Özet |
Haksızlığa uğrama psikolojisi
Adalet duygusu atalarımızdan bize aktarılmış bir "ahlaki değeri" ifade eder. Atlanta’daki Emory Üniversitesi’nden primat davranışları profesörü Frans de Waal’ın maymunlarla yaptığı araştırmanın sonuçları eşitlik ve adalet duygusunun, insan doğası açısından taşıdığı anlamı kanıtlar nitelikte. (bkz. o ünlü video)
Haksızlığa uğramak, kişinin kendi gözündeki değeri ile karşılaştığı dış dünya değerlendirmesi bir olmadığında, varoluşunun herkes ile eşit şekilde kabul görmediğini, anlaşılmadığını, önemsenmediğini hissettiği anda ortaya çıkabilen bir duygu.
Haksızlığa uğrayan birey; hayal kırıklığı, üzüntü ve öfke gibi kuvvetli olumsuz duygular ile tetiklenir. Bu olumsuz hisler zihnimizde yer ettiğinde ise hayata bakışımız, tepki ve davranışlarımız değişime uğrar. Bazı değerlerimiz zedelenirken, en temel "güven duygusu" zarar görür, bu da kalıcı tahribat anlamına gelir. (örneğin; bilişsel çarpıtmalar)
Haksızlığa uğramışlık hissini tetikleyen şeyler
Gelir adaletsizliği, cinsiyetçi yaklaşımlar gibi sosyal eşitsizlikler bizi derin bir kırgınlığa sürükleyebilir. Yetişkinlikte haksızlığa uğradığınız bir diğer alan ise kuşkusuz iş hayatı. İş yerinde saygısızlık, anlaşmada yer alan veya söz verilen şeylerin gerçekleşmemesi kendinizi sosyal adaletsizliğin kurbanı olarak görmeniz için yeterlidir.
Ayrıca yolsuzluk (sınav sorularının çalınması), suistimal, ayrımcılık, her türlü eşitsizlik veya ihanet bu bizi şiddetli olumsuz duygulara ve öfkeye sürükleyebilir. Bireysel olarak her zaman sosyal adalet için mücadele verebiliriz.🧐
Çocukluktan gelen haksızlığa uğramışlık duygusu
Haksızlığa uğramışlık duygusu kaynağını 3-5 yaş arasındaki dönemden alabilir. Bu dönemde bireyselliğimizin ve diğerlerine göre farklılıklarımızın farkına varırız. Bu süreçte dış dünyayla yüzleşmek ve beklentilerimize uymadığını görmek kolay değildir. Bu yüzden haksızlığa uğramak bir çocuk için ruhsal yaralanma demektir.
Çocuk ne zaman haksızlığa uğradığını hisseder?
- sahip olduğu özelliklerden çok yaptıkları ile değerlendirilmişse
- duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edeceği ortam sağlanmamışsa
- kendi olmasına izin verilmemişse
- otorite ve sertlik ile sınanmışsa
Bu duygu tek başına bir çocuğun duygusal gelişmişliği ile baş edilecek bir duygu değildir. Dolayısıyla bu duygusal yük yetişkinlikte onu takip edecektir çünkü dış dünyayı değerlendiren zihinsel yapı zedelenmiş halde gelişir.
Örneğin;
- mükemmel olmalıyım ki haksızlığa uğramayayım
- aşırı sorumluluk almam lazım ki, adalet dengesini yeniden kurayım
- hak etmek için ne yapmalıyım? kendini sürekli sorgulama ve kararsızlık
- sevgi görme ve gösterme konusunda çekingenlik
Aslında adaletsizlik hissetmek için çocuk olmanıza gerek yok. Yetişkinlik hayatında yaşadığımız sorunlar karşısında da haksızlığa uğramış hissedebiliriz. Haksızlık, genel olarak özetlemek gerekirse iki parametreye bağlı olarak hissedilebilir.
- Kontrolümüz dışında gerçekleşen olaylarla karşılaştığımızda (örneğin; toksik yönetici emeklerinizi küçümsediğinde)
- adalet vizyonumuz ihlal edildiğinde (örneğin; eşitsizliğe şahit olduğumuzda)
"Sürekli haksızlığa uğramak" hissi
"Ama bu haksızlık!" Bu cümleyi her karşılaştığınız sorunun ardından kuruyor musunuz? Kişi kendini sürekli haksızlığa uğramış hissetmeye meyilliyse, sorunlardan kaçma eğilimi gösteriyorsa, duyguları ile bağlantı kurmakta zorlanıyorsa, kendisine aşırı yük almaya hazırsa, bir haksızlığa uğramışlık travması var demektir.
Yapılan haksızlıklar haklı olsun ya da olmasın, mağdur olan kişi kendini standart cümlelerle ifade ederek kendini mağdur etme eğiliminde olacaktır. Örneğin, “Hep benim başıma geliyor!". Kendinizi bu mağdur rolüne sokmak, daha iyi hissetmek için kaynağınızı iç dünyanızdan değil de, dış dünyadan almak için uğraşmanıza neden olur. Mutluluğunu dış dünyaya bağlamış bir birey ise huzur inşa etmekte zorlanacaktır.
Haksızlığa uğramışlık hissi ile nasıl başa çıkılır?
Madde madde size iyi gelecek tutumları sıralamadan önce belirtmeliyim ki; haksızlığa uğramış hisseden birinin ilk yapması gereken şey, haksızlığa uğradığını kabul etmek, yani durumla önce barışmak. Freud'un dediği gibi bastırılan her duygu birgün gelir daha farklı formlarda ve daha şiddetli şekilde size geri dönecektir. Bu yüzden duygusal iç dünyanızı farkında olmak kadar olumsuz duygularla baş etmeyi öğrenmek de çok önemli.
👉 Duygularınızı tanımlayın
Söylemesi yapmaktan çok daha kolay biliyorum, ama ne hissettiğinizi anlamak ve kendini dinlemek elzem. Bu, olumsuz olanlar da dahil olmak üzere duygularınızı daha iyi yönetmenizi sağlayacak 🧹. Haksızlığa uğramanın verdiği acı duygular içinde sıkışıp kalmamak için olaylara uzaktan bakabilme becerimiz üzerinde çalışıyoruz.
Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimiz hissine bizi hapseden şey duygularımızdır 😣. Öğrenilmiş çaresizlikten bizi kurtaracak olan duygularla iletişim kurmayı öğrenmek!
👉 Gerçekleri objektif olarak ifade edin
Calimero sendromu yaşayan insanlar gibi sürekli şikayet edip durmak yerine duygularımı serbest bırakırken gerçekleri objektif bir şekilde dile getiriyorum:
“Emek verdiğim halde takdir göremedim. Bu durumla karşı karşıya kalmak beni sinirlendiriyor, ancak geçimimin büyük bir bölümünü bu işten kazandığım için de tepki vermeye korkuyorum ve kaygı hissediyorum .”
👉 Harekete geçin
Bir haksızlığın kurbanıysanız, hareketsiz kalmak daha acı vericidir. Hiçbir şey yapmamakla kendimizi ıstırabımıza kapatıyoruz. Haksızlık karşısında pasif bir tutum sergileyerek aynı zamanda başkalarının bizi suistimal etmesine ve adaletsizliklerin çoğalmasına da neden olabiliriz.
Kendi adıma, sorunumu fark eder etmez, objektif bir değerlendirme sonucunda nereye kadar, ne şekilde buna tepki verebilirim ve aksiyona geçebilirim diye sorguluyorum. Bu aynı zamanda kontrolü yeniden kazanmanın ve duyguları yeniden dengelemenin bir yolu haline geliyor.
👉 Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın
Bir defa haksızlığa uğradığınızda aşırı hassas olmanız mümkün. Bu durum kendinizi sürekli başkalarını gözlemlerken bulmanıza neden olabilir. Örneğin; bir terfi talebinin reddedilmesi gibi haksız bir şeyle karşılaştığınızda, kendinizi terfi alan bir iş arkadaşınızla karşılaştırmanıza neden olabilir.
Durumumuzu diğerinin durumuyla ilişkilendirmek, tüm unsurları dikkate alamayacağımızı bildiğimiz bir ortamda güçlü bir fark yaratır. Biraz buzdağı gibi, sadece ortaya çıkan kısmını görüyoruz ama su altındaki her şeyi değil ❄️!
Kendini karşılaştımak bir nevi kendi değerini belirlerken dışarıdan referans almak anlamına gelir ve incinmiş hissetme olasılığımızı arttırırız, özgüven kaybı yaşarız. 🤕
👉 Güçlü ve zayıf yönlerinizi keşfedin ve kabul edin
Özellikle haksızlığa uğramış çocukluk geçmişi olan bireyler, mükemmelliyetçi yönleri ve iş bitirici, görev insanları olarak bilinirler. Özverili insanlardır. Çünkü bu durumun tıpkı ebeveyninin onu yaptıkları ile değerlendirdiği gibi diğer insanların gözünde de sevilen ve değer gören biri yapacağına inanır. Kendine aşırı yüklenmek, hata yapmaktan korkmak, başarısızlık duygusu ile baş edememek, sorunlarla yüzleşmek istememek bu insanların ortak özelliği.
Yapmanız gereken kendinizi güçlü ve zayıf yönleriniz ile keşfedip kendinize karşı nazik olmayı öğrenmek. Örneğin; kontrolden çıkan bir durum karşısında güçsüzlüğümüzü kabul etmek ve kendimize yüklenmemek.
Yazar notu: haksızlığa uğramak acı verici bir duyguAdaletsizlik duygusuyla yaşamak kolay değildir ve her insanın deneyimine ve çocukluk geçmişine bağlı olarak baş etmek zorlaşabilir. Karşılaşılan sorunlar eski yaraları yeniden alevlendirebilir ve derin acılara neden olabilir.🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |