Erken çocukluğumuzdan beri, Beyaz Atlı Prens'in var olduğu ve köşede bizi beklediği yanılsamasına kapıldık. Külkedisi kompleksi, artık hepimizin malumu! Her ne kadar pek çok tabuyu yıkmış olsak da, bir çok kadın hala “beyaz atlı prensini” bekliyor. Bu durum kadınların onları gözetecek, koruyacak ve güvende hissettirecek birine hasret duymalarına neden oluyor. Bizler kadınların özerkliklerini ve insan gibi hissetme yeteneklerini sınırlayacak kadar boyun eğmelerini ve bağımlı olmalarını uygun gören toplumlarda büyüdük.
Korunmamız gereken bir çok tehlikenin var olduğu bir dünyada yaşadığımıza inanıyoruz. Bu, pek çok kadının kendilerini kısıtlamalarına ve hayatlarını sarsacak bir şeyleri veya birilerini beklemelerine neden oluyor. Toplum sayesinde sevgisiz yaşamanın imkansız olduğuna inanıyoruz (kuşkusuz aşk sevgi müthiş duygular ama “gerekli” değiller).
Kimseyi hayal kırıklığına uğratmak istemeyiz ama hayat, ilişkilerin idealize edildiği bir peri masalı ya da romantik komedi gibi bir şey değil. Bu nedenle, bazı insanlar bekarlıklarını seçerler, ilişkilerden çabuk sıkılırlar ve kendilerini böyle tekil varsayarlar. Aşkı aramak için harcadığınız zamanı ve enerjiyi gördüğünüzde, onları anlayacaksınız! Ayrıca, sonuç garanti de değil, beyaz atlı prensin gelip gelmeyeceği belli değil, bu yüzden kendinizi başka bir şeye adayabilirseniz daha karlı değil mi? Onu aramasanız da karşınıza çıkacağı an zaten kendiliğinden gelecektir. Peki ama bu arada, kendinizle mutlu olmak için yapabilecekleriniz?
Özgüven: en iyi eşliğiniz
Genellikle güvence için aşkı ararız. Kendimize partnerimizin gözünde önemli, güzel ve güçlü hissedeceğimizi söyleriz kendimize. Ne yazık ki işler o kadar basit değil ve bu sadece bir süre süre devam ediyor!
Özgüven eksikliği içimizde derinden köklenmişse, diğer kişinin gelip onu iyileştirmesi değil, bizim onu iyileştirmemiz gerekir. Özgüven artırmak için basit alışkanlıklar edinmek aslında mümkün.
Başkasını sevmeden önce kendinizi sevmeniz ve hayatınızı gerçek değeriyle takdir etmeniz gerekir. İlişkide, bu aynı zamanda bir kıskançlık canavarına dönüşmekten, duygusal bağımlılıktan ve partnerinizden sürekli olarak sizi rahatlatmasını istemekten de kaçınmanızı sağlar. Bağımlı ilişkiler bir süre sonra toksik bir ilişki tipine dönüşebilir, bunu unutmayın.
Sosyal medyanın insan doğasında yarattığı bir kaç tahribat nedeniyle çağımızın en sık düşülen hatası "kendini başkaları ile kıyaslama". Kimseyi kıskanmamak ve kendinizi karşılaştırmamak zaten doğal olarak mutlu olmanın iki harika anahtarıdır. Böyle bir tutum güven ortamını sağlar ve birine ihtiyaç duymadan ve bağımsız bir şekilde güçlü ve bütün hissetmenize izin verir!
Boşluğu doldurmak için bir ilişki seçmekle, bizi memnun ettiği ve bize bir şeyler getireceği için biriyle olmayı seçmek arasındaki fark burada yatmaktadır.
🍰Unutma, sen pastanın kendisisin, ve olası partnerin de kreması!

Başka bir deyişle, kendiniz için sağlam bir temel oluşturun ve mutluluğunuzu başkasının ellerine bırakmayın. Egonuzu övmek için güçlü, bağımsız ve güçlenmiş hissetmek gibisi yoktur! Kendinize güvenerek, hayatla yüzleşmek ve onun tadını çıkarmak için silahlanacaksınız!
Bu makaleyi beğendiniz mi?
Daha fazla bilgi almak ister misiniz 🤔 ?
Doğrudan yazara yazınAyşe Demir, İlişki Danışmanı !
Ayşe Demir'e bir soru sor
Düşüncelerinizi paylaşmak ister misiniz? Yorum bırakın