Çocukluk Travmaları Çok Yaygın
Çocukluk travmaları, yani çocukken yaşanan önemli ve olumsuz olaylar hepimizi etkiler. Travma tanımına ve yaşanılan coğrafyaya bağlı olarak istatistikler değişiklik gösterebilir, fakat birçok araştırma, birçok çocuğun yetişkinlik öncesi en az bir travmatik olay yaşadığını göstermiştir.
En bilinen araştırmalardan biri, CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) ve Kaiser Permanente tarafından yürütülen Adverse Childhood Experiences (ACE) çalışmasıdır. Bu çalışma, katılımcıların yaklaşık üçte ikisinin çocukluklarında en az bir travma yaşadığını ortaya koymuştur, örneğin:
- Fiziksel veya cinsel istismar,
- İhmal,
- Sorumluluklarını yerine getirmeyen bir yetişkinle yaşamak,
- ve benzeri.
İstatistiklerde öne çıkan travma türleri şiddeti yüksek örnekler olsa da, her travmanın ciddi bir olay sonrası yaşanmış olması gerekmez. Bazen göze görünmeyen kısacık anlar dahi bizde izler bırakabilir.
Örneğin, çocukken, ebeveynlerimizle kurduğumuz bağ, güvensiz şekilde gelişmişse, bu bizi derinden etkileyebilir. Psikolog John Bowlby, çocukluk döneminde oluşturduğumuz bağlanma modellerinin, hayatımız boyunca ilişkilerimizde nasıl davrandığımızı etkileyebileceğini açıklamıştır.
👉 5 çocukluk çağı travması ve sonuçları
Travmaların Sonuçları
Ünlü Ted Konuşmacısı Dr. Nadine Burke Harris, bir çocuk doktoru ve halk sağlığı araştırmacısı olarak, çocukluk travmaları sadece geride bırakılan bir şey değil, biyolojimizi değiştiren bir deneyimdir, diye belirtir. Evet, çocukluk yaralarının yetişkin olduğumuz kişiyi oluşturduğunu anlamamız gerekiyor. Ben şahsen bu travmaları dünyayı gözlemlediğimiz pencerede oluşan ufaklı büyüklü çatlaklar olarak görüyorum. Pencerenin camı çatladıkça çizikler oluştukça neyi nasıl gördüğümüz ve yorumladığımız zamanla değişikliğe uğruyor.
Bu durumun sonuçları var ve en ağır vakalarda, travma sonrası stres bozukluğuna, kronik depresyona, kişilik bozukluklarına veya hafif vakalarda duygusal ve ilişkisel sorunlara yol açabiliyor 🤕.
👉 Kendi örneğimle devam edersem, ebeveynlerimin yokluğu bende derin bir terk edilme korkusu oluşturdu ve bu da ilişkilerimi ve romantik bağlanma stilimi büyük ölçüde etkiliyor.
Kısacası, kimliğimiz yaşadıklarımıza göre şekillenir. Geçmiş ve travmalar, özsaygımızı, davranışlarımızı, kişiliğimizi, deneyim yaşama kapasitemizi ve daha fazlasını etkiler.
Bu içeriği okuyanlar bunu da mutlaka okuyor: Benlik saygısı ve özdeğerini bilme | Psikolojide "benlik algısı"
Çocuklukta Travma Yaşadığımızı Nasıl Anlarız?
Aslında oldukça basit, sorunun cevabını bulmak için önce geçmişe değil günümüze odaklanmalıyız. Bugün neyi, nasıl ve ne şekilde deneyimliyorum, beni huzursuz eden şeyler neler? vb. 🙃. Çocukluk döneminde travma yaşayıp yaşamadığımızı anlamak için, önce kendimizi gözlemlemememiz gerekir:
- 👉 Duygudurum bozuklukları ve anksiyete: Bu benim durumum gibi, pek çok kişi psikolojik rahatsızlıklarının çocukluklarıyla bağlantısını fark etmez.
- 👉 İlişkisel zorluklar: Dediğim gibi, çocukluk travmalarım yetişkinlik ilişkilerimi derinden etkiliyor. Korkular ve anksiyete tarafından rahatsız edildiğimiz için sağlıklı ilişkiler kurmak ve sürdürmek zorlaşıyor. Duygusal bağımlılık şemam yüzünden toksik ilişkilere kapılıp durabiliyorum.
- 👉 Yıkıcı veya dürtüsel davranışlar: Çocukluk döneminde acı çeken pek çok kişi, madde kullanımı veya alkol tüketimi gibi riskli davranışlar sergileyebilir veya erteleme gibi kendini sabote etmeye yönelik davranış kalıpları ile mücadele ediyor olabilir.
- 👉 Bellek sorunları: Özellikle en ağır vakalarda, sıklıkla travmatik amnezi görülür. Bu, ensest mağdurlarının yıllar sonra yaşadıklarını hatırlamalarına neden olabilir.
👋 Bu makale ilginizi çekebilir: Toksik anne ile büyümenin psikolojik etkileri | 6 belirti
Çocukluk Travmalarıyla Ne Yapmalı?
İlk adım, kendimizde bir sorun olduğunu farkına varmak ve kabul etmektir. Travmaları göz ardı etmek veya onlara aşırı tutunmak da işlevsel olan seçenek değil.
Kimileri kendilerini bu travmalarla sınırlıyor ancak çocuklukta açılan bu ruh yaraları yetişkinlikte doğru yaklaşımlar ile iyileştirilebilir. Kötü deneyimlerin yerine sağlıklı yeni deneyimler elde edilerek bir nevi kodlamalar değiştirilebilir. Kimileri de bunları saçmalık diyerek küçümsüyor ancak çok daha çıkmaz yollara doğru ilerliyor. Travmaları yok saymak kısır döngülerde dolaşıp durmak ve kendimiz için adım atmamak ile eşdeğer.
Travmalarımızla baş başa kalmamalıyız. İyileşmek için adım atmalı ve psikolojik bir rahatsızlık riski varsa bir psikolog veya psikiyatriste danışmalıyız. Travmaları tedavi etmek için kanıtlanmış birçok terapi türü vardır, bunlar arasında bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve özellikle EMDR bulunmaktadır.
Zor olduğunu biliyorum çünkü şu anda terapi sürecindeyim 😔. Ancak, çocukluk travmalarının üstesinden gelmek kararlılıkla mümkün. Psikolog Carl Young'ın dediği gibi, "Başıma gelenler ben değilim, ben olmayı seçtiğim kişiyim".
Yazar notu: Çocukluk travmalarınızı tanımak ve onları iyileştirmek için ilk adım. Bir psikolog, bu yolculukta size rehberlik edebilir ve hayatınızı daha sağlıklı bir temel üzerine yeniden inşa etmenize yardımcı olabilir. Unutmayın, yardım istemek zayıflık işareti değil, güç göstergesidir. Bu yazı sizlerde bazı taşları yerinden oynatıyorsa o sese kulak verin ve kendiniz için yeni bir psikoloğa danışın! Ruh sağlığınız da ilgiyi hak ediyor.
🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |
Kaynak:
Paulina Jaworska-Andryszewska et al. Childhood trauma in mood disorders: Neurobiological mechanisms and implications for treatment
“Bağlanma ve Kaybetme. Cilt 1 ve 2” John Bowlby