Özet |
Siz de tekrar dışarı çıkmaktan korkuyor musunuz? Evden çıkmak zorunda kaldığınızda huzursuz hissediyor musunuz? Açılma haberi ve normalleşme süreci sizi gerektiği kadar mutlu etmiyor mu? Karantina kalkmasına rağmen evden çıkmak istemiyor musunuz?
Türkiye'de 3. dalga koronavirüs etkileri görüldü, hatta tekrar rakamlar düşüşe geçti. İçişleri bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından sokağa çıkma kısıtlamasından düzenli olarak çıkacağımız duyurulduğunda beri, bir kesim aşırı mutlu iken bir kesim neredeyse hayatında hiç bir şey değişmemiş gibi hissediyor.
“Sokağa çıkma yasağından kurtulduk, peki ben niye hala evden dışarı çıkmak istemiyorum?“ diye kendinize soruyor iseniz belki de kabin memurları tarafından sıkça yaşanan meşhur bir psikolojik fenomen ile baş ediyor olabilirsiniz. İşte: kabin sendromu!
Sosyal izolasyon ve psikolojik etkileri
Açılma veya normalleşme dönemine girdik. Sağlık kuruluşlarına ve sağlık hizmetine talep arttığı gibi ruh sağlığı açısından da destek talebi son hızla artmaya devam ediyor. Yani covid ve karantina bizlerden uzaklaşsa da sosyal ve psikolojik etkileri son hız devam ediyor.
Karantina psikolojisi sona erdiğine ve artık yavaş yavaş dışarı çıkabildiğimize göre, artık aylardır kapalı yaşadığımız evlerimizi terk etmemizin zamanı geldi. Ama bu herkes için kolay olmuyor.
Dışarı çıkma korkusu, diğer insanlarla iletişim kurma korkusu, daha önce hayatımızda günlük olan aktiviteleri gerçekleştirme sırasında huzursuzluk veya isteksizlik. Kabin sendromundan bahsediyoruz. Kendimizi dışarı çıkmaya maruz bırakmanın bizde yarattığı yeni bir gerçek dışı huzursuzluk.
Merak etmeyin, yalnız değilsiniz!
Psikologların açıklamalarına göre, küçük bir yere hapsolduğunuzda ve çok az hareketliliğiniz olduğunda enerjiniz düşer. Bu şekilde yaşamaya alışırsınız ve bu durum size bir süre sonra normal görünür. Bizim durumumuzda, salgın sonrası hapsedildiğimiz evimiz en güvenli yer olarak artık zihnimize yerleşti ve dış dünya tehlikenin bulunduğu yer haline geldi. Bu yüzden eski alışkanlıklara ve dışarıdaki hayata karışırkenki güvensizlik, huzursuzluk, isteksizlik ve korku duygularının ortaya çıkması tamamen normal.
Biliyor muydunuz?
Sosyal olarak izole insanlar genellikle daha fazla psikolojik sıkıntı ve daha fazla psikiyatrik bozukluk yaşayabiliyorlar. Araştırmalar, insanların daha az sosyal desteğe sahip olduklarında, stres ve özellikle depresyon yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. (Santini, Koyanagi, Tyrovolas, Mason ve Haro, 2015).
Kabin sendromu mu? Normalleşme korkusu mu?
İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgeye göre 17 Mayıs 2021 tarihi kurtuluş günü gibi beklenmeye başlanmıştı. Kimileri için bu tarih kurtuluş ile eş anlamlı iken, diğerleri için daha çok kendilerini uzun süredir güvende hissettikleri kozalarından ayrılma anlamına geldi. Kabuklarımıza çekilmiş iken neden şimdi buradan çıkmaya zorlanıyor olabiliriz?
😨 Kabin sendromu:
Kabin sendromu, kişinin uzun zamandır kapalı bulunduğu yeri terk etme korkusu (Covid bağlamında evi terketme korkusu), kendi sınırlarını aşma ve dış dünya ve riskleriyle yeniden yüzleşme korkusu demektir.
Bu sendrom, bizim durumumuzda birkaç korkuyu içinde barındırıyor diyebiliriz: hastalanma korkusu, sevdiklerini kaybetme korkusu, kalabalık korkusu, sosyalleşme korkusu vb. Bu önemsiz veya basit bir mesele değil, endişe kaynağı olabilecek bu dış dünya ile ve yeni normalle yüzleşmek herkes için kolay olmayabilir.
Kabin sendromu yeni bir terim değil
Kabin sendromundan ilk kez 20. yüzyılın başında konuşulmuştur. Belli bir süre sonra medeniyete dönmek durumunda kalan altın avcılarının hissettiği endişeyi anlatmak için kullanılmıştır.
Nitekim, 20. yüzyılın başında, Amerika Birleşik Devletleri'nin batısında, altın avcıları koca bir ayı tek başlarına, doğada veya kulübelerde gizlice geçirirlerdi. Eve dönme ve aileleriyle yeniden bir araya gelme zamanı geldiğinde, medeniyete dönüş genellikle onlar için huzursuzluk vericiydi. Stres, anksiyete veya kaygı da bu geri adaptasyonun bir parçası haline gelirdi.
Kabin sendromu ve belirtileri bilimsel şekilde ilk olarak ABD’de bir makalede geçmektedir. Bu terim, Minnesota ve hatta Kanada gibi bazı iklim şartları zor bölgelerde yaşayanların yaşadığı uzun ve aşırı kışlar nedeniyle aylar süren izolasyon, yalnızlık ve can sıkıntısının neden olduğu zihinsel bir durumu tanımlamaktaydı.
Astronotlar, kabin ekibi, hastane ortamında çalışanlar, hapishanelerde tecrit edilmiş olanların veya kaçırılanların deneyimleyebildiği bir durum olduğu da söylenebilir.
Kendi kendini kapattığın fanusu terketme zamanı
Bugün de durum aynı. “Evde kal” ve “hayat eve sığar” ilanının şokundan sonra, bazı insanlar bu dönemi pozitif bir şekilde yaşadılar.
Evde, sevdiklerinizle kalın, hızınızı değiştirin, dışarı çıkmayı ve insanlarla iletişim kurmayı sınırlayın, zamanı yavaşlatın. Bu duraklama hali ve ev hapsi, empoze edilmesine rağmen, virüs dahil, dış saldırılardan korunduklarını hissettikleri bir tür koruyucu balon yarattı insanların zihninde.
Bir gecede dış dünyayı bulabilmek bazıları için zorlaştı ve yavaş yavaş kabin sendromuna bağlı dışarı çıkma konusunda huzursuzluk kendini göstermeye başladı.
😱 Bu kaygı sadece dışarı çıkma korkusuyla bağlantılı değil, aynı zamanda kişinin hapsedildiği yeri terk edip normal hayata dönme korkusudur. Hapsolmanın, iç mekanın güven verici bir yönü vardı, bir şeyleri kontrol edebiliyorduk ve şimdi çok güvenli olmayan bir dünyayla yüzleşmeliyiz.
Kabin sendromu belirtileri nelerdir?
Kabin sendromu, aslında psikoloji literatüründe bir bozukluk olarak ele alınmaz, belirsiz bir durum sonucunda oluşan stressel tepki olarak tanımlanır. Örneğin; hapishanede yaşayabileceğimiz gibi, bir tecrit döneminden sonra hapishaneden çıkmanın ve sosyal hayata devam etmenin zorluğunu ifade eden bir terim.
Yani belki, kabin sendromu kendi başına çok endişe verici değil, ancak yine de depresyona yol açabildiğinden semptomları önceden farketmek ve kendinizdeki bu huzursuzluğun nedenlerini bilmek sizi ve ruh sağlığınızı koruyacaktır.
Kabin sendromu belirtileri:
- Yorgunluk, uyuşukluk, gün boyunca uzun şekerleme ihtiyacı
- Sabahları uyanmakta zorlanmak
- Genel bir hüzün veya depresiflik hali
- Bacaklarda ve kollarda uyuşma
- Sinirlilik ve huysuzluk hali
- Açık havada daha önceden yapılan aktivitelerden kaçınma
Normalleşme korkusunu aşmak için ne yapmalıyız?
Sakin olun. Zihniniz zamanla yeni normalinize uyumlanacaktır. Merak etmeyin, çoğu zaman çok fazla yapacak bir şey yoktur. Kabin sendromu bir hastalık değildir ve bu nedenle zamanla anksiyete azalacaktır ve semptomlar ortadan kalkacaktır. Bununla birlikte, düzenli yürüyüş ve gezilerle rahatlayabilir veya daha önce beğendiğiniz yerlere giderek yavaş yavaş kapalı kalma alışkanlığınızı terkedebilirsiniz.
Dengeli bir diyet bulabilir ve çalar saat kurarak, belirli bir saatte yatıp belirli bir saatte kalkmaya özen gösterebilirsiniz. Uyku anksiyetesi gibi günlük hayatınızı kökünden zorlayan bir durum var ise uyku düzeninizi bulmak için çaba göstermelisiniz.
👉 Semptomlar devam ederse, panik ataklar başlar ve endişeniz giderek derinleşir ise, endişe ve korku sizi felç etmeden önce bir psikologdan yardım alın.
Yazar ekibi: kendinize zaman verin !Bu korkular doğal değil, acele etmeyin. Her hafta başarmak için kendinize küçük hedefler koyun, dışarıdaki zamanınızı yavaş yavaş artırın. Kabin sendromunun üstesinden gelmek için ritminize ve duygularınıza saygı duymanız çok önemlidir. Ve eğer bu korkular gelişmenizi veya bir şeyler yapmanızı engelliyorsa, o zaman bir psikologla görüşme zamanı demektir. |
Kaynak