Sosyal medya mutsuzluğu tetikliyor. Ruh sağlığına dikkat!

tarihinde Damla , Wengood yazarı tarafından güncellendi

Sosyal medyanın zararları konusu her geçen gün hararetlenir iken paralel olarak platformlar çeşitleniyor ve alan gittikçe büyüyor. Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önemli. Bu “like” ve “takipçi sayısı” çılgınlığı doğamızı değiştirmiyor değil. Mutluluk ve sosyal medya birbirine doğrudan ilişkili olmasa da bugün bağlantımız kopsa mutlu olacağımızı söylemek de zor. Sosyal ağların sorunu tam da bu. Onlar moralimizi bozduğu kadar yükselten de mecralar. Yani tam bir aşk/nefret ilişkimiz var. Beğeni yarışı, kendini karşılaştırma, ideallerin olur olmaz tanımları ve boşa harcanan onca zaman... Peki ya sosyal ağlar mutluluğumuza bir engel teşkil ediyor ise?

Sosyal medya mutsuzluğu tetikliyor. Ruh sağlığına dikkat!
Özet

"Sosyal medya ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor"

Geçtiğimiz günlerde Spiderman'i canlandıran ünlü oyuncu Tom Holland, sosyal medya hesaplarını kapatacağını açıkladı. "Spiderman'in bile canına tak etti!" olarak özetlenebilecek şekilde, sosyal medyanın ruh sağlığımızı olumsuz etkilediği gerçeği gün geçtikçe daha rahatsız edici hale geliyor. 

Tom Holland'ın İnstagram hesabı üzerinden sosyal medyaya veda ettiği videosu görsel şeklinde

İnsan psikolojisi üzerine teknoloji ve sosyal medyanın etkisi artık inkar edilemeyecek derecede aşikar. Sosyal medya insanların mutlu olduklarını başkalarıyla iletişime geçerek paylaşmaları için bir olanak sağlayarak ortaya çıkmıştı. Eş dosttan haber alamayanlar paylaştıkları karelerle yakınlaşmış, dünyanın bir ucu ile diğer bir ucu kavuşmuştu. Aslında internet kullanımının nereden nereye geldiğini en iyi, bir zamanlar saatlerce bilgisayar başında ICQ, Yahoo! veya MSN kullanmışlar anlar.

Mutluluk ilüzyonu

Mutluluk, zamanla devam eden bir esenlik duygusudur. Ana bileşenleri, huzur ve kendinizle iyi hissetme yeteneği, diğer bir deyişle iç dünyanızın zenginliğidir. Sosyal ağların oldukça uzak iki yönünden bahsedelim şimdi de.

Hayatın çeşitli anlarını sosyal medyada paylaşmak, var olma, görülme, sevilme ve onaylanma ihtiyacı ile doğrudan ilişkili. Sosyal medya paylaşımlarıyla insan bu doygunluklara ulaşabiliyor. Bu nedenle en çok fotoğrafı paylaşan kişi veya her zaman daha özgün, daha güzel ve daha da kışkırtıcıyı kovalama gibi bir gereksinim doğuyor. Herkesin sadece mutlu veya mükemmele yakın hallerini paylaşması bir süre sonra toksik pozitiflik etkisi yapıyor ve insan kendine ve yaşama yabancılaşıyor. 

Günün sonunda yüzlerce paylaşım arasında dolanırken, yüzlerce gün batımı fotoğrafı, yüzlerce arnavut kaldırımlı sokakla kesiştiğinde tek beklentimiz bunların arasında “bizim de var olduğumuzu hissetmek” oluyor. Çok sık katıldığımız ve dinginliği veya içselliği teşvik etmeyen “yapay bir arayış”... E, huzur ve içsel dinginlik olmayınca, tabi ki “Güle güle mutluluk.” 👋

Sosyal medya mutluluğu gerçekten engelliyor mu?

Sosyal medya ile ilgili “etkileşim” kavramı çok önemli. Bu etkileşim kavramı “başkalarıyla kendini karşılaştırma” için alt zeminini oluşturacak olan şeyin ta kendisi. Arkadaşlarımız bizden daha mı güzel? Daha iyi mi giyinmiş? Bizden daha mı çok eğleniyorlar? Ben herkesten daha mı yalnızım? 

👍Beğeni ve yorumlar özgüvenin temellerini oluşturur hale geliyor. Sanki bir "like", "kişisel fikir ve hissiyatımızdan" daha değerliymiş gibi.

Sosyal medya kullanımının olumsuz etki ve sonuçlarını öngörebilmek için, ustaca kurgulanmış Black Mirror’ın efsanevi bölümü "Nosedive" gibi sosyal medya tarafından yönetilen bir dünya hayal edin. Hikaye basit, herkes toplumu düzenleyen bir derecelendirme sisteminde yaşıyor, herkes notunu yükseltmek ve böylece daha büyük bir daire veya uçakta daha güzel bir yer gibi ayrıcalıklar elde etmek için başkalarını memnun etmesi gerekiyor… Kabus gibi değil mi?

Hayatımızda zor bir an başımıza geldiğinde internet görünürlüğünden ve hatta sosyal hayattan uzaklaşmak isteriz. Sosyal ağlardaki bu kendini geri çekme veya görünürlük kaybı, en güçlüler internette sergiledikleri mutlulukları ile zayıflar üzerinde baskı kurmaya devam edince durum daha da zorlaşıyor. Günün sonunda, yetersizlik ve yalnızlık olmak üzere bunun gibi olumsuz duygulara kapılabileceklerini söylemek heralde gerekmiyor.

Röntgencilere sınırsız olanaklar

Sosyal medya kullanımı aynı zamanda gizlenmeyi mümkün kılıyor. Kim olduğunuz hakkında en ufak bir bilgi vermeden mecralarda yer alan hesaplar arasında turlayabilirsiniz. Sosyal medyada vakit geçirenlere bir sorarsanız, büyük bir çoğunluğun onu, başkalarını eleştirmek, hatta kimilerinin başkalarını taciz etmek için kullandığını söyler. Sosyal medyada linç kavramı artık literatürümüzde yerini aldı. 

Kapıların arkasında, tacize uğrayan kişi veya “linç edilmiş” kullanıcı kendini aşağılanmış hissedecek, hatta depresyona sürüklenip intihar fikri ile yüzleşebilecek. Abarttığımı sanıyorsunuz ama, herkesin bugüne kadar en az bir sosyal medya haberi ile karşılatığına eminim. Özellikle ergenlik yaşlarında bir çok genç arkadaşları arasında bu şekilde rencide edilip intihara sürüklenebiliyor.

Sosyal medya ifade özgürlüğünün esas alındığı bir yer, fakat sadece fiziki ve toplumsal ağların olduğu değil, aynı zamanda, çeşitli suç ve ihlallerin gerçekleştiği bir yer. Kişilik hakkı, bu ortamda en çok ihlal edilen hak. 

👨🏻‍⚖️Karalama, hakaret, veya üçüncü şahısların hak ihalleri. Bunların hepsinin yasalarla cezalandırılabileceğini unutmayın.  

Bu nedenle akımına kapılıp kendimizi kaybetmemek için özel hayat ile sosyal hayatı birbirinden ayırmak önemli. Özellikle çocukları, sosyal medyanın yoğun kullanımı ile oluşabilecek depresyon, sosyal medyanın bağımlılık yapıcı bir tarafının var olduğunu ve tabii tüm akıllı telefon veya tablet gibi teknolojilerin tehlikeleri konusunda eğitmenin çok önemli olduğunu unutmayın.

Bir başka cyber tehlike: Stalking veya Stalker nedir? 

Sosyal medyanın keyifli yanları da yok değil

Sosyal ağlar, sosyal olarak bütünleşmemize izin veriyor, bu da bize güven veriyor. Günümüzde bir çok hak mücadelesinin nasıl da hemencecik sosyal medya gücü ile değişebildiğine hepimiz şahidiz.

Benlik saygısı ve özgüven eksikliği, narsistik bir takım boşluklar düzeltilerek sosyal medya aracılığıyla da iyileştirilebilir yani. Geçmiş anın fotoğrafını çekmek, mutluluğu yakalamanın, bu olayı ömür boyu ölümsüzleştirmenin bir yolu herkese ileride dönüp bakmak için iyi gelecektir. Fotoğraf çekmek bizi gerçeklikten koparmaz, tam tersine o ana daha çok bağlanır ve anı daha iyi değerlendiririz. Her şeyde olduğu gibi, aşırılıklar asla iyi olmamak ile birlikte dediğimiz gibi iyi yanları da yok değil.

💫Asıl önemli olan sosyal medyanın bir araç olduğunu ve onun sizi değil sizin onu kontrol ediyor olmanız gerektiğini unutmamak, yani sosyal medyanın olumsuz etkisi ve olumlu yanlarının bilincinde olarak kullanımın sağlanması gerekiyor.

Yazar notu: bilinçli kullanımı önemsemeliyiz.

Sosyal ağlar mutluluğumuzu etkileyebilir ama aynı zamanda bize zevk de verebilir. Kimsenin sosyal medya kullanıp kullanmayacağına karar veremeyiz.

Ama sosyal medya bağımlısı olduğunuzu düşünüyorsanız veya, çevrenizde olumsuz etkilenen birilerini tanıyorsanız, bu konudaki farkındalığı arttırmak üzerine çalışmalar yapmak mümkün. 
Bunlardan en ünlüsü: Dijital Detoks

🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..."
#BornToBeMe

Kaynak

Journal of Yasar University 2010 20(5) 3348‐3382

Mine KAYA

Kaleme alan Damla , Wengood yazarı

Kahkahası ile meşhur, hayatı olabildiğince tiye alan birisi... Sloganı: aslında çok basit... Ne istiyor: Herşeyin çok ciddiye alınmadığı ve hayat sevincinin esas alındığı bir dünya...

En yeni makaleler

Narsist düzelir mi? Bir narsist değişebilir mi?

Narsist bir insanla tanışıp onu sevmiş bulunduysanız, muhtemelen yukarıdaki soru aklınızdan geçiyordur. Narsist kişilik bozukluğu tanısı olan insanlar empatiden yoksundur, kendisini başkalarından üstün görür. Bu durum, narsistlerle yakın ilişki kuran diğer insanları ruh sağlığı ve duygusal olarak yıpratabilir. Gerçek şu ki, narsistik kişilik bozukluğu olan bir insanda, toksik özellikler o kadar derinlere işlemiştir ki, değişme ve daha iyi insanlar olma ihtimalleri yoktur. Bir narsistin değişemeyecek olduğunu kabul etmek, ve kişinin kendine bunu itiraf etmesi, kendi psikolojik sağlığı için oldukça önemlidir.

⚠️ Narsist insanı tanımak için bu işaretlere dikkat edin!

Patronunuz, eşiniz, veya sevdiğimiz bir yakınımız... Gün gelir hepimiz narsist bir sapkınla karşılaşabilir ve yıkıcı bir sarmalın içine çekilebiliriz. Peki kimdir bu narsistler? Onları nasıl tanıyabiliriz? İşte çevrenizdeki narsist biri varsa tespit etmek için 10 işaret!

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hakkında bilmeniz gerekenler

Ben OKB olan insanlar arasında değilim, ancak bu oldukça yaygın bir hastalık. Türkiye’de büyük toplum kesimlerinde yapılan araştırmalarda OKB'nin her 100 kişiden 2-3'ünde görüldüğü saptanmış. Obsesif kompülsif bozukluk sahibi değilim fakat, sevdiğim bir yakınım ile bu sınavı beraber verince, bir yazı kaleme almak istedim. Endişeleri nedeniyle, bir takım şeylerin uzun süre takıntılı bir şekilde kafasını meşgul ettiğine şahit oldum. OKB'yi tanımlayan şey işte budur, bu hislere neden olan anksiyete ve atakları. Peki OKB nasıl tedavi edilir? Obsesif Kompulsif Bozukluğa neler sebep olur? Hadi açıklayalım!

Kendini sınırlamana neden olan inanç kalıpları | 🚫 TOP15

"Ben zaten şöyleyim", "Ben zaten böyleyim", "Ben yapamam...", “Benden olmaz…” Kendi kendini sabote etmene neden olan sınırlayıcı düşünceler, gerçek potansiyelini küçümsemene neden olur. Kendine farketmeden koyduğun bu sınırlar, öz motivasyonunu ve kendini gerçekleştirme girişimlerini engeller. Kısacası, kendin olmanı engeller. Herkesin deneyimi kendine, ama sınırlayıcı düşünce kalıpları az çok aynı. En yaygın 15 sınırlayıcı düşünce ve inançları kendinizden uzak tutmak için önce farkına varın.

Varoluşsal sancılar : Rahat atlatmak için yardım almaktan çekinme

Hayatın bir noktasında anlamı ve amacı aramaya başlamak. Varoluşsal bir sancı yaşamak için illa “30 yaş sendromu”nun gelmesini beklemeniz gerekmiyor maalesef, ergenlik desem, lise sıraları desem... Gözünüzde canlandı mı? Varoluşsal sancılar sırasında her şeyi sorgulamak mümkün: romantik ilişkileri, iş hayatını ve hatta yaşadığınız evi, neredeyim? ne yapıyorum? Kendini sorgulamak ve hayatla ilgili tüm bu soruları sormak sizi, kararlar almaya ve her şeyi değiştirmeye yöneltebilir. Peki neden bu sancıları yaşıyoruz? Ve varoluşsal sancıların nasıl üstesinden gelebiliriz?... bunları konuşalım!

🥊 Psikolojik savunma mekanizmaları nelerdir?

Herhangi stresli bir durumdan kaçınmak için kendi kendinizi farkında olmadan "kandırıyor" olabilirsiniz. İnsanlar gündelik hayatlarını yaşarken, psikolojik dengelerini koruyabilmek amacı ile çeşitli psikolojik savunma mekanizmaları kullanırlar. Bu savunma mekanizmaları hali hazırda kişinin kötü duygu ve düşüncelerden kaçınmasını, daha az psikolojik gerilimler yaşamasını sağlıyor olsa da, sorunların asıl kaynağı da olabiliyor. Savunma mekanizmaları egonun üzerindeki baskı ile başa çıkabilmek için oluşturulmuş düşünce, tutum ve davranışlardır... En yaygın örnekleri ise; inkar veya yadsıma, erteleme, bastırma, yön değiştirme, yansıtma, mizahlaştırma, somatizasyon vb.

Yas tutan birine baş sağlığı mesajları | 🖤 Taziye mesajları

Yaşam öyle yaratılmıştır ki sonunda hep bir son/başlangıç vardır. Doğadaki tomurcuklar gibi döngümüz, devir daim mi, bilmiyorum ama ne yazık ki ölüm bizi sevdiklerimizden ayırabiliyor. Geride kalanlara ne diyeceğini bilmek zor. Yakını vefat eden birine nasıl baş sağlığı dilenir? Kelimeler bazen kifayetsiz hissettirse de güçlüdür. Bir acıyı dindirmiyorsa da en azından biraz olsun yatıştırabilir. Sıradan bir “başın sağolsun” yerine çok daha içten, doğal ve samimi taziye mesajları örnekleri baş sağlığı dileklerinizi iletmek için size yardımcı olabilir.

Toksik romantik ilişkilere dair 10 kırmızı çizgi 🚩

Toksik bir ilişki aslında sinyallerini tanışma veya flirt aşamasında veriyor. Bu yüzden toksik bir ilişkiye başlamamak için tehlikeli sinyallerin bir listesini yapalım dedik. İçinde bulunduğun ilişkinin toksik olduğunu gösteren 10 kırmızı çizgi! 🚩

İlişkimde mutsuzum, ne yapmalıyım?

Cicim aylarının büyüsü ortadan kalktı, karnındaki kelebekler yok oldu ve heyacan azaldı. Bir ilişki içinde olmak, bizi yükselten bir hayat arkadaşına sahip olmak anlamına gelir. Sen nasıl hissediyorsun? Mutsuz, umutsuz, depresif, yorgun? Veya anlaşılmadığını düşünüyorsun? Hayat arkadaşınızın sizi güldürmekten çok ağlattığını anladığınız anda, ilişkiyi sorgulamak meşrudur... Ama gemileri yakmadan ve çekip gitmeden önce, bilin ki çözümler de mümkün! İlişkimde mutlu değilim, ne yapmalıyım diye soruyorsan doğru yerdesin.

#Seksizm nedir? Seksist kime denir? 🤷‍♀️ #farkındalık

Cinsiyetçilik, insanları yalnızca belirli bir cinsiyete veya cinsiyete ait olmaları temelinde algılamak ve yargılamak anlamına gelir. Aynı temelde "bireyin ayrıştırılmasını" kapsar. Seksizm günlük hayatımızda her gün karşılaşabileceğimiz bir olgu. Özellikle kadınları hedef alan ayrımcılığı içeriyor olsa da, kavram "cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim ve cinsiyet ifade biçimleri" üzerinden ortaya çıkan bir ayrımcılık biçimini vurgulamaktadır. Kısaca, seksizm, aslında cinsiyetçilik ve kadın haklarının önemini vurgulayan feminist bir yaklaşım, ancak son yıllarda insan hakları temelinde bir eşitlik fikrini savunur. Peki nedir bu seksizm veya seksist dedikleri? Hemen açıklayalım!

🎧 Spotify

İşe gidip gelirken, yürüyüşe çıkarken, yemek yaparken veya uyumadan önce size eşlik etsin. Wengood Podcast serisi: RDV Coaching'i kaçırma! 

🎥 Youtube

Aslı ile Yoga seansları!

Mentor Özlem Şen ile RDVCoaching serisi Youtube'da da devam ediyor olacak! 

Kanala 💜abone ol , 🔔 bildirim zilini aç ve tabii, 👍videoları beğenmeyi ve ✍🏻 bize yorumlardan ulaşarak hangi konularda içerik istediğini söylemeyi unutma!

Ayrıca: En sevilen içerikler, günlük mutluluk, destek ve motivasyon dozları için; 

Instagram📸

📍Pinterest