinsel" veya "romantik" bir ışık yaktığını kabul ediyor. Yani güler yüzlü kadın eşittir, olumlu sinyal veya yeşil ışık.
Aynı araştırmaya bakılırsa kadınların erkeklerden böyle bir beklentileri yok hatta ciddi bakışlar ve toksik maskülen tavırlar bazı kadınları harekete geçiriyor. Bu artık bence toplumun kendi kendine yaptığı gasligthing etkisi. Hepimiz stockholm sendromu yaşıyoruz. Bence artık edimsel koşullanma ile kadınlar, erkeklerin ruh hâline uyum sağlamaları gerekiyormuş gibi hissediyor. Bana gülümse, başkalarının yanında çok gülümseme, kahkaha at, atma... BIKTIK!
Kadınlardan güzel olmaları, hayata zevk ve keyif katmaları beklenir.
Yani erkeksi bir beklenti bu. Erkekleri memnun etmeli ve bizden bekledikleri şeylere uyum sağlamalıyız.
Erkeklerin kadınlardan beklentisi...
Erkeklerin kadınlara “şu yüzün bir gülsün” dediğini duyup duruyorum. Ya da “karım bana hiç güler yüz göstermiyor” erkeğin bunalması için yeterli bir sebep olarak kabul görüyor.
Öyle çünkü! Açıkça dile getirilen bir dayatma bu. Tıpkı Amerikalı profesyonel tenisçi Serena Williams’ın başından geçen durumda olduğu gibi. (Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz) Kasım 2015’te Williams, US Open şampiyonasını kazandı. Akabinde gerçekleştirdiği basın toplantısında bitik durumdaydı ve yorgunluktan yüz ifadesi biraz düşüktü.
🎤Erkek muhabirlerden biri, ona neden gülümsemediğini sordu. Tenisçiyse yorgun olduğunu, saatin geç olduğunu ve kendini yatağa atmak istediğini söyleyerek kendini savunmak zorunda kaldı.🤦♀️Bu sorunun Roger Federer veya Rafael Nadal’a yöneltildiğini hayal etmek zor, öyle değil mi?...
Sosyal medyada kadınların fotoğraflarına “biraz gülümsesen daha iyi olur” veya “kocanıza kapıyı gülümseyerek açmalısınız” gibi yorumları yapan kim bilir kaç erkek görmüşümdür! Gündelik hayatta da karşımıza çıkıyor. Haddini bilmeyen bir amcamız sayesinde aile buluşmalarında, sokakta tanımadığımız birinin tacizinde, bir iş arkadaşımız veya toksik insanlar aracılığıyla mesela.
📣Bir kadından sürekli gülümsemesini istemek, kadının kamusal alandaki davranışlarına ilişkin kafalarda beliren görüşe uymasını talep etmektir.
Güler yüzlü olmayan kadınlar vardır!
Gülümsemek istemiyorsak kimsenin gönlünü hoş etmek için kendimizi zorlayacak değiliz!
Şahsen gülmememin sebebi içimden gelmemesi! Bu kadar. İçten gülümsüyorsam mutluyum demektir. Mutluyum, keyifliyim ve bunu gülüşümle ifade ediyorum demektir. Yıllık mali rapor düzenlerken, sokakta yürürken, bir şey düşünürken doğal olarak gülümseyesim gelmiyor. Ofisin gülü, papatyası olmak bana mı kaldı?
Bu sebeple bir erkek benden gülümsememi istediğinde gülümsemek içimden gelmiyorsa, cevap veriyorum: “canım isteseydi gülerdim!”. Böyle bir şeyi bir erkekten asla istemeyeceğini de söylemekten geri kalmıyorum! Genelde bu soru karşısında dumur olmayan kadın veya erkek daha çıkmadı! Siz de kullanın! Neden gidip Ahmet’e sana gülümsemesi için ricada bulunmuyorsun?
Son olarak, unutmayın!
💪Öz güven, aynı zamanda düşündüğümüzü dile getirmekten ve bizi rahatsız eden şeyleri ve düşündüklerimizi ifade etmekten geçer.
Bu içeriği okuyanlar bunları da mutlaka okuyor:
🔗 #Seksizm nedir? Seksist kime denir? 🤷♀️ #farkındalık
🔗 Panseksüel nedir? Panseksüellik ne anlama gelmektedir?
🔗 Toksik romantik ilişkilere dair 10 kırmızı çizgi 🚩
Yazar notu: Önyargıları fark et, kabul et, değiştir! Önyargının ne olduğunu ve neden ortaya çıkma eğiliminde olduğunu bilmek, dünyanın daha sıcak ve eşitlikçi bir yer olmasına yardımcı olmak için önemli bir adımdır. Elbette katedilecek çok yol var. Yine de bu durum bizi yıldırmasın ve bütünün bir parçası olduğumuz gerçeğini unutmadan değişime önce kendimizden ve çevremizden başlayalım.
Önemli konuşmalar yapmaya devam edelim, kendi potansiyel önyargılarımızı kabul ederek ve başkalarını daha derinden anlamaya çalışarak empatik bir yaşama niyet edelim.
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |
Kaynak
5 Harfliler
Huffpost