"Sosyal medya ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor"
Geçtiğimiz günlerde Spiderman'i canlandıran ünlü oyuncu Tom Holland, sosyal medya hesaplarını kapatacağını açıkladı. "Spiderman'in bile canına tak etti!" olarak özetlenebilecek şekilde, sosyal medyanın ruh sağlığımızı olumsuz etkilediği gerçeği gün geçtikçe daha rahatsız edici hale geliyor.
İnsan psikolojisi üzerine teknoloji ve sosyal medyanın etkisi artık inkar edilemeyecek derecede aşikar. Sosyal medya insanların mutlu olduklarını başkalarıyla iletişime geçerek paylaşmaları için bir olanak sağlayarak ortaya çıkmıştı. Eş dosttan haber alamayanlar paylaştıkları karelerle yakınlaşmış, dünyanın bir ucu ile diğer bir ucu kavuşmuştu. Aslında internet kullanımının nereden nereye geldiğini en iyi, bir zamanlar saatlerce bilgisayar başında ICQ, Yahoo! veya MSN kullanmışlar anlar.
Mutluluk ilüzyonu
Mutluluk, zamanla devam eden bir esenlik duygusudur. Ana bileşenleri, huzur ve kendinizle iyi hissetme yeteneği, diğer bir deyişle iç dünyanızın zenginliğidir. Sosyal ağların oldukça uzak iki yönünden bahsedelim şimdi de.
Hayatın çeşitli anlarını sosyal medyada paylaşmak, var olma, görülme, sevilme ve onaylanma ihtiyacı ile doğrudan ilişkili. Sosyal medya paylaşımlarıyla insan bu doygunluklara ulaşabiliyor. Bu nedenle en çok fotoğrafı paylaşan kişi veya her zaman daha özgün, daha güzel ve daha da kışkırtıcıyı kovalama gibi bir gereksinim doğuyor. Herkesin sadece mutlu veya mükemmele yakın hallerini paylaşması bir süre sonra toksik pozitiflik etkisi yapıyor ve insan kendine ve yaşama yabancılaşıyor.
Günün sonunda yüzlerce paylaşım arasında dolanırken, yüzlerce gün batımı fotoğrafı, yüzlerce arnavut kaldırımlı sokakla kesiştiğinde tek beklentimiz bunların arasında “bizim de var olduğumuzu hissetmek” oluyor. Çok sık katıldığımız ve dinginliği veya içselliği teşvik etmeyen “yapay bir arayış”... E, huzur ve içsel dinginlik olmayınca, tabi ki “Güle güle mutluluk.” 👋
Sosyal medya mutluluğu gerçekten engelliyor mu?
Sosyal medya ile ilgili “etkileşim” kavramı çok önemli. Bu etkileşim kavramı “başkalarıyla kendini karşılaştırma” için alt zeminini oluşturacak olan şeyin ta kendisi. Arkadaşlarımız bizden daha mı güzel? Daha iyi mi giyinmiş? Bizden daha mı çok eğleniyorlar? Ben herkesten daha mı yalnızım?
👍Beğeni ve yorumlar özgüvenin temellerini oluşturur hale geliyor. Sanki bir "like", "kişisel fikir ve hissiyatımızdan" daha değerliymiş gibi.
Sosyal medya kullanımının olumsuz etki ve sonuçlarını öngörebilmek için, ustaca kurgulanmış Black Mirror’ın efsanevi bölümü "Nosedive" gibi sosyal medya tarafından yönetilen bir dünya hayal edin. Hikaye basit, herkes toplumu düzenleyen bir derecelendirme sisteminde yaşıyor, herkes notunu yükseltmek ve böylece daha büyük bir daire veya uçakta daha güzel bir yer gibi ayrıcalıklar elde etmek için başkalarını memnun etmesi gerekiyor… Kabus gibi değil mi?
Hayatımızda zor bir an başımıza geldiğinde internet görünürlüğünden ve hatta sosyal hayattan uzaklaşmak isteriz. Sosyal ağlardaki bu kendini geri çekme veya görünürlük kaybı, en güçlüler internette sergiledikleri mutlulukları ile zayıflar üzerinde baskı kurmaya devam edince durum daha da zorlaşıyor. Günün sonunda, yetersizlik ve yalnızlık olmak üzere bunun gibi olumsuz duygulara kapılabileceklerini söylemek heralde gerekmiyor.
Röntgencilere sınırsız olanaklar
Sosyal medya kullanımı aynı zamanda gizlenmeyi mümkün kılıyor. Kim olduğunuz hakkında en ufak bir bilgi vermeden mecralarda yer alan hesaplar arasında turlayabilirsiniz. Sosyal medyada vakit geçirenlere bir sorarsanız, büyük bir çoğunluğun onu, başkalarını eleştirmek, hatta kimilerinin başkalarını taciz etmek için kullandığını söyler. Sosyal medyada linç kavramı artık literatürümüzde yerini aldı.
Kapıların arkasında, tacize uğrayan kişi veya “linç edilmiş” kullanıcı kendini aşağılanmış hissedecek, hatta depresyona sürüklenip intihar fikri ile yüzleşebilecek. Abarttığımı sanıyorsunuz ama, herkesin bugüne kadar en az bir sosyal medya haberi ile karşılatığına eminim. Özellikle ergenlik yaşlarında bir çok genç arkadaşları arasında bu şekilde rencide edilip intihara sürüklenebiliyor.
Sosyal medya ifade özgürlüğünün esas alındığı bir yer, fakat sadece fiziki ve toplumsal ağların olduğu değil, aynı zamanda, çeşitli suç ve ihlallerin gerçekleştiği bir yer. Kişilik hakkı, bu ortamda en çok ihlal edilen hak.
👨🏻⚖️Karalama, hakaret, veya üçüncü şahısların hak ihalleri. Bunların hepsinin yasalarla cezalandırılabileceğini unutmayın.
Bu nedenle akımına kapılıp kendimizi kaybetmemek için özel hayat ile sosyal hayatı birbirinden ayırmak önemli. Özellikle çocukları, sosyal medyanın yoğun kullanımı ile oluşabilecek depresyon, sosyal medyanın bağımlılık yapıcı bir tarafının var olduğunu ve tabii tüm akıllı telefon veya tablet gibi teknolojilerin tehlikeleri konusunda eğitmenin çok önemli olduğunu unutmayın.
Bir başka cyber tehlike: Stalking veya Stalker nedir?
Sosyal medyanın keyifli yanları da yok değil
Sosyal ağlar, sosyal olarak bütünleşmemize izin veriyor, bu da bize güven veriyor. Günümüzde bir çok hak mücadelesinin nasıl da hemencecik sosyal medya gücü ile değişebildiğine hepimiz şahidiz.
Benlik saygısı ve özgüven eksikliği, narsistik bir takım boşluklar düzeltilerek sosyal medya aracılığıyla da iyileştirilebilir yani. Geçmiş anın fotoğrafını çekmek, mutluluğu yakalamanın, bu olayı ömür boyu ölümsüzleştirmenin bir yolu herkese ileride dönüp bakmak için iyi gelecektir. Fotoğraf çekmek bizi gerçeklikten koparmaz, tam tersine o ana daha çok bağlanır ve anı daha iyi değerlendiririz. Her şeyde olduğu gibi, aşırılıklar asla iyi olmamak ile birlikte dediğimiz gibi iyi yanları da yok değil.
💫Asıl önemli olan sosyal medyanın bir araç olduğunu ve onun sizi değil sizin onu kontrol ediyor olmanız gerektiğini unutmamak, yani sosyal medyanın olumsuz etkisi ve olumlu yanlarının bilincinde olarak kullanımın sağlanması gerekiyor.
Yazar notu: bilinçli kullanımı önemsemeliyiz.Sosyal ağlar mutluluğumuzu etkileyebilir ama aynı zamanda bize zevk de verebilir. Kimsenin sosyal medya kullanıp kullanmayacağına karar veremeyiz. Ama sosyal medya bağımlısı olduğunuzu düşünüyorsanız veya, çevrenizde olumsuz etkilenen birilerini tanıyorsanız, bu konudaki farkındalığı arttırmak üzerine çalışmalar yapmak mümkün. Bunlardan en ünlüsü: Dijital Detoks #BornToBeMe |
Kaynak