Özet |
Pozitif eğitim, hem geleneksel akademik becerilerin hem de iyi hissetme, mutluluk ve içsel huzura yönelik becerilerin öğretildiği bir eğitim yaklaşımını ifade eder. 📚 Pozitif eğitim üzerine kitaplar çocuk gelişimi ile ilgili şunu söyler: Çocuğunuzu yetiştirmek ve onu hayata hazırlamak için kısıtlamalar koymak zorundasınız.
Çünkü yetişkin olduğunuzda karşı karşıya kalıp başa çıkmanız gereken ve sizden önce de var olan bir dizi şeyle muhattap olursunuz. Tüm arzularımız tatmin edilebilir mi? 🙄Maalesef hayır. O halde önemli olan, kısıtlamalar ve özgürlükler arasındaki dengeyi kurmayı öğrenmek aslında.
Kısıtlamalar, ne olursa olsun “seçim” yapmayı öğrenmemizi gerektirir. 👉Uyum sağlama kapasitesi gelişmiş ve seçimlerini kendine en uygun şekilde yapabilen bir yetişkin daha mutlu ve tatmin edici bir hayat yaşar.Seçimler, kısıtlama ve arzu ikilisinden ortaya çıkar. Kısıtlanma olmadan arzu ortaya çıkmaz ve bize ait arzular özgürlük tutkumuzun kaynağını oluşturur.
Zorunluluklar, kısıtlamalar derken; aslında “Özgür müyüz?”
Kısıtlanma, bir ortamdaki bir dizi kural, yasak ve yükümlülükle ilgilidir.
🙅🏻♀️Kısıtlanmayı reddeden, kuralları desteklemeyen, sistematik olarak herhangi bir otoriteye karşı çıkan, kendi özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutan kişi, sıklıkla imrenilen oluyor. Peki her şeyden bağımsız olarak insanların kendi kurallarını inşa etmeleri gerçekten mümkün mü?
Kendi özgürlüklerini ilk sıraya koyma cesareti gösteren insanlara hayranlık duymamak elde değil tabii. Ama, neden herkes özgürlüğü bu kadar arzularken, kısıtlamalar bazılarımız için uyum sağlanabilecek şeyler, ama bazılarımız için tahammül edilemez şeyler?
Bu makale için internette çeşitli psikoloji yazıları veya kişilerden gelen yorumları okurken dikkatimi çeken bir şey oldu. Kısıtlanmaya karşı mutlak bir tavır takınmak aslında başlı başına kendini baltalamak yani self-sabotaj anlamına geliyor.
Kendine ait bir pusula
Otoriteye sürekli karşı çıkan, bir şeylerin kendisine dayatılmasına veya zorlanmaya gelmeyen bir kişi, aslında gelişmemiş bir çocuk anlamına geliyor. Kısıtlanma söz konusu olunca ellerini kavuşturup dudak büzen o “çocuksu itiraz” bu kişiyi yetişkinlikte de takip ediyor diyebiliriz.
Bu kişi, olgunlaşmamışlığın ötesinde, aynı zamanda “özgürlük yanılsaması” içinde yaşayan bir insan. 🧠Karşı durma ve reddetme davranışı, kişiyi dıştan gelen yönlendirmelere karşı hareket etmeye şartlar ve böylece kendi iç pusulasını dinlememeye iter. Dolayısıyla kendi aklının rehberliği değil aslında dışarıdan gelenin itirazına endeksli bir yol izlemeye başlar.
Özgür insan, değerlerinin ve ilkelerinin rehberliğinde, zenginleşmek için gerektiğinde kendini “ıslah” edebilendir. Örneğin: Herkesin istediği gibi hareket etmekte özgür olduğunu düşünüyorum fakat, çok hızlı araba kullanmaktan veya kaldırımda bisiklete binmekten kaçınıyorum çünkü kendi güvenliğimi ve başkalarının güvenliğini önemsiyorum. Çünkü değerlerim bunu işaret ediyor.
👉 Çocuklukta gerçekleşen 5 ruh yarası | İyileşmek için keşfet!
Haksız şekilde kısıtlanmak söz konusu ise…
Herkes özgürlüğün peşinde iken alakasız bir emir karşısında nasıl davranmalı? İki seçeneğimiz var:
👉Ben özgürüm, öyle kalmak, değerlerime uygun olmak ve bu nedenle bu kısıtlamayı reddetmek isteyebilirim. Bu da sonuçları kabul etmek anlamına gelir ki, bunlar da kesinlikle bağlayıcı olacaktır.
👉Ben özgürüm, ama bu kural karşısında kendimi yeteri kadar haklı bulmuyorum. Bu kısıtlamayı, sonuçlarına katlanmak zorunda kalmamak ve bana sistematik muhalefet dayatan içimdeki zorbayı cesaretlendirmemek adına kabul ediyor ve uyum sağlamaya çabalıyorum.
Her iki durumda da, kendinize karşı nazik olmanız önemlidir. Gerçekten de mutlak özgürlüğün katlanılması gereken psikolojik bedelleri vardır: Yargılanma, dışlanma, onaylanmama, suçluluk duygusu, kendini sorgulama, özgüven kaybı vb.
Kuralları reddetmek ve düzene ayak uydurmamak; sonuçlara katlanmak ve rahatsız edici duygularınızı kabul etmek anlamına gelir. Çünkü bir kısıtlamayı reddetmek, kaçınılmaz olarak güven ve onay duygusundan vazgeçmenize yol açar.
👉Çalışmak istemiyorum: ➡ İşle ilgili kısıtlamaları reddediyorum ➡ Eldeki imkanlarla, ancak ilkelerime ve yaşam vizyonuma uygun olarak yaşamayı kabul ediyorum.
Veya;
👉Çalışmak istemiyorum ➡ İşle ilgili maruz kalacağım kısıtlamaları yine de kabul ediyorum ➡ Değerlerime aykırı bir durumu desteklemeyi seçiyorum, ancak gelişimimi ve psikolojik durumumu destekleyen başka özgürlük biçimleri ile bu durumu dengeliyorum.
Kısıtlanma hissi ile işlevsel şekilde mücadele etmek
Kısıtlamalar aslında sınırları ifade eder. Özgürlüğü arayan biri olarak, insanların buna katlanmakta güçlük çekmesi normal. Ancak bu kısıtlamalar, herhangi bir hak sahibi olmadan kendi kaderimizi tayin edecek seçimleri yapmamıza engel değil. Seçimler ne olursa olsun bize ait!
Sürekli olarak karşımıza çıkan kısıtlamalar ile ne yapacağımızı kendimize sormalıyız. Onları reddetmek mi yoksa seçimlerimizle hissettiğimiz baskı hissini hafifletmenin yollarını bulmak mı? Bu soru bizi daha yaratıcı olmaya, içimize bakmaya ve hayatımızı değiştirmeye itecek.
- Bu kurallar beni neyden alıkoyuyor?
- Bende neden olumsuz duygulara sebep oluyor?
- Neye ihtiyacım var?
- Ne yapabilirim?
Örneğin; son yılların en önemli ve en boğucu kısıtlamalarından biri olan Mart 2020 karantinası 😷 sırasında ne yaptık? Uzun süre kısıtlandık ve olanların kurallara dönüştüğü bu iklimde yeni hayat biçimleri oluşturduk. Kısıtlanmayı sürekli olarak reddetme huyu sahibi olan kişiler bu durumda oldukça zorlandı.
Mücadeleyi bırakmayanlar ne yaptı? Çoğu durumda, bu özgürlük kaybını kabullenmeye çalışarak, bu gerçekle nasıl barışabileceğimizi öğrenerek, bazen biraz hile yaparak, farklı yaklaşarak, farklı alışkanlıklar kazanmak için yeni yollar denemeyi öğrendik. Özlemini duyduğumuz şeylere göre kısıtlamaları aşmaya çalıştık. Dayanmanın yollarını bulduk. Bu nedenle, bize kaçınılmaz olarak dayatılan kısıtlamalarla ne yapmak istediğimizi görmek bize kalmış. Kesin olan tek bir şey var: onları reddetmek bizi daha özgür yapmayacak. İnkar bir çözüm değil.
👍 Bu içeriği okuyanlar, aşağıdakileri de sevdi!
🔗 "Kimse beni sevmiyor" | İnsan neden böyle hisseder?
🔗 Narsistlerin zayıf yönleri | Top 10
🔗 Aktif dinleme nedir? Nasıl yapılır? | Dinleme becerileri
Yazar notu: Duyguların patlamaya hazır bir bombaya dönüşmesine izin vermeyin.Eğer üstesinden gelinemezlerse, kısıtlamalar hüsrana dönüşür ve bu duyguyu nasıl yöneteceğinizi bilmiyorsanız, psikolojik zararlar görürsünüz! Kötü bir şekilde sindirildiğinde, hayal kırıklığı gerçek bir duygusal bombaya dönüşebilir veya büyük bir motivasyon kaybının yanı sıra kalıcı bir umutsuzluk hissine dönüşebilir. |