Minimalizm akımı, bir yaşama felsefesi olarak karşımıza çıkmadan önce, kökeni 1960'lara dayanan bir sanat akımı olarak karşımıza çıkıyor, hatta ABC sanatı veya minimal sanat olarak da anılıyor. O dönemki görsel sanatlara baktığınızda, biçim ve duyguya verilen aşırı öneme karşı bir tepki olarak ortaya çıkan bu akım, nesnelliği, yani nesnenin sade nesne oluşunu ön plana çıkarır.
Buradan yola çıkarak minimalist yaşam felsefesinin de "işlevsellik ve az eşya" üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz.
Minimalist yaşam felsefesinin özellikleri
Etrafına bak. Çok fazla nesne var, sence de öyle değil mi? Hile yok; hurçlarda, en alt çekmece veya gömme dolapta duranlar da dahil! Tüketimin artık bir yaşam tarzı haline geldiği bu günlerde, evinde hiç kullanmadığın ama yer kaplayan bir sürü yayıntı olması kaçınılmaz. Tam da bu yüzden sadelik üzerine inşa edilmiş minimalizm tüketim çılgınlığına dur demek için de yardımcı olacaktır!
Ayrıca; özellikle pandemi sonrası, dünyadaki değişimler, savaşlar, ekonomik problemler ve tabii körüklenen eko-anksiyete, ruh sağlığımıza tehdit oluşturuyor. Kaldırabileceğimizden daha fazla bir zihinsel yük ile karşı karşıyayız. Hırslardan arınmış, daha sade ve tatmin edici bir yaşam istiyoruz. Bu durum minimalist yaşam felsefesinin bugün çok daha popüler olmasına neden oldu. Fazla eşya ve bolca detay, hem enerji hem de zaman kaybına neden oluyor.
Minimalist yaşamın 3 temel ilkesi✅ İşlevsel olmayan eşyalardan kurtulmak(hoşçakal alışveriş çılgınlığı, limitleri zorlayan kredi kartları ve dolap bekleyen kıyafetler!) ✅ Eşyaları elemek ve sahip olma arzusundan kurtulmak ✅Sahip olma arzusu üzerine çalışmak |
"kişinin sahip olma arzusu"aslında felsefi bir kavram. 2400 yıl önce, Platon çok güzel bir söz söylemiş.
"Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil en az şeye ihtiyaç duymaktır!"
Platon
Bugün minimalist yaşam gittikçe moda haline gelmiş ise, bunun bir diğer nedeni de farkındalıklı ve sorumluluk sahibi bir yaşam tarzının parçası olmasıdır. Az ama öz şey ile yaşamak için satın alma ve sahip olma arzusunu kontrol edebilmeliyiz. Daha makul olan; mümkün olduğunca az alışveriş ve kaliteli ürünler tercih etmek. Daha bilinçli tükettiğinizde doğal olarak daha az tüketerek, atık oluşturmaktan, doğayı kirletmekten ve nesne biriktirip zihinsel yük altında ezilmekten kurtuluyoruz.
Tüketimin kısır döngüsü | Neden minimalist yaşam tarzını benimsemeli?
Minimalizm elbette tüketim ve dolayısıyla iyi hissetme sorununu da gündeme getiriyor. Gerçekten de, şu anda mutluluğumuz , sahip olduklarımızla, paramızı harcama şeklimizle yakından bağlantılı görünüyor. Ama para kazanmak için ömrümüzü harcadığımız bu kapitalist çember sizce de biraz kısıtlayıcı değil mi 😈? Hayatlarımıza gerçekten ve içtenlikle bakarsak ne görürüz? Her zaman daha fazlasını isteme, tatminsizlik, eşyalar! Bu eşyaları muhafaza etmek, bakım yapmak, temizlemek için harcadığımız zaman ve efordan bahsetmiyorum bile!
Geçen hafta aldığın yeni eşyalar ile mutlu oldun diyelim, birbirimizi kandırmayalım ki, o eşyalarla salonun ortasında otururken 1 hafta sonra yine kendini yalnız ve boşlukta hissettin! Yani fazla eşyanın veya nesnelerin gerçek ihtiyaçlarını karşılamadıklarını görmek zor değil!
Minimalist yaşam; her şeyden önce zamanımızı yeniden kazanmak için temel ilkelere geri dönmemize ve hayatımızın kontrolünü yeniden kazanmamıza izin verir. Sadece kazanan, satın alan, sahip olan, harcayan, depolayan kişi olduğumda gerçekten kimim?
Sadeleşerek öz benliğine alan açabilirsin!
Sonunda, tüm bu nesneler bizi tanımlar ve kendimizi sevmeyi ancak onlar aracılığıyla öğreniriz. Örneğin, doğum yaptıktan sonra kendime olan güvenimi yeniden kazanmak ve vücudumla yeniden bağlantı kurmak için bir sürü kıyafet aldım. Kısa sürede bağımlılık haline geldi. Trendyol'dan ve E-bebek'ten gelecek madalyalarımı bekler oldum! İnternette ideal giysiyi aramak için saatler harcadım 🤯.
Bu alışveriş yapma tutkusu, uykumu, aile zamanımı ve daha geniş anlamda kendime ayırdığım zamanımı gasp ediyordu. Aslında, sadece doğru kıyafetlere, bana sevildiğimi, beğenildiğimi ve belki de başkaları tarafından onaylandığımı hissettirecek doğru görünüme sahip olmak istedim. İşte bu noktada da, bir sonraki maddeye varıyoruz! Kendimi kıyafetlerime indirgemiştim! Yani kimliğin eşyaya transferi!
Kimlik eşya üzerine inşa edilmemeli!
Yukarıda tarif ettiğim davranış kalıbı düşündüğünüzden daha sık ve yaşamın bir çok alanında gerçekleşmekte! Bireyden çok daha büyük ve güçlü bir etkiye sahip olan toplumsal norm veya kapitalist çarklar arasında kendini sorgulamak veya olaylara uzaktan bakabilmek kolay bir iş değil. Bugün eşya ile olan ilişkimiz, tüketim toplumunun dayatmasıyla şekilleniyor. Bazen bir ürün o kadar popüler oluyor ki kendimizi o ürüne ihtiyacımız olduğunu düşünürken buluyoruz.
Son model bir akıllı telefona sahip olmak, pahalı markalardan giyinmek ya da lüks bir ev veya arabaya binmek, bizi daha özgüvenli hissettirebiliyor ve hatta bize belli bir toplumsal statü kazandırıyor. Belli bir süre sonra birey ile eşya arasında bir bağ oluşuyor ve o eşyanın sağladığı "konfor" ve "statü" kaybolmasın istiyoruz.
Tebrikler: tüketim toplumuna dahil oldunuz! Satın aldıklarımız ve sahip olduklarımız bizi şarhoş ederken adeta kimliğimizin önemli bir parçasını oluşturmaya başlıyor. Bu durumu, kimliğin eşyaya transferi ya da eşya üzerine inşa edilen kimlik olarak tanımlayabiliriz.
Bu yeni akıllı telefonu ihtiyacım olduğu için mi satın alıyorum? Ya da başkalarına ona sahip olduğumu göstermek için mi? Bu soruları her zaman sormuyoruz. Eve sığdırdığımız nesnelerle topluma veya normlara cevap verirken kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi ve sevmeyi unutuyoruz. |
Minimalizme geçiş : arınma veya sadeleşme evresi
Başkalarının ne düşündüğünden ve beklentilerinden, sahip olduklarımızı özgürleştirerek dünyaya, insana ve yaşamın kendisine daha fazla yer açıyoruz. Evet, biliyorum, kulağa bir guru gibi geliyorum 🧙♀️ Ama açıkçası, satın almak için o kadar çok zaman harcadım ki var olduğumu hissetmek için öncelikle duygularımı kaybettim. Daha fazla para kazanmak ve daha iyi bir çevrede yaşamak benim için gerçek bir saplantıydı. Kuşkusuz, çoğumuz gibi, reklamlardan bıktım. Kendime çok fazla soru sormadan tükettim, ancak bu döngü devam ederken tatmin veya mutluluk neredeydi?
Bir eşyaya gerçekten ihtiyacım olup olmadığını nasıl anlarım?
Gelelim minimalist yaşam rehberinin pratik kısmına! Burada fikir, çılgınca evi boşaltmak değil. Bir eşyaya gerçekten ihtiyacım olup olmadığını nasıl anlarım?
- Bu eşyayı ne kadar sık kullanıyorum?
- En son ne zaman kullandım?
- Bir daha ne zaman kullanırım?
- Tekrar ihtiyaç duyarsam, kolayca temin edebilir miyim?
Bu durum kısmen hayatımızdaki insanlar için de geçerli: Bir kişi benim iyi hissetme halime zarar veriyorsa, bu onunla ilişkiye devam etmem gerekmediğini gösterir. Örneğin; toksik insanlar hayatından çıkmalı.
3 adımda Minimalist Yaşam
1. Bilinçli tüket
İşlevsel öğeler hakkında konuşmak zor. Herkesin ihtiyacı ve konfor tanımı farklı. Bazıları için yararlı olan, diğerleri için yararsız. Burada yapmanız gereken "tüketim davranışınızın ana faktörü olmak".
Mesela ben makyaj yapıyorum. Bir göz farının hayati bir nesne olmadığını çok iyi anlıyorum. Evet ama makyaj yapıyorum ve gözlerimi renklendirmeyi seviyorum. Minimalist yaşamı benimsedim diye makyaj yapmaktan vazgeçmek zorunda değilim! Peki ne yapmalıyım? 10 tane far paletine sahip olmak yerine, kendimi gözlemleyip her zaman kullanacağım bir paleti seçip hem işlevsel hem de verimli bir eşyaya sahip olmanın tadını çıkarıyorum.
👉 Bu nedenle her satın alma için kendimize doğru soruları soruyoruz :
Gerçekten kullanacak mıyım? Beni daha mutlu edecek mi? Gerçekten ihtiyacım var mı? Bende buna benzer bir şey olabilir mi? Biri bana ihtiyacım olduğunda buna benzer bir şeyi ödünç verebilir mi?
2. Eşya ile duygusal bağı sorgula
Biri size hediye verdiğinde ne hissedersiniz? Yeni bir elbise, yeni bir telefon aldığınızda...? Satın alma eylemi sizi mutlu edebilir, geçici bir depresyonu iyileştirebilir. Ancak bu nesneye sahip olmak sizi gerçekten hep mutlu ediyor mu? Yani sahip olunan eşyanın verdiği haz ve mutluluk sürdürülebilir mi? 3 ay sonra "off bunu da aldım hiç giymiyorum, yer kaplıyor" diye darlanmayacağından emin misin? Veya bir gün lazım olur diye sakladığın ıvır zıvırlar sana gerçekten fayda mı sağlıyor? Zihinsel yük haline mi geliyor?
Bir nesne ile gerçekten duygusal bağ kurup kurmadığımızı şöyle anlayabiliriz:
- Yılda iki ya da üç kez onları bir kenara koyup, dışarı çıkarıp hala bize bir şey getirip getirmediklerini merak etmek? Madem kullanmıyorsun, neden saklıyorsun? Başkası için daha faydalı olamazlar mı? Anneannemin vefatından sonra, ona ait birçok eşyayı toparlayıp büfeye koydum. Yıllar geçtikçe, onların bir kısmından kurtulmayı başardım. Yas sürecinden sonra, anneannemin anısı eşyalarında değil, kalbimde ve aklımda yer etti. Hayatın olduğu gibi olduğunu anlamalısın, dolapları boşaltmak aynı zamanda yeni bir başlangıç yapmaktır.
3. Değişmek için kendine zaman tanı!
Yerleşmiş davranışa karşı mücadele etmek için değişim nasıl gerçekleşir! Hayata bakış açımız üzerine çalışıyoruz. Örneğin; bir arkadaşımın doğum günü için hediye alınacaksa herkes ayrı ayrı işlevsiz ürünler alacağına, birleşip daha verimli ve belki daha pahalı bir objeyi satın alıp ona hediye ediyoruz.
Son olarak, minimalist yaşamı benimsemek uzun bir yol ve asla düz değil. Boşluğu doldurma isteği sık sık olacak. Tekrarları kabul edin, kendinizi kırbaçlamayın ve kendinize doğru soruları sorarak sorumluluk alın: neden sınırlarımın dışına çıktım? Can sıkıntısından mı? Hüzünden mi? Davranışınızı analiz ederek, gelecekteki olası tekrarı daha iyi yönetebileceksiniz.
Bu makaleler de hoşunuza gidebilir;
🔗 Değişmek için yapman gereken 6 şey!
🔗 Anda kalmayı öğrenmek için 5 adım!
🔗 Yetişkin olmak ne demek? İnsan ne zaman büyür?
Yazar notu: tek ihtiyacın olan sağlıklı bir sen!Daha iyi yaşamak için daha azıyla yaşayın, henüz mükemmel olmasak da Wengood'da buna inanıyoruz! Minimalizmin özgürlüğümüzün ve mutluluğumuzun anahtarlarından biri olduğuna inanıyoruz, bu yüzden alışkanlıklarımızı her birimiz kendi hızımızda değiştiriyoruz.Ya sen, eşyalarla ilişkinin neresindesin? Bize yorumlarda her şeyi anlat, okumayı çok seviyoruz. Ve eğer nesneleri kompulsif olarak toplamaya meyilliysen, ve bu bir ıstırap kaynağıysa, bir psikolog veya yaşam koçundan randevu al! 🤗"KENDİNİ DİNLE, KABUL ET VE MUTLU OL! HEMEN ŞİMDİ, BAŞLA..." #BornToBeMe |
Kaynak