Özet |
Şiddetsiz İletişim yöntemini geliştiren Marshall B. Rosenberg ilk olarak 1960'larda ABD’deki kamu kuruluşları ve okullardaki ırk çatışmalarını önlemek adına bu yöntemi uygulamaya koymuştur. Kullanılan dil, düşünce ve iletişim tarzı arasındaki ilişkiyi kuran Rosenberg ''Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili'' kitabı ile bu yöntemi dünyada duyurmayı başarmıştır.
📷@Kırmızı Kedi
Şiddetsiz iletişim nedir?
Bir şefkat dili, olumlu sosyal değişim için bir araç ve bir bağ kurma şekli olan şiddetsiz iletişim süreci, iki insan arasındaki ilişkiyi neyin kolaylaştırdığını veya engellediğini vurgulayan bir yaklaşımdır.
Şiddetsiz iletişim, bize insan olarak nasıl işlev gördüğümüzü anlamanın anahtarlarını verir. Bizi neyin tetiklediğini anlamamız, tepkilerimizin sorumluluğunu almamız ve kendimizle ve başkalarıyla bağlantımızı derinleştirmemiz için bize farkındalık sağlar. Böylece hayata karşı alışılmış tepkilerimizi dönüştürür.
Şiddetsiz iletişim şu temel üzerine kurulmuştur;
Birbirimizi ihtiyaçlarımız düzeyinde anlamak öğrenilmiş iletişim ve etkileşimden daha başka bir bağlantı yaratır. 🥰Çünkü insan olmak temelinde bağ kurduğumuz vakit, aramızdaki benzerlikler farklılıklardan daha ağır basar ve birbirimize daha fazla şefkat ile yaklaşırız. Bu derinlikte, çatışmalar ve yanlış anlamalar daha kolay çözülebilir.
Şiddetsiz iletişim öğrenmek, yeni bir dil veya beceri öğrenmeye benzer bir süreçtir: adım adım ve bolca egzersiz ederek.
Şiddetsiz iletişim süreci iki bölümden oluşur:
- kendimizi başkalarına dürüstçe tam ifade edebilmek;
- başkalarını empatik şekilde duymak.
Her iki süreç de dört bileşenden oluşur;
- gözlem,
- duygular,
- ihtiyaçlar
- ve talepler.
Şöyle ki, empatik dinleme temelde duygular ve ihtiyaçlar düzeyinde bağlantıya dayanır. Bu bağlantı sayesinde gözlemler ve talepler ya ifade edilebilir ya da edilmeyebilir.
Şiddetsiz iletişim kurma süreci yukarıdaki bu 4 farklı bileşeni önyargılardan, öznel yorumlardan ve beklentilerden ayırmayı amaçlar. Bu süreç aynı zamanda kendimizle empatik bağlantıyı da içerir – “öz-empati”. Öz-empatinin amacı, kendi ihtiyaçlarımızla bağlantımızı sürdürmemizde, kendimizle bağlantı kurma ve kendini kabul etme temelinde eylemlerimizi ve yanıtlarımızı seçmemizde bize destek olmaktadır.
Şiddetsiz iletişim ve 4 maddelik etkin yöntemi
İhtiyaçlarımız ve duygularımızla sürekli karşı karşıyayız, ancak onları sürekli açıkça ifade etmeme eğilimindeyiz. Bunun nedeni, güven duygusu eksikliği, geçmiş yaşantı ve deneyimler veya toplumsal öğretiler olabilir. Duygu ve düşüncelerimizi tam ifade edebilmeyi korku ve endişe ile bastırırız.
Şiddetsiz İletişim yönteminin 4 farklı bileşeni çatışmaları, işlevsel diyaloglara dönüştürmeyi amaçlayan birer araçtır.
Gözlem
Yargılarımızdan bağımsız GÖZLEM yapmak; Bu ilk adım, hiçbir değer yargısı yapmadan, bir durumu objektif olarak gözlemlemek ve tanımlamaktan ibarettir. Örneğin, "Geç kaldınız" yerine "Saat 16.00'da randevumuz vardı ve saat 16.30"u seçin.
Duygular
Doğrudan yüreğimizdeki DUYGUları fark etmek; Bu ikinci adım, duygularınızı ve hissettiklerinizi vurgulamak ve paylaşmak için kullanılır. İçinizde hissettiklerinizi "üzüldüm", “korkuyorum” veya "çok rahatladım" şeklinde direkt olarak ifade etmekten çekinmeyin... Kendinizi ifade etmek duygularınızı daha iyi yönetmek için esastır.
İhtiyaçlar
İHTİYAÇlarımızı dile getirmek; Her duygunun arkasında güvenlik, rahatlama, özerklik gibi tatmin edilmiş veya edilmemiş bir ihtiyaç vardır… Maslow Piramidi’nin açıkladığı gibi bazı ihtiyaçlar tüm insanlar için evrenseldir. Bu adım, diğerini daha iyi anlamanızı ve kabul etmenizi sağlayacaktır. “Sana daha fazla güvenmeye ihtiyacım var”, “Daha fazla alana ve özgürlüğe ihtiyacım var.” veya “Sevgi sözcükleri duymaya ihtiyacım var.” gibi ihtiyaçlarınızı paylaşmaktan çekinmeyin.
Rica etmek / Talep etmek
Net ve olumlu eylem dilinde ifade ettiğimiz RİCAlarda bulunmak: Son adım, tüm taraflar için somut, kesin ve uygulanabilir bir talep formüle etmeyi mümkün kılar. Bu talep, bir çözüm bulmak için diyalog ve işbirliğini kolaylaştırır. Burada “Biz” dili kullanmak esastır. "Çatışmalarımızın çözülmesi için bunu yapabiliriz" şeklinde cümleler kurmalısınız.
Şiddetsiz iletişim; çatışmalarda utanç ve suçluluk duygusu yerine empatiyle ilişkilerimize farkındalık ile yaklaşma imkanı sunar. Sağlıklı ilişkiler kurmamızı da kolaylaştırır. Duygularımızı dönüştürebilmeyi, kendimizi tam ifade edebilmeyi mümkün kılar.
Unutmayın, insan iyimser haliyle bile iletişimi sağlıklı şekilde kurmaya başlayacaktır çünkü hepimizin özü nihayetinde aynıdır.
Empati ve Öz-empati
Kendi gözlemlerimizi, duygularımızı, ihtiyaçlarımızı ve taleplerimizi başkalarına ifade etmek Şiddetsiz iletişim’in ilk parçasıdır. İkinci parça ise “empati”.
Empati terimi, ilk olarak Aristo’nun (MÖ 384-322) “Rhetorik” adlı eserinde karşımıza çıkar ve farklı seviyelerde ortaya çıkan bir davranış şeklini ifade eder.
Şiddetsiz iletişimde empatik bağ bir başkasıyla, onun duygularını ve ihtiyaçlarını tahmin ederek bağlantı kurma sürecidir. Empati çoğu zaman sessizce gerçekleşir, ancak şiddetsiz iletişim yöntemi çatışma anlarında, karşımızdakinin duygularını anladığımızı ve ihtiyaçlarının bizim için önemli olduğunu iletmenin oldukça etkili olduğunu savunur.
Böyle bir anlayışa sahip olduğumuzu göstermek, kendi ihtiyaçlarımızı karşılamayan şekillerde hareket etmeyi kabul etmekle aynı şey değildir. Empati yapmak, diğer kişinin ihtiyaçlarını da, bizim ihtiyaçlarımızı da gözetmek anlamına gelir ve böylece ikimizin de ihtiyaçlarını karşılayacak stratejiler bulmak mümkün olur.
Empatik bağ kurmak için kendimizi ifade ederken yine 4 bileşeni kullanabiliriz. Örneğin; cümlemizi şu şekilde formülize edebiliriz;
- ... olduğunda/gördüğünde/duyduğunda
- ….. hissediyor musun?
- ….. ihtiyacın oluyor mu?
- Bu yüzden .... ister misin?
Şiddetsiz iletişim; hem kendi duygularımızın ve ihtiyaçlarımızın ifadesi hem de başkalarının duygu ve ihtiyaçlarına ilişkin empatik tahminlerin bilincinde olmaya dayanır demiştik. Bu bilinç ise ancak öz-empati uygulamasıyla beslenir.
Kendimizle empati kurarken, diğerlerini dinlerken gösterdiğimiz özen ve şefkatli kendimize de göstermeliyiz. Duygu ve ihtiyaçlarımızı anlamaya çalışırken kendimizi can kulağı ile ve dürüstçe dinlemeliyiz. Bu nokta da kendini tanımak da oldukça önemlidir.
✍️ Kendini tanımak için: Enneagram Kişilik Testi
Bazen bu anda geçmişi hatırladığımızın veya gelecekteki bir olasılığı hayal ettiğimizin farkederiz. Nasıl olduğumuza uyum sağlamak için zihnimizden geçenlere kulak vermeliyiz. Duygularımıza ve ihtiyaçlarımıza eriştiğimizde genellikle kendimizle empati kurmak kolaylaşır.
Bununla birlikte, çatışma veya başkalarına tepki gösterme anlarında, şefkatle bağlantı kurma konusunda isteksiz olabiliriz ve şimdiki anda kalma kapasitemizde bocalayabiliriz. Böyle zamanlarda öz-empati, kopuk varoluş halimizi dönüştürme ve bizi iyi niyet ve şimdiki zamana yönelik hareket etme gücü verir.
Pratikle birçok insan, kendi kendine empatinin bazen iç çatışmaları ve başkalarıyla olan çatışmaları çözdüğünü ve yaşam deneyimimizi dönüştürdüğünü fark eder.
Yazar notu: Duyguları regülarize etmekŞiddetsiz İletişim sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Kendinizi özgürce ifade edebilmeli, aynı zamanda muhatabınızı da dinleyebilmelisiniz. Duygular genellikle onları nasıl regüle edeceğimizi, yatıştıracağımızı bilmediğimiz zaman iki kişi arasındaki alışverişi bozar. Bu yüzden onları daha iyi anlamak için dinlemek önemlidir. Duyguların daha iyi yönetimi için Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) bir çözümdür.#BornToBeMe |
Kaynak