Evrensel duygular | Ne zaman iletişim bu kadar basitleşti?
Bir araya gelince dikkat ederseniz, hemen bilinçsiz bir refleks şeklinde “Nasılsın? İyi misin?” veya “Naber, nasıl gidiyor?” diye soruyoruz. Saniyeler bile sürmeyen bu soru cevap ile gelişen diyaloğa “selamlaşmak” diyoruz.🙋♀️
Bu “nasılsın, iyi misin?” sırasında bende bir sessizlik oluyor. Yani şimdi, lafa girip bu soruyu gerçekten yanıtlamaya kalksam nereden başlayacağımı bilemiyorum, veya geçiştirsem yalan mı söylemiş olacağım. O sırada, karşınızdaki insanla yakınlık derecenize bağlı olarak belki karşılıklı gözler anlaşıyor ama kimse de lafa girip gerçekten nasıl olduğundan, nasıl hissettiğinden bahsetmiyor. Sonra kim ne dedi, kim ne yaptı derken herkes kanepesinde akşam kendini buluveriyor.
Aslında, olayların bize neler hissettirdiğinden bahsetmek bedava terapi gibi! hayır, oturup birbirimizi dertlere boğmaktan bahsetmiyorum, olumlu ve olumsuz duygu veya düşünceler paylaşıldıkça insanın kendi hikayesi de hafifliyor diyorum. Aşağıda biraz açacağım.
Öylesine sorulmuş bir soru: “Nasılsın, iyi misin?”
İletişim açısından baktığında, selamlaşmak için kullanılan "nasılsın?" sorusu tamamen gereksiz. Çoğu zaman, zaten soran kişi de cevabı gerçekten beklemiyor. Merhaba yerine nasılsın diye soruyor. Birine “naber, nasılsın?” diye sorduğumuzda hiçbirimizin beklentisi karşı tarafın bize ruh sağlığı veya fiziksel durumu hakkında konuşması değil, öyle değil mi? 🙃 Hatta, direk dertlerinden bahseden insanlardan kaçar olduk. Depresif veya karamsar olarak görüp bu insanlardan kaçtığımız olmuştur, kabul edelim!
Merhaba demek yerine “naber, nasılsın?” diye sormak
Ya abartma! Basit bir nezaket biçimi işte, “nasılsın?” sorusuna da duyar kasılır mı? diye isyan edenleri duyar gibiyim.
Benim bu yazıda altını çizmek istediğim tek şey şu:
“birine öylesine nasılsın diye sormak, iyi ya da kötü gitme kavramının içini boşaltıyor, ki bu korkunç bir duyarsızlaşma.”
Aslında, orada burada sürekli “merhaba” yerine “iyi misin?” diye sorulduğundan beri başkalarının duygularına da, hatta belki kendi duygularımıza da daha az dikkat eder olduk.🧠
DSÖ’nün ruh sağlığı ile ilgili uyarısı mutlaka sosyal medyada önünüze gelmiştir. Kabul edelim ki, son birkaç yıldır hem beden sağlığımız hem de ruh sağlığımız tehdit altındaydı. Bu yüzden belki de, her zamankinden daha çok “gerçekten nasıl olduğumuzu” merak etmemiz gerekiyor.
Otomatik olarak, "İyiyim, sen nasılsın?" kullanmadan, hepimizin temasa, yakınlığa ve sohbete ihtiyacı var ama aktif sohbet ! Aktif dinleme ve şiddetsiz iletişim!
Zaten oldum olası sohbet etmekte çok başarılı değilim diyenleri bir başka ilham verici yazımıza davet ediyorum.
👉 Nasıl sohbet edilir? Sonunda ilginçim!
Ya gerçekten merak ettiğimiz için “nasılsın” diye sorsak?
Bugün sohbetlerimizi biraz daha insani hale getirmenin, birbirimize daha çok sahip çıkmanın ve gerçekten birbirimizi önemsemenin tam zamanı. Hepimizin daha fazla sıcaklığa, destekleyici tutuma ihtiyacı var. Hepimizin ara sıra “güven alanı” hissetmeye ve (en azından görünüşte) dinleyen bir kulağa ihtiyacımız var.
Alternatifler neler?
Neden geleneksel "Nasılsın?" yerine. "Hafta sonun nasıl geçti ?", "Haftaya seni neler bekliyor ?", "Şu bitki, şu fotoğraf, şu resim, şu film, şu kitap..." diyerek diğerinin gözlerinin içine bakarken gerçekten ilgilenerek iletişim kursak!
Kısacası, birbirinizi gerçekten önemseyin. Amaç, dinlemenin karşılıklı olacağı derin, samimi ve ruhsal ve zihinsel dünyamızda olup bitenleri de ifade edebildiğimiz, birbirimizle temas edebileceğimiz alanları çeşitlendirdiğimiz bir sohbet oluşturmak.
Karşımızdaki kişinin hayatında neler hissettiğini bilmek bile istemeden işlerin nasıl gittiğini merak etmeyi bırakalım. Sorularımızı çeşitlendirerek, belki susup kaldığımız, telefonlara düştüğümüz buluşmalardan, diğerinin hayatında mutlu mu yoksa mutsuz mu hissettiğini, dinleyebilir, yardım edebilir, anlayabiliyor, destekleyip destekleyemediğimizi bilmesini sağlayabiliriz.
🔗Hiç arkadaşım yok! Ben neden bu kadar yalnızım?
🔗Çok ağlama sorunu | Durduk yere ağlamak
Yazarın sözü: başkalarıyla ilgilenmenin önemiBaşkalarını ne kadar çok dinlersek, samimiyetle onlara o kadar önem veririz. Bu çok önemli çünkü bize geri yansıyacak olan tavrı da belirliyor.
Dinlemeyi öğrenmek karizmamızı geliştirir, bizi arkadaş canlısı yapar ve başkalarının bize gelmek, güvenmek, ama aynı zamanda bizi dinlemek istemesini sağlar. Meraklı olun, (kişisel) sorular sormaya cesaret edin ve her zaman başkalarıyla paylaşacak bir şeyiniz olduğunu unutmayın. Biz insanlar birbirimizle paylaştıkça çoğalırız. Ayrıca, dinlemeyi bildiğiniz sürece ne söyleyeceğinizi de her zaman bileceksiniz.
Bu yazıda da bahsettiğim gibi, pandemi, kapanma, sosyal izolasyon, açılma, yeni normal, memlekette ve dünyada duygusal vampir havaları eserken, çoğumuzun ruh sağlığı bozuldu. Başkalarıyla olan ilişkileriniz karmaşık hale geldiyse, depresyon, yalnızlık, kendini boşlukta hissetmek gibi şikayetleriniz varsa bunu tartışmak için bir psikologla iletişime geçmekten çekinmeyin.
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |