Karantina ve sosyal izolasyon sonrası: Kabin Sendromu

tarihinde Damla , Wengood yazarı tarafından güncellendi

Gün geçmiyor ki, bir post-corona fenomeni daha önümüze çıkmasın. Sağlımız üzerindeki olumsuz etkileri artık herkesin malumu peki sosyal anlamda olumsuz etkileri? Bu salgın fiziksel sağlığımız üzerindeki etkilerinden öte bir çok sosyal, psikolojik ve ekonomik etkiler ile de bizi sınamaya devam ediyor. Bazı ülkeler koronavirüse karşı alınan önlemleri hafifletmeye hatta kaldırmaya hazırlanırken uzman psikologlar, görülen ortak bir kaygıya veya rahatsızlığa dikkat çekiyor: bazı insanlar evden çıkmak zorunda kaldıklarında huzursuzluk yaşıyor. Bu durum ise kabin sendromu olarak tanımlanıyor. Karantinada kalma sonucu oluşan kabin sendromu, semptomları ve bilmeniz gereken ipuçları.

Karantina ve sosyal izolasyon sonrası: Kabin Sendromu
Özet

Siz de tekrar dışarı çıkmaktan korkuyor musunuz? Evden çıkmak zorunda kaldığınızda huzursuz hissediyor musunuz? Açılma haberi ve normalleşme süreci sizi gerektiği kadar mutlu etmiyor mu? Karantina kalkmasına rağmen evden çıkmak istemiyor musunuz?

Türkiye'de 3. dalga koronavirüs etkileri görüldü, hatta tekrar rakamlar düşüşe geçti. İçişleri bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından sokağa çıkma kısıtlamasından düzenli olarak çıkacağımız duyurulduğunda beri, bir kesim aşırı mutlu iken bir kesim neredeyse hayatında hiç bir şey değişmemiş gibi hissediyor. 

“Sokağa çıkma yasağından kurtulduk, peki ben niye hala evden dışarı çıkmak istemiyorum?“ diye kendinize soruyor iseniz belki de kabin memurları tarafından sıkça yaşanan meşhur bir psikolojik fenomen ile baş ediyor olabilirsiniz. İşte: kabin sendromu!

Sosyal izolasyon ve psikolojik etkileri

Açılma veya normalleşme dönemine girdik. Sağlık kuruluşlarına ve sağlık hizmetine talep arttığı gibi ruh sağlığı açısından da destek talebi son hızla artmaya devam ediyor. Yani covid ve karantina bizlerden uzaklaşsa da sosyal ve psikolojik etkileri son hız devam ediyor.

Karantina psikolojisi sona erdiğine ve artık yavaş yavaş dışarı çıkabildiğimize göre, artık aylardır kapalı yaşadığımız evlerimizi terk etmemizin zamanı geldi. Ama bu herkes için kolay olmuyor.

Dışarı çıkma korkusu, diğer insanlarla iletişim kurma korkusu, daha önce hayatımızda günlük olan aktiviteleri gerçekleştirme sırasında huzursuzluk veya isteksizlik. Kabin sendromundan bahsediyoruz. Kendimizi dışarı çıkmaya maruz bırakmanın bizde yarattığı yeni bir gerçek dışı huzursuzluk.

Merak etmeyin, yalnız değilsiniz! 

Psikologların açıklamalarına göre, küçük bir yere hapsolduğunuzda ve çok az hareketliliğiniz olduğunda enerjiniz düşer. Bu şekilde yaşamaya alışırsınız ve bu durum size bir süre sonra normal görünür. Bizim durumumuzda, salgın sonrası hapsedildiğimiz evimiz en güvenli yer olarak artık zihnimize yerleşti ve dış dünya tehlikenin bulunduğu yer haline geldi. Bu yüzden eski alışkanlıklara ve dışarıdaki hayata karışırkenki güvensizlik, huzursuzluk, isteksizlik ve korku duygularının ortaya çıkması tamamen normal.


Biliyor muydunuz?

Sosyal olarak izole insanlar genellikle daha fazla psikolojik sıkıntı ve daha fazla psikiyatrik bozukluk yaşayabiliyorlar. Araştırmalar, insanların daha az sosyal desteğe sahip olduklarında, stres ve özellikle depresyon yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. (Santini, Koyanagi, Tyrovolas, Mason ve Haro, 2015).


Kabin sendromu mu? Normalleşme korkusu mu?

İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgeye göre 17 Mayıs 2021 tarihi kurtuluş günü gibi beklenmeye başlanmıştı. Kimileri için bu tarih kurtuluş ile eş anlamlı iken, diğerleri için daha çok kendilerini uzun süredir güvende hissettikleri kozalarından ayrılma anlamına geldi. Kabuklarımıza çekilmiş iken neden şimdi buradan çıkmaya zorlanıyor olabiliriz?

😨 Kabin sendromu: 

Kabin sendromu, kişinin uzun zamandır kapalı bulunduğu yeri terk etme korkusu (Covid bağlamında evi terketme korkusu), kendi sınırlarını aşma ve dış dünya ve riskleriyle yeniden yüzleşme korkusu  demektir. 

Bu sendrom, bizim durumumuzda birkaç korkuyu içinde barındırıyor diyebiliriz: hastalanma korkusu, sevdiklerini kaybetme korkusu, kalabalık korkusu, sosyalleşme korkusu vb. Bu önemsiz veya basit bir mesele değil, endişe kaynağı olabilecek bu dış dünya ile ve yeni normalle yüzleşmek herkes için kolay olmayabilir.

Kabin sendromu yeni bir terim değil

Kabin sendromundan ilk kez 20. yüzyılın başında konuşulmuştur. Belli bir süre sonra medeniyete dönmek durumunda kalan altın avcılarının hissettiği endişeyi anlatmak için kullanılmıştır.

Nitekim, 20. yüzyılın başında, Amerika Birleşik Devletleri'nin batısında, altın avcıları koca bir ayı tek başlarına, doğada veya kulübelerde gizlice geçirirlerdi. Eve dönme ve aileleriyle yeniden bir araya gelme zamanı geldiğinde, medeniyete dönüş genellikle onlar için huzursuzluk vericiydi. Stres, anksiyete veya kaygı da bu geri adaptasyonun bir parçası haline gelirdi.

Kabin sendromu ve belirtileri bilimsel şekilde ilk olarak ABD’de bir makalede geçmektedir. Bu terim, Minnesota ve hatta Kanada gibi bazı iklim şartları zor bölgelerde yaşayanların yaşadığı uzun ve aşırı kışlar nedeniyle aylar süren izolasyon, yalnızlık ve can sıkıntısının neden olduğu zihinsel bir durumu tanımlamaktaydı. 

Astronotlar, kabin ekibi,  hastane ortamında çalışanlar, hapishanelerde tecrit edilmiş olanların veya kaçırılanların deneyimleyebildiği bir durum olduğu da söylenebilir.

Kendi kendini kapattığın fanusu terketme zamanı

Bugün de durum aynı. “Evde kal” ve “hayat eve sığar” ilanının şokundan sonra, bazı insanlar bu dönemi pozitif bir şekilde yaşadılar. 

Evde, sevdiklerinizle kalın, hızınızı değiştirin, dışarı çıkmayı ve insanlarla iletişim kurmayı sınırlayın, zamanı yavaşlatın. Bu duraklama hali ve ev hapsi, empoze edilmesine rağmen, virüs dahil, dış saldırılardan korunduklarını hissettikleri bir tür koruyucu balon yarattı insanların zihninde.

Bir gecede dış dünyayı bulabilmek bazıları için zorlaştı ve yavaş yavaş kabin sendromuna bağlı dışarı çıkma konusunda huzursuzluk kendini göstermeye başladı.

😱 Bu kaygı sadece dışarı çıkma korkusuyla bağlantılı değil, aynı zamanda kişinin hapsedildiği yeri terk edip normal hayata dönme korkusudur. Hapsolmanın, iç mekanın güven verici bir yönü vardı, bir şeyleri kontrol edebiliyorduk ve şimdi çok güvenli olmayan bir dünyayla yüzleşmeliyiz.

Kabin sendromu belirtileri nelerdir?

Kabin sendromu, aslında psikoloji literatüründe bir bozukluk olarak ele alınmaz, belirsiz bir durum sonucunda oluşan stressel tepki olarak tanımlanır. Örneğin; hapishanede yaşayabileceğimiz gibi, bir tecrit döneminden sonra hapishaneden çıkmanın ve sosyal hayata devam etmenin zorluğunu ifade eden bir terim. 

Yani belki, kabin sendromu kendi başına çok endişe verici değil, ancak yine de depresyona yol açabildiğinden semptomları önceden farketmek ve kendinizdeki bu huzursuzluğun nedenlerini bilmek sizi ve ruh sağlığınızı koruyacaktır.

Kabin sendromu belirtileri:

  • Yorgunluk, uyuşukluk, gün boyunca uzun şekerleme ihtiyacı
  • Sabahları uyanmakta zorlanmak
  • Genel bir hüzün veya depresiflik hali
  • Bacaklarda ve kollarda uyuşma
  • Sinirlilik ve huysuzluk hali
  • Açık havada daha önceden yapılan aktivitelerden kaçınma

Normalleşme korkusunu aşmak için ne yapmalıyız?

Sakin olun. Zihniniz zamanla yeni normalinize uyumlanacaktır. Merak etmeyin, çoğu zaman çok fazla yapacak bir şey yoktur. Kabin sendromu bir hastalık değildir ve bu nedenle zamanla anksiyete azalacaktır ve semptomlar ortadan kalkacaktır. Bununla birlikte, düzenli yürüyüş ve gezilerle rahatlayabilir veya daha önce beğendiğiniz yerlere giderek yavaş yavaş kapalı kalma alışkanlığınızı terkedebilirsiniz

Dengeli bir diyet bulabilir ve çalar saat kurarak, belirli bir saatte yatıp belirli bir saatte kalkmaya özen gösterebilirsiniz. Uyku anksiyetesi gibi günlük hayatınızı kökünden zorlayan bir durum var ise uyku düzeninizi bulmak için çaba göstermelisiniz.

👉 Semptomlar devam ederse, panik ataklar başlar ve endişeniz giderek derinleşir ise, endişe ve korku sizi  felç etmeden önce bir psikologdan yardım alın.

Yazar ekibi: kendinize zaman verin !

Bu korkular doğal değil, acele etmeyin. Her hafta başarmak için kendinize küçük hedefler koyun, dışarıdaki zamanınızı yavaş yavaş artırın. Kabin sendromunun üstesinden gelmek için ritminize ve duygularınıza saygı duymanız çok önemlidir. Ve eğer bu korkular gelişmenizi veya bir şeyler yapmanızı engelliyorsa, o zaman bir psikologla görüşme zamanı demektir.

Kaynak

Kabin ekiplerinde iş doyumu ve tükenmişlik sendromu (Job satisfaction and burnout syndrome of the flight attendants), AHMET GÜNAY

Decorreal


Kaleme alan Damla , Wengood yazarı

Kahkahası ile meşhur, hayatı olabildiğince tiye alan birisi... Sloganı: aslında çok basit... Ne istiyor: Herşeyin çok ciddiye alınmadığı ve hayat sevincinin esas alındığı bir dünya...

En yeni makaleler

Narsist düzelir mi? Bir narsist değişebilir mi?

Narsist bir insanla tanışıp onu sevmiş bulunduysanız, muhtemelen yukarıdaki soru aklınızdan geçiyordur. Narsist kişilik bozukluğu tanısı olan insanlar empatiden yoksundur, kendisini başkalarından üstün görür. Bu durum, narsistlerle yakın ilişki kuran diğer insanları ruh sağlığı ve duygusal olarak yıpratabilir. Gerçek şu ki, narsistik kişilik bozukluğu olan bir insanda, toksik özellikler o kadar derinlere işlemiştir ki, değişme ve daha iyi insanlar olma ihtimalleri yoktur. Bir narsistin değişemeyecek olduğunu kabul etmek, ve kişinin kendine bunu itiraf etmesi, kendi psikolojik sağlığı için oldukça önemlidir.

⚠️ Narsist insanı tanımak için bu işaretlere dikkat edin!

Patronunuz, eşiniz, veya sevdiğimiz bir yakınımız... Gün gelir hepimiz narsist bir sapkınla karşılaşabilir ve yıkıcı bir sarmalın içine çekilebiliriz. Peki kimdir bu narsistler? Onları nasıl tanıyabiliriz? İşte çevrenizdeki narsist biri varsa tespit etmek için 10 işaret!

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hakkında bilmeniz gerekenler

Ben OKB olan insanlar arasında değilim, ancak bu oldukça yaygın bir hastalık. Türkiye’de büyük toplum kesimlerinde yapılan araştırmalarda OKB'nin her 100 kişiden 2-3'ünde görüldüğü saptanmış. Obsesif kompülsif bozukluk sahibi değilim fakat, sevdiğim bir yakınım ile bu sınavı beraber verince, bir yazı kaleme almak istedim. Endişeleri nedeniyle, bir takım şeylerin uzun süre takıntılı bir şekilde kafasını meşgul ettiğine şahit oldum. OKB'yi tanımlayan şey işte budur, bu hislere neden olan anksiyete ve atakları. Peki OKB nasıl tedavi edilir? Obsesif Kompulsif Bozukluğa neler sebep olur? Hadi açıklayalım!

Kendini sınırlamana neden olan inanç kalıpları | 🚫 TOP15

"Ben zaten şöyleyim", "Ben zaten böyleyim", "Ben yapamam...", “Benden olmaz…” Kendi kendini sabote etmene neden olan sınırlayıcı düşünceler, gerçek potansiyelini küçümsemene neden olur. Kendine farketmeden koyduğun bu sınırlar, öz motivasyonunu ve kendini gerçekleştirme girişimlerini engeller. Kısacası, kendin olmanı engeller. Herkesin deneyimi kendine, ama sınırlayıcı düşünce kalıpları az çok aynı. En yaygın 15 sınırlayıcı düşünce ve inançları kendinizden uzak tutmak için önce farkına varın.

Varoluşsal sancılar : Rahat atlatmak için yardım almaktan çekinme

Hayatın bir noktasında anlamı ve amacı aramaya başlamak. Varoluşsal bir sancı yaşamak için illa “30 yaş sendromu”nun gelmesini beklemeniz gerekmiyor maalesef, ergenlik desem, lise sıraları desem... Gözünüzde canlandı mı? Varoluşsal sancılar sırasında her şeyi sorgulamak mümkün: romantik ilişkileri, iş hayatını ve hatta yaşadığınız evi, neredeyim? ne yapıyorum? Kendini sorgulamak ve hayatla ilgili tüm bu soruları sormak sizi, kararlar almaya ve her şeyi değiştirmeye yöneltebilir. Peki neden bu sancıları yaşıyoruz? Ve varoluşsal sancıların nasıl üstesinden gelebiliriz?... bunları konuşalım!

🥊 Psikolojik savunma mekanizmaları nelerdir?

Herhangi stresli bir durumdan kaçınmak için kendi kendinizi farkında olmadan "kandırıyor" olabilirsiniz. İnsanlar gündelik hayatlarını yaşarken, psikolojik dengelerini koruyabilmek amacı ile çeşitli psikolojik savunma mekanizmaları kullanırlar. Bu savunma mekanizmaları hali hazırda kişinin kötü duygu ve düşüncelerden kaçınmasını, daha az psikolojik gerilimler yaşamasını sağlıyor olsa da, sorunların asıl kaynağı da olabiliyor. Savunma mekanizmaları egonun üzerindeki baskı ile başa çıkabilmek için oluşturulmuş düşünce, tutum ve davranışlardır... En yaygın örnekleri ise; inkar veya yadsıma, erteleme, bastırma, yön değiştirme, yansıtma, mizahlaştırma, somatizasyon vb.

Yas tutan birine baş sağlığı mesajları | 🖤 Taziye mesajları

Yaşam öyle yaratılmıştır ki sonunda hep bir son/başlangıç vardır. Doğadaki tomurcuklar gibi döngümüz, devir daim mi, bilmiyorum ama ne yazık ki ölüm bizi sevdiklerimizden ayırabiliyor. Geride kalanlara ne diyeceğini bilmek zor. Yakını vefat eden birine nasıl baş sağlığı dilenir? Kelimeler bazen kifayetsiz hissettirse de güçlüdür. Bir acıyı dindirmiyorsa da en azından biraz olsun yatıştırabilir. Sıradan bir “başın sağolsun” yerine çok daha içten, doğal ve samimi taziye mesajları örnekleri baş sağlığı dileklerinizi iletmek için size yardımcı olabilir.

Toksik romantik ilişkilere dair 10 kırmızı çizgi 🚩

Toksik bir ilişki aslında sinyallerini tanışma veya flirt aşamasında veriyor. Bu yüzden toksik bir ilişkiye başlamamak için tehlikeli sinyallerin bir listesini yapalım dedik. İçinde bulunduğun ilişkinin toksik olduğunu gösteren 10 kırmızı çizgi! 🚩

İlişkimde mutsuzum, ne yapmalıyım?

Cicim aylarının büyüsü ortadan kalktı, karnındaki kelebekler yok oldu ve heyacan azaldı. Bir ilişki içinde olmak, bizi yükselten bir hayat arkadaşına sahip olmak anlamına gelir. Sen nasıl hissediyorsun? Mutsuz, umutsuz, depresif, yorgun? Veya anlaşılmadığını düşünüyorsun? Hayat arkadaşınızın sizi güldürmekten çok ağlattığını anladığınız anda, ilişkiyi sorgulamak meşrudur... Ama gemileri yakmadan ve çekip gitmeden önce, bilin ki çözümler de mümkün! İlişkimde mutlu değilim, ne yapmalıyım diye soruyorsan doğru yerdesin.

#Seksizm nedir? Seksist kime denir? 🤷‍♀️ #farkındalık

Cinsiyetçilik, insanları yalnızca belirli bir cinsiyete veya cinsiyete ait olmaları temelinde algılamak ve yargılamak anlamına gelir. Aynı temelde "bireyin ayrıştırılmasını" kapsar. Seksizm günlük hayatımızda her gün karşılaşabileceğimiz bir olgu. Özellikle kadınları hedef alan ayrımcılığı içeriyor olsa da, kavram "cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim ve cinsiyet ifade biçimleri" üzerinden ortaya çıkan bir ayrımcılık biçimini vurgulamaktadır. Kısaca, seksizm, aslında cinsiyetçilik ve kadın haklarının önemini vurgulayan feminist bir yaklaşım, ancak son yıllarda insan hakları temelinde bir eşitlik fikrini savunur. Peki nedir bu seksizm veya seksist dedikleri? Hemen açıklayalım!

🎧 Spotify

İşe gidip gelirken, yürüyüşe çıkarken, yemek yaparken veya uyumadan önce size eşlik etsin. Wengood Podcast serisi: RDV Coaching'i kaçırma! 

🎥 Youtube

Aslı ile Yoga seansları!

Mentor Özlem Şen ile RDVCoaching serisi Youtube'da da devam ediyor olacak! 

Kanala 💜abone ol , 🔔 bildirim zilini aç ve tabii, 👍videoları beğenmeyi ve ✍🏻 bize yorumlardan ulaşarak hangi konularda içerik istediğini söylemeyi unutma!

Ayrıca: En sevilen içerikler, günlük mutluluk, destek ve motivasyon dozları için; 

Instagram📸

📍Pinterest