Yönetim şekilleri: Sana en uygun liderlik tipi hangisi?

tarihinde Gözde , Wengood yazarı tarafından güncellendi

İşletmelerdeki yönetim şekilleri, örgütsel hedeflere ulaşmak isterken, en etkili unsur. Yönetici veya lider, bağlamdan bağımsız her gün çalışanları denetlemek üzere ortaya çıkmış bir tür robot değil. İş dünyasında da tek tip bir yönetim sistemi yok. Amerikalı Psikolog Rensis Likert’ın yönetim sistemleri modeline göre 4 farklı yönetim biçimi söz konusu. İstismarcı-otokratik, Yardımsever-otokratik, Katılımcı ve Demokratik. İşletmeler ve çalışanlar açısından her birinin avantajları ve dezavantajları var.

Yönetim şekilleri: Sana en uygun liderlik tipi hangisi?

İş hayatının hem çalışan hem de organizasyon açısından memnuniyet ve verimlilik dolu bir alan olarak kabul edilebilmesi için bir çok farklı değişken var. Yönetici olmak, yalnızca asları denetlemek ve karar verici olmak anlamına gelmiyor. İyi bir yönetici olmak için ise tek bir formül yok. Duygusal zekadan tutun, mesleki yeterliliğe kadar iyi bir yöneticinin kendisini geliştirmesi gereken birçok alan mevcut.

Farklı yönetim biçimlerini anlamak size daha geniş bir vizyon kazandırabilir. Örgütsel düzeyde yönetim şekillerini anlamak ise organizasyonun daha küçük parçalarını ve işleyişi değerlendirirken size yardımcı olabilir.

4 farklı yönetim yaklaşımı (Rensis Likert’in yönetim sistemleri)

Yönetim biçimi, bir yöneticinin görevini başarı ile yerine getirmek adına sahip olduğu bilgi, beceri, tutumların tamamı anlamına geliyor. Organizsyondaki çalışan memnuniyeti, verimlilik ve üretim ise bu yönetim biçimine bağlı olarak doğrudan değişkenlik gösteriyor.

Michigan Üniversitesi profesörlerinden Rensis Likert, 1932 yılında, kişilerin bir olay karşısındaki tutumlarını ölçmek için psikometrik anket oluşturmuş ve buna Likert Ölçeği adı verilmiştir. Bu psikometrik anket, yönetici tutumlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi için kullanılmış. "Bir örgütün en önemli faktörü, insan kaynaklarıdır." diye savunan Likert, 1961 yılında insan üzerine çalışmalar yapan Elton Mayo ve Douglas Mc Gregor’un etkisi altında kalarak yeni bir model geliştirmiş.

Rensis Likert’in yönetim sistemleri

Likert, şirketlerde yönetici ve astlar ilişkisini, katılım ve rolleri tanımlamak için 4 yönetim sistemi tanımlar:

  • İstismarcı-Otokratik yönetim: Tehdit ve korku temelli bir yönetim yaklaşımı, karar verme süreçlerinde çalışanlar etkili değil ve iletişim tamamen yukarıdan aşağı devam ediyor.
  • Yardımsever-Otokratik yönetim : Potansiyel ceza ve ödül temelli bir yaklaşım. Çalışanlar karar verme süreçlerine daha fazla katılıyor fakat nihai kararlar üslere ait. İletişim yine yukarıdan aşağıya devam eder, fakat daha esnektir.
  • Katılımcı yönetim : Karar verme süreçlerinde yönetici ve astlar arasındaki güven ilişkisi sağlam. Astlar, işlerini etkileyecek kararları alma özgürlüğüne sahip. Yöneticiler, örgütsel hedefleri belirlerken, astlarıyla sorunlar ve eylem planları hakkında konuşur ve iletişim çift yönlüdür.
  • Demokratik yönetim : Şirketin tüm üyeleri eşit şekilde bilgi paylaşır. Örgütsel hedefler evrensel kabul edilir. Karar alma ve hedef belirleme süreçlerinde çalışanların gerçek katılımı teşvik edilir. Yöneticiler, çalışanlarını yalnızca mesleki rolleri içerisinde değil, aynı zamanda organizasyondaki her seviyeden çalışan ile ilişkiler kurmaya teşvik eder.

Sağlıklı ve verimli bir çalışma ortamı yönetim sistemi ile doğrudan bağlantılı

Likert'in çalışması, iş yerindeki eylemlerimizin, tepkilerimizin, reflekslerimizin bizi birbirimizden ayırdığını belirtir. Bu farklı tutum ve yaklaşımlar, işletmelerdeki yönetim şekilleri ve liderlik yaklaşımları açısından da bir temel oluşturur.

Yönetici tutumlarını etkileyen iki faktör öne çıkıyor:

  • sonuç, amaç, hedef ve prosedürlere bağlılığa odaklanmak
  • çalışanlarla ilişki, iletişim ve güven ağı gibi kavramlara odaklanmak

O halde 4 liderlik yaklaşımı tarif edilebilir;

  • Otoriter (yetkeci): performans odaklı ve ilişki kurmayan
  • Yardımsever: performans odaklı ve ilişki kuran
  • Destekçi: performansa daha az, ama ilişkilere bir o kadar odaklı
  • Birlikçi: performans odaklı değil, memnuniyet ve doyum odaklı

🔗 Toksik yönetici davranışları

🔗 İş yerinde mutsuz olmak | Çalışanların mutsuz olmasının nedenleri

Otoriter(yetkeci) yönetici : emir ve otorite

Otoriter bir yönetim yaklaşımıdır. Yönetici, yetki ve sorumluluk anlamında oldukça güçlü ve tek bir odak noktası vardır: sonuçlar. Burada hiyerarşi ve itaat önemlidir ve çalışanlar oyunu istenildiği gibi oynamazsa yaptırımlar mümkündür 😱.

Yönetici çok fazla emir verir ve az açıklama yapar, kendi iş yapış şekillerini empoze eder ve çalışanları yakından kontrol eder. İşbirlikçileriyle mesafeli bir ilişkisi vardır.

Bu tür bir yönetici ile çalışanlar kendilerinden istenileni ivedi bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdür, bu yüzden verimlilik ve üretkenlik artar, fakat çalışan memnuniyeti açısından aynı şey söz konusu değildir. Tükenmişlik sendromu gibi riskler çalışanları tehdit eder. Çatışmalar ve anlaşmazlıklara neden olan ve zorluklar yaratan bu yaklaşım ayrıca astlarda motivasyon düşüklüğü ve işyerinde stres ortamına neden olur.

Yardımsever yönetici: katılım ve iletişim

Likert paternalist yönetimden bahsetmişti, bu nedenle ikna edici, karar verici  ama aynı zamanda omzunuza dokunmayı bilen yönetim sistemi. Yani herkes bu yöneticinin hiyerarşik bir üst olduğunu, nihai karar verme yetkisine sahip olduğunu biliyor. Daha az otoriterdir, ama emreden odur, nokta! Bununla birlikte, pozisyonlarını nasıl savunacağını ve haklı çıkaracağını bilir ve örgütsel hedeflerin belirlenmesine dahil olur. Asları ile kurduğu insani iletişimi, gerekirse onları harekete geçirmek için kullanır.

Yetkide tek elci yaklaşım ve hayırseverlik herkesçe benimsenemez. Bu tür bir yönetimin yerleştirilmesi çok zordur ve takımda bütünlük, aidiyet ve sadakat duygusu getirse de, hareket özgürlüğü, yenilikçi fikirler için çok az yer bırakır. Paternalist yaklaşım, çalışanlarda güçlü bir çocuksuluk duygusunu kışkırtır. 👨‍👧‍👦

Destekçi yönetici: açık fikirli ve insani

İnsan ilişkileri temelli bir yönetim yaklaşımı benimser. Çok açık, çalışanların özellikle karar verme yoluyla şirketin yaşamına dahil olmalarını sağlar. İletişim yine aşağıdan yukarı olsa da, asların fikirleri yönetici tarafından alınabilir. Böylece yönetici ve ekibi arasındaki ilişkiler hiyerarşik bir ilişki içinde değil, eşit bir temeldedir. Bu tip bir yönetici nasıl tavsiyede bulunacağını, destekleyeceğini ve eşlik edeceğini bilir, hem kendi fikrini söylemeyi hem de başkalarının fikirlerini dinlemeyi bilir ve toplantılar yerine bire bir iletişim kurmayı tercih eder.

Katılımcı yönetimin birçok avantajı vardır: çalışanlar motive edilir, yetkilendirilir ve özerktir. Kolektif zeka, daha sonra kendisini yenilikçi bulan ekibin hizmetine sunulur. Bu sistemdeki memnuniyet, üretkenlik kadar iyiliksever yetkili anlayışı ile de gelişir. Son olarak, istişareden kaynaklanan bazı kararların ortaya çıkması uzun zaman alabilir.

Birlikçi yönetici: güven ve otonomi

Bu yönetim yaklaşımında, çalışanlar büyük ölçüde süreçlere dahildir. Yönetici fikirlerini almak ve nihai kararları vermek için çalışanlara danışır. Bu tür bir yönetimin anahtar kelimesi "güven". Bu tür bir yöneticinin aklında hedefler vardır, sonuç odaklıdır, ancak özerkliği ve inisiyatifi ön planda tutar. Denetleme mikro düzeyde gerçekleşmez, yönetici hiyerarşik düzeni çalışanlara hissettirmez. Çok az temasta olduğu ekibinin çalışmalarını nadiren ve uzaktan kontrol eder.

Daha açık fikirli ve yaratıcı yönetici, bu sistem içerisinde kolektif zeka açısından daha verimli bir ortam oluşturur. Tüm çalışanların örgütsel hedefler için yüksek düzeyde sorumluluk ve hesap verme sorumluluğu vardır. Örgüt ile özdeşlik kurma, memnuniyet ve önceki üç sisteme göre çalışanlar arasında daha yüksek üretim mümkündür.

Yönetici yaklaşımı belirlerken nelere dikkat etmelisiniz?

Bu 4 tip yönetim sistemi ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, şüphesiz size en uygun olanı benimsemeniz daha kolay olacaktır. Daha ileri gitmek için, bağlama bağlı olarak, falanca ile neyin iyi çalıştığını kendinize sorun. Bir yöneticinin en büyük kalitesi, yönetim tarzını ekibinin her bir üyesine nasıl uyarlayacağını bilmektir.

Yöneticilere tavsiyeler

1. Tek bir yönetim yaklaşımına takılıp kalmayın, esnek olun

Bir takımda çatışmaların çoğu, sabit bir yönetimden kaynaklanır. Bazı durumlar daha az demokrasi gerektirebilir veya daha yönlendirici olmanıza, yönetici inisiyatifinizi kullanmanıza neden olabilir. Bazı çalışanlar motive olmak için destek, özerklik veya yardımseverlik beklerken, diğerleri daha fazla denetime ihtiyaç duyabilir.

Bu 4 yönetim tarzından hiçbiri mükemmel değildir, bu nedenle durumsal yönetim uygulayın: insanlara ve durumlara nasıl uyum sağlayacağınızı bilin.

Bu konuda en büyük yardımcınız iletişim becerilerinizi geliştirmek olacaktır. Örneğin iş yerinde aktif dinleme nasıl yapılır biliyor musunuz?

2. Güç ve otorite kaybı kaygısından kurtulun

Bakış açınızı empoze etmemek veya ekibinizin fikirlerini dikkate almak sizi itibarsızlaştırmaz. İyi bir yöneticinin mutlaka otoriter olması gerekmez. Bir takım, her zaman her konuda yetkin olmadığını kabul eden bir yöneticiye, onları doğrudan otorite ile zaptırapt altına almaya çalışan birinden çok daha fazla saygı duyacaktır. Asıl önemli olan kişinin kalitesi, dürüstlüğü ve zekasıdır.

3. Teokratik yönetim anlayışından kaçının

Teokratik yönetim, 21. yüzyılda, resmen yasaklanması gereken bir yönetim tarzı! Teokrasiyi benimsemiş bir yöneticinin toksik yönetici sınıfına girmesi çok mümkün. Bir insanın yönetici olması, onun hem her yerde bulunabilmesi hem de her şeyi bilebilmesi anlamına gelmez., Bu nedenle her şeye kadir değildir. Teokratik patronlar, kendini üstün olarak konumlandırmayı sever ve her konuda yetkin olduğunu savunur. Motivasyonu, verimliliği ve hatta personeli kaybetmek için daha iyi bir formül olamaz!

🤩Bu makaleler de ilgini çekebilir! 

🔗 “İşimi sevmiyorum, ama çalışmak zorundayım” | Peki, yalnız mısın?

🔗 "Seni neden işe alalım?" sorusuna cevap | Örnekli anlatım

🔗 Kariyer değişikliği yapmak için 7 altın tavsiye

Yazar notu: kendinizi geliştirin ve adapte olun!

Yönetim sistemlerini ve liderlik yaklaşımlarını okurken muhtemelen kendinizi veya patronunuzu şöyle bir düşündünüz. Her şeyden önce tüm bunların insan temelli yapılar olduğunu, ve as ve üslerin aynı amaca hizmet eden bir ekip olduğunu unutmayın.

Bazen doğru olanı yaptığımızı düşünürüz ama hatalar yaparız, belki fazla ileri dahi gidebiliriz... Bütün mesele bunun farkına varmak ve işlevsel yeni aksiyonları alabilmektir. Esneklik ve adaptasyon yeteneği kariyer hayatınızın en önemli unsurları.

İşinizle ilgili kendinizi kötü hissediyorsanız, kendinizi ait hissetmiyorsanız, sabahları kalkmak zor hale geldiyse, bir psikoloğa danışmak için beklemeyin. Birlikte bu rahatsızlığın nedenlerini anlayacak ve daha iyi hissetmek için çözümler üreteceksiniz.
👉Ücretsiz psikolojik destek almak mümkün! 

🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..."
#BornToBeMe

Kaynak

Yönetsel 

Kaleme alan Gözde , Wengood yazarı

🍂Modern zamanlarda bir adet romantik.

En yeni makaleler

Çocuk istemeyen çiftlerin ortak noktası #ekoanksiyete

“Bu dünyaya gerçekten bir çocuk getirmek istiyor muyum?”. Bu, pandeminin başlangıcından beri kendime çok sık sorduğum bir soru. Medyayı dinlediğinizde gelecek çok pembe değil, bu yüzden, çocuk sahibi olmak konusunda şüpheliyim. Aynı zamanda, ekolojik tarafım bunun gezegen için kötü bir fikir olduğunu söylüyor. İklim değişikliğinden dolayı, yaşadığımız dünyayı bekleyen tehlikeye karşı korku, kaygı ve endişe gibi duygular arasında bir yerde dururken, niye çocuk sahibi olmaktan çekiniyorum sorusunun yanıtını eko anksiyetenin tanımında buldum. Eko anksiyete ile başa çıkma yolları...

Aile içi çatışma ve çözüm yolları | 🛡️10 ipucu

Aile içi ilişkilerde hepimiz daha hassas oluruz. Ama aile içi gerginlik yaşamak aslında sandığınız gibi baş etmek için imkansız değil. Anneyle babanın veya çocuklar arasında yaşanan iletişim çatışmalarına çözüm bulamadıkça bir araya gelindiğinde kurulan sofraların tadı tuzu kalmaz. Peki kimin hatası? Birçok rahatsızlığa neden olan ailedeki çatışmaların gözardı edilmek gerektiğini ve konuşulmamasını söyleyenler. Çatışmaların nedeni eşler arasında veya çocuk ve genç aile bireyleri arasında olsun, çatışmayı çözme becerileri herkes tarafından benimsenebilir. Birbirimizi dinlemek ve devam etmek için kırgınlığı bir kenara bıraksak... Yeniden bir araya gelmemizin mutlu bir hal alması için, gerilimi azaltmanın 10 yolunu beraber keşfetsek? Ne dersiniz?

Konfor alanından çıkmak istememek için 9 sebep

Atletik olmamama rağmen, bir yarı maratona kaydolur muyum? Kalabalık önünde olmaktan korkmama rağmen gelin ve damadın tepsisini tutar mıyım? Asla! Yeni trend, konfor alanından çıkmak fakat ben bu akıntıya karşı yüzüyorum ve gururla söylüyorum; "Konfor alanımı seviyorum ve konfor alanının dışına çıkmak istemiyorum". Bu bir seçim tabii. Seçimimi motive eden 9 nedeni keşfederek, siz de neden alanın dışına çıkmak istemediğimi anlayacaksınız!

Gelmeyen yetişkinlik, tutuklu kalmış ergen = 30 yaş sendromu

Korkarım ergenlikte gelmemiş isyan hali 30 yaş sendromu şeklinde kendini gösteriyor. Hoşgeldin 30 yaş! 30 yaş sendromu nedir yahu? Bu şimdi nöbet geçireceğim anlamına mı geliyor? Gelmeyen yetişkinlik nedir? Ben hiç büyük adam olamayacak mıyım? Peki iki yaş dönemi bağlantılı mı, yoksa hiç alakası yok mu? Merak eden ve bu durumda olan bir tek ben değilimdir eminim. Aile ve iş derken, kariyer sahibi olmaya başlamışken orta yaşı devirirken nereden çıktı içimdeki bu çatışmalar diye soruyorsanız cevaplar burada gizli olabilir. Buyurun 30’lu yaşlar, 30 yaş sendromuna genel bir bakış atalım mı?

Duygusal bağımlılık: Duygusal bağımlılığın 8 işareti

Bu terimin ardında gerçek bir bozukluk yatıyor. Bana onca ilişkiye mal olan bir bağımlılık bu... Her zaman yanımda birinin olmasına ihtiyacım var. Bir de istediğimde üzerime titredi mi tadından yenmez. Bu çift olma, sevilme arzusunun ardında başka bir şey gizli. Duygusal bağımlılığınızı gösteren 8 işareti keşfedin.

Öz Bakım Nedir? | Psikolog Mine Yücel #ruhsağlığı

Mutluluk ve iyi hissetmek, doğrudan kendine iyi bakmayı bilmekten geçiyor. Kendine bakmak ise bütünsel bir vizyon ile mümkün. Öz bakım; zihin, beden ve ruh sağlığı ile ilişkilidir. Öz bakım nedir?, Öz bakım bileşenleri nelerdir? aşağıda detaylıca açıklıyor olacağım. Ayrıca öz bakımın her bir boyutundan bahsedip herbirine yönelik öz bakım aktiviteleri sıralayacağım.

🎧 Spotify

İşe gidip gelirken, yürüyüşe çıkarken, yemek yaparken veya uyumadan önce size eşlik etsin. Wengood Podcast serisi: RDV Coaching'i kaçırma! 

#3 | Algı yönetimi nedir? Uydumculuk psikolojisi ve soru sorma becerisi #algı #ikna #sorgulama

Ekim 2022 · RDV Coaching | Wengood

29:12

🎥 Youtube

Aslı ile Yoga seansları!

🎥 Youtube

Mentor Özlem Şen ile RDVCoaching serisi 

Kanala 💜abone ol , 🔔 bildirim zilini aç ve tabii, 👍videoları beğenmeyi ve ✍🏻 bize yorumlardan ulaşarak hangi konularda içerik istediğini söylemeyi unutma!

Ayrıca: En sevilen içerikler, günlük mutluluk, destek ve motivasyon dozları için; 

Instagram📸

📍Pinterest