Bağlanma Teorisinin Kökenleri
Wengood'da daha önce John Bowlby'nin romantik bağlanma stillerinden söz etmiştik. Ancak onun bağlanma teorisinin kökenlerine ve önemine değinmemiştik 🧐. 1951 yılında, psikiyatrist Dünya Sağlık Örgütü (WHO) için “Anne Bakımı ve Mental Sağlık” başlıklı bir rapor yayınlıyor. Bu raporda, uzun süreli ayrılıkların küçük çocuklar üzerindeki etkilerini anlamak istiyor.
O zamanlar, çocuğun çevresiyle ilişkileri yeterince önemsenmiyordu. Merkezi nokta daha çok Freud ve içgüdülerdi. Ancak, Bowlby bu görüşü reddederek ve yazılarında “bağlanma”dan bahsetmeye başlayarak bir başka teori geliştiriyor. Bebeklerin bağlanma eğilimleri olduğunu ve bağlanma davranışının veya bağ kurmanın bir çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamada ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koyuyor.
👋 Temel ihtiyaçlar nedir bilmiyor musunuz? Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi teorisine dair makalemizi okuyarak bu ihtiyaçlar hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Teoriye göre Bağlanma Nasıl Oluşur?
Bowlby'nin çalışmalarını ilerleten 1978 yılındaki ek çalışmalar, özellikle Ainsworth, Blehar, Waters ve Wall tarafından yapılan çalışmalar bağlanma aşamalarını pekiştiriyor 🍼 :
- Doğumdan-6. haftaya kadar 👉 Bağlanma öncesi aşama: Bebek, emme, sokulma/uzanma, bakış, gülümseme, ağlama bebeğin başlıca bağlanma davranışları. Bu erken dönemde ilk bağlanma davranışlarını aktive eder, ancak henüz ana bir figür yoktur.
- 6. Haftadan, 6.- 8. aya kadar 👉 Bağlanmanın oluşum aşaması: Bu dönemde bağlanma davranışları çeşitlenir ve bebek kendine özel bir kişiyi figür olarak seçmeye başlar.
- 6.-8. aydan, 18.-24. aya kadar 👉 Bağlılık aşaması : Çocuğun, kendisini iyi hissetmediği zaman ihtiyaç duyduğu bir referans figürü vardır.
- 18. aydan – 2 yaş ve sonrasına kadar 👉 karşılıklı ilişki oluşturma: Çocuk, ana figür tarafından güvenlik ihtiyaçları karşılandığı için birden fazla bağlanma geliştirmeye başlar.
Bağlanmanın nasıl oluştuğunu anlamak için iki davranış belirleyici olabilir. Çocuk, güvende hissetmek için "bakıcı" olarak adlandırılan ana figürünü arar ve ayrılık durumunda tepki gösterir. Genellikle bağlanmayı gösteren ağlama, tutunma davranışları, gülümsemeler vb. her türlü sinyali verir ki bu da onun bağlanma figürüne ihtiyaç duyduğunu ve ihtiyaçlarını, duygularını düzenlemesine yardımcı olduğunu gösterir. Bu sinyalleri gözlemlemek bu yüzden oldukça önemli.
🤔 Ana bağlanma figürü her zaman anne midir? Teoriye göre, ana bağlanma figürü bir tanedir. Genellikle bu anne olur çünkü toplumumuzda çocuğun mental yükünü kadınlar taşır. Ancak bu, diğer güçlü ve yardımcı bağlanma figürlerinin olmadığı anlamına gelmez. Örneğin, anneanne veya dede ile büyüyen bir çocuk bağlanma figürü olarak onları görebilir. Önemli olan ihtiyaçlarını kimin karşıladığı ve bakımını kimin verdiği.
|
👋 İlginizi çekebilir: 5 çocukluk çağı travması ve sonuçları
Neden Bağlanmaya İhtiyacımız Var?
Ek çalışmalarla birlikte, çocukluk döneminde en az bir referans figüre ihtiyacımız olduğunu anlıyoruz. Bu, çocuğun dengeli bir şekilde gelişebilmesi için hayati öneme sahiptir. Genellikle çocuk, bir başkasının yardımı olmadan duygularını yönetemez veya hayatta kalamaz. Aynı şekilde, çocuğun gelişimi için sıcak, sürekli ve öngörülebilir bir ilişki de gereklidir.
Mesela Erik Erikson'un Psikososyal Gelişim Kuramı da Bağlanma Teorisini desteklemektedir. Erikson, insan gelişimini sekiz evrede tanımlamaktadır: İlk evre psikoanalitik dönemde oral evreye karşılık gelen yaşamın ilk senesidir ve Erikson'a göre bu dönemde ortaya çıkan sosyal etkileşim "güven" ve "güvensizliktir". Çocuğun özgüven, diğer insanlara karşı güven duyma hissi bu donemde aldığı bakım ve sevgiye bağlıdır. Bu dönemde eksik şefkat ve bakım gören çocuk, yaşamın ileri evrelerinde diğer kişilere karşı güvensiz olacak ve korku, kuşkulu bir tutum edinecektir.
Özellikle, bağlanma figürüne sahip olmak, korkuların gelişmesini engeller. Örneğin, erken çocukluk döneminde herhangi bir dengesizlik yaşandıysa terk edilme korkusu veya duygusal bağımlılık şeması ile ilişkili problemler geliştirebiliriz 🤕.
📌 Kendi Deneyimim Kendimi bildim bileli terk edilme korkusu içindeydim. Bu, arkadaşlık ve aşk ilişkilerimi kesinlikle etkiledi, uzun süre güvensiz bağlanma stiliyle mücadele ettim ve bu davranışın nedenlerinden birini terapi sırasında tanımlayabildim. Ailem, bebekken birkaç ay boyunca dışarıda olmak zorunda kaldı, yaklaşık 1 yaşındayken bir insani yardım amaçlı seyahate çıktılar. O dönemde beni büyükanne ve büyükbabam büyüttü ve güvende hissetmeme rağmen, bu gelişim aşamasında ebeveynlerimi görememek kişiliğim üzerinde büyük bir etki yarattı. Bunu bir travma olarak nitelendirmiyorum bugün, ama terkedilme korkum, güven eksikliğim ve insan ilişkilerimde kendini sabote etme alışkanlığımın nedenlerinden biri olduğu inkâr edilemez. Elbette terapi aracılığıyla keşfettiğim tek şey bu değil, bunların yanında nasıl kendime yardımcı olabileceğimi de konuşuyoruz fakat farkındalık yolun en önemli kısmı diyebilirim. |
Bu Teori Hala Geçerli mi?
Ünlü psikiyatrist tarafından ortaya atılan ve günümüzde terapilerde oldukça merkezi bir yere sahip olan teori, çocuklarda duygusal bağ oluşturmada hâkim bir yaklaşım sunuyor. Ancak, sosyal ilişkilerin karmaşıklığı göz önünde bulundurulduğunda, bu teorinin kapsamının sınırlı olduğu ve tüm yetişkin sosyal davranışlarımızı açıklayamayacağı eleştirileri de yapılmıyor değil 🤔. Kendi örneğimi ele alırsak, psikolojik desteğimle bu yönü derinlemesine inceledim ancak olduğum kişinin tek nedeni bu değil. Dikkate alınması gereken pek çok faktör var ve bu durumun tek sebep olduğunu iddia etmek zor.
Bütün yönleri göz önünde bulundurarak durumu değerlendirmek gerekiyor. Bağlanma teorisi, özellikle ebeveynler için önemli bir kavram olmakla birlikte, tek belirleyici faktör değildir. Eğer korkularınız varsa veya güven eksikliğiniz varsa ve bunların nedenlerini anlamak istiyorsanız, bir uzmana danışmaktan çekinmeyin derim!
Bu içeriği okuyanlar bunları da mutlaka okuyor:
👍 "Güven" tüm ilişkilerin doğasını belirliyor!
👍 Bilişsel Davranışçı Terapi | Duyguları kontrol etmeyi öğren!
👍 Psikanaliz ne işe yarar? Psikanalize ne zaman başvurmalı?
👍 Rorschach testi nedir? "Bu lekede ne görüyorsunuz?"
Yazar notu: İlginç Bir PerspektifBağlanma teorisi ilginçtir ve kişinin çocukluğunu ve yaşadığı deneyimleri yeniden gözden geçirmek için geniş bir perspektif sunar. Eğer içinde bir yanlışlık olduğunu hissediyorsan, bu yönde bir ipucu olduğunu düşünüyorsan, bir psikolog ile iletişime geçerek birlikte durum değerlendirmesi yapabilir, daha mutlu olmak için yeni alışkanlıklar ve düşünce tarzları geliştirebilirsin.
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe
|
Kaynaklar: